Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

İmamı sevmeyenler imamın kayığına binmeyecek mi?

İmamı sevmeyenler imamın kayığına binmeyecek mi?
 

Bu ülkenin "laikçi"leri dinden ve dini çağrıştıran şeylerden hoşlanmazlar. Bu bakımdan, din sözcüğünden türemiş tüm kelimeler de tıpkı din gibi, lügatlerden atılması gereken sözcüklerdir onlar için; "dindar" da bunlardan biri.

Tabii, dini çağrıştıran imam ve hatip gibi kelimerden de hiç haz etmezler bu ülkenin "laikçi"leri... Hele bu iki kelime bir arada kullanılırsa (İmam-Hatip ) tüyleri iyice diken diken olur...Neden?

Çünkü İmam-Hatip, kutsal ve dokunulmaz "Tevhid-i Tedrisat"a ters gelir...

Bizim ülkenin laikleri, bu yüzden İmam, hatip, müftü, cami gibi dini kavramları kötülemek adına ellerine geçen her fırsatı değerlendirirler. Aslında, bu fırsatların çoğunu da kendileri uydururlar.

Örneğin, müftünün keçisi çalındı, haberini "müftü keçi çaldı" şeklinde manşet yapmayı pek severler.

Bugünki (8 Şubat)Hürriyet'te Yılmaz Özdil'in yaptığı gibi, tüm Cumhuriyet tarihi arşivlerini tarayarak, uyuşturucu ve din bağlamında ne kadar yalan yanlış haber varsa hepsini bir araya getirmekten büyük "onur" duyarlar...

Yine aynı gazetede Ertuğrul Özkök'ün yaptığı gibi, devletin adında "İslam" bulunan İran'ın "uyuşturucuya" bulaşmış "kirli" yüzünü ifşa etmekten büyük "gurur" duyarlar.

Bütün bunları ülkenin dindar Başbakanı'nın "çocuklarımızı tinerci olarak yetiştirmek istemeyiz" ifadesini açığa düşürmek için yaparlar...Demek isterler ki, dindarlar zaten uyuşturucuya bulaşmıştır...

Gazeteciliklerinin en temel ilkesi olan "Bir köpek bir adamı ısırırsa haber değildir; ancak bir adam bir köpeği ısırırsa haberdir" mantığını en çok da bu tür haberlerde uygularlar.

Diyelim ki, bir milyon imamdan birisi bir yamukluk yapmışsa, bu bir milyon "laik" ten 999 bininin yamukluk yapmasından çok daha vahim bir durumdur ve anında ifşa edilir.

İmamlarla ilgili mavralar yapmayı da pek severler... Ne espriler, ne komiklikler...

Ölenlerin "imamın kayığına" bindirir, son parmak hareketinin imamdan olacağını söylerler... Söylerler, söylerler gülerler...

Gün gelir, en yakın dostlarını "imamın kayığına" bindirmek üzere camiye getirir, hiç hoşlanmadıkları "dindar"ları cenaze namazı kılarken, koyu renk gözlükleriyle kendileri duvar kenarlarında laflarlar...

Başka bir gün geldiğinde dostlarının da aynı şeyleri kendilerine yapacağını, mutlaka "imamın kayığına" bineceklerini ve imamın son parmak hareketini kendilerine de yapacağını hiç düşünmezler...

Düşünmezler ama onlar düşünmedi diye, bunlar olmayacak değil...

Her insan gibi onlar da "imamın kayığına" binerler...

Ve imam onları kayığına bindirmeden önce, teneşirde paklamaya çalışır; malum parmak hareketini de yaparak...

Bu hep böyle sürer gider...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..