İmaj

İmaj, bir kişinin, bir kurumun veya hatta bir ürünün başka bir kişinin zihninde nasıl algılandığıdır. Dolayısıyla reklamcılar ve iletişim uzmanları o yığınla yaptıkları reklam, tanıtım masrafları ve sponsorlukları hep “hedef kitle” zihninde, kendi belirledikleri biçimde görünebilmek, algılanabilmek için yaparlar… 

Sosyal psikologların uzun yıllar sürdürdükleri çok sayıda araştırmanın sonucuna göre insanların birbirleriyle yüz yüze kurdukları ilişkilerde sözsüz hareketlerin, insanların birbirleriyle iletişimlerinde çok önemli rolü olduğu anlaşılmıştır. Bunlar, mimik ve jestler, göz ve baş hareketleri, beden duruşu, yüz ifadeleri, mesafe, temas gibi beden dili unsurlarıyla ifade edilir. Bu hareketler, düşmanlık, sıkıntı, güven, saldırganlık, hoşlanma ve benzeri gerçek duygu ve tavırları yansıtmak konusunda, söylenen kelimelerden çok daha önemli rol oynarlar.. Söze dökülmeyen bu hareketler, diğerleri tarafından görünen ve sonuçta onlar tarafında algılanan özellikler bütününü oluşturur. Bu yüzden dış görüntü bireylerin imajlarının oluşmasında önemli rol oynar. 

Beden dili yaşanan şartlar içinde birbirini takip eden hareketlerle değer ve önem kazanan, ses tonu ile desteklenen ve kelimelerle son şeklini alan bir süreçtir. Bir bakış, başın bir dönüşü, savunucu bir yüz ifadesi pek çok kelimelerden daha anlamlı olabilir. İnsan konuşurken kelimeleri kontrol edebilir ama bedeni kontrol daha zordur. Bedenimiz olaylara ve durumlara karşı çok daha fazla kendiliğinden tepkiler verir. Bu yüzden iletişim sürecinde beden dilinin önemi çoktur. 

Örneğin bir konuşmacı düşününüz ki, giyimi, kuşamı ve duruşu, hal ve hareketleri söyledikleriyle çelişkili bir görüntü sergiliyor. İşte o konuşmacının imajı “özgüveni eksik” olarak oluşur. Söylediklerine güven duyulmaz. 

İşte giyim kuşam, beden dili, konuşma ve davranışlarımız, nihayette, başkalarının bizi zihinlerinde bir yere oturtmasını sağlar. Ki biz buna imaj diyoruz... 

Keza başkalarını değerlendirirken, onların söylediklerini anlamaya çalışırken onların söylemediklerini de anlamaya çalışmalı… Bu da karşımızdakinin beden dilini anlamamız, açımlamamız ve çözmemizle mümkündür. Ancak bunu yaparken çok özenli ve dikkatli olunmalı, yoksa yanlış ve hatalı sonuçlara da ulaşabiliz. Önemli süreçlerde geri bildirimlerle veya doğrudan konuşarak doğru anladığımızı teyit ettirmemizde fayda var. 

Kendimizin de dışardan nasıl görüldüğüne veya algılandığına dikkat etmemizde fayda var. Yani imajımızın nasıl olduğunu... Biz “kendimize göre” bir görüntü sergiliyoruz ama başkalarının zihninde acaba nasıl algılanıyoruz. Yani görünmek istediğimiz gibi mi yoksa başka türlü mü algılanmaktayız, bunu anlamakta fayda var. İnsanlar genelde kendilerinin dışardan nasıl algılandığını pek umursamıyor. Ama bu da çoğu kere yanlış anlaşılmalara neden oluyor. Bence buna fırsat vermemek de bizim elimizde… 

Doğru algılandığımızı anlamalıyız ki doğru iletişim kurmayı sürdürelim...