İmkansız aşk

Aşk olmasaydı dünya üstünde, nefes almanın bir anlamı olmazdı. Aşk değil midir ki hayatımıza anlam katan, uzakları yakın, yarınları uzak, mesafeleri anlamsız ve zamanı değersiz kılan? Aşkını beklemek için feda edilen bir ömür aşığa ne kadar da değersiz görünür. Aşık olunanla geçen zaman hızlıdır. Saaterin, günlerin, ayların nasıl geçtiğini anlamaz ve hesaplayamazsınız. Zaman ilk aşık olduğunuz anda takılıp kalır. Aşık çiftler yaşlanır, ihtiyarlamaz. Aşık çiftlerin, gözlerinin içine bakın, gepegenç mahçup bir delikanlı ile hayatının baharında taptaze bir genç kız bakar size, yaşları kaç olursa olsun.

Aşk insanı güçlü kılar, aşk için dağlar delinir, çöller aşılır. Engel diye nitelendirilen ne varsa birer birer kalkar insanın önünden yeter ki adı aşk olsun. Aşk için imkansız diye bir şey yoktur.

Dün belki de hayatım boyunca görüp görebileceğim en imkansız aşk haberini okudum gazetede. Cinsiyet değiştirmek için gerekli olan parayı kayınpederi kredi olarak çekip vermişti mustakbel gelinine ve oğlunun düğününü yapıyordu. Türkiye'de... Geleneklerin, göreneklerin ve törelerin zaman zaman insan hayatından daha değerli olduğu bir ülkede. Herkese rağmen ve herşeye rağmen bir çift mutluluğa imza atıyordu. Beyazlar içinde bir gelin ve yakışıklı bir damat birbirlerine bakıyordu. Gözlerinden aşkın en saf hali okunuyordu. Azimli, kararlı bir delikanlı ile umut dolu bir genç kız geleceklerine mutlulukla bakıyordu.

İmkansız aşk diye bir şey yoktu aslında. Aşkı imkansızlaştıranlar vardı.