Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '08

 
Kategori
Deneme
 

İmkansızı yazmak

İmkansızı yazmak
 

Düşünmenin ötesindeyim

Kulaklara aşina bir müzik parçasının hemen yanı başında

Kim olduğumu aramak, bulduğumda kendimden kaçmak için karaladığım satırların arasına karışıyorum.

Yanıyorum.

Esirgediğim tüm gözyaşlarını uğruna akıttığım çocukluğum ansızın çıkıyor karşıma.

İmkânsızı yaşıyorum.

x x x

Dışarıda beyaz yeleli bir at. Özgürce dolanıyor. Sanki dünya turunu henüz bitirmiş gibi ongun, yeniden başlayacakmış gibi iştahlı.

Binebilirim.

Birlikte doyumsuz bir seyahate çıkabiliriz. Gücüm var.

Ancak istemiyorum.

Yaşlanmak bu olmalı.

Bir nehir şırıltısıyla geçmişime akmak ve derinlerde bulacağımı umduğum çocukluğuma yeniden kavuşmak istiyorum. Hiç olmayan ancak hep düşlediğim o kırmızı yarış bisikletine atlayarak kendimi yollara vurmayı arzuluyorum. Bastıkça pedala, gerideki bu karmaşık peyzajın, fon yapmak üzere onunla buluşacağım yere değin beni takip edeceğini biliyorum.

Kendimle buluşacağım anı özlemeye başlıyorum.

Yiterek bir yerlerde, dudakların uçukladığı bir korku duvarına toslayarak belki de, durmaksızın görülüp kaybolan gölgeler arasında, hayalin de ötesinde bir ruh gizemiyle gözlerime bakan o mahzun çocukluğumu kucaklamak istiyorum.

İmkânsızı yazıyorum

x x x

Günlerin yüreğimde bu kadar uzun yer etmesini kaldıramıyorum artık. Sonra aşklarım. Benden hiç hoşlanmayan arkadaşlarım. Büyüdüğüm çocuk bakım evi. Ve uzaklardan koşarak gelip kulağımı dolduran, hiç görmediğim annemin türkü tonundaki mırıltıları.

Ninnisini şu an bile hissettiğim ama hiç görmediğim, beynimde canlandırmak istememe karşın boş yüze kaş göz çizemediğim, doğumumdan bir armağan, ölümüme kadar da hep duyacağım hiç görmediğim annemin mırıltıları bunlar.

Ninni

Ninni

Yalnızlığından sıyrılarak bir sonbahar sabahını doğum günü olarak armağan ettiğine göre, doğduğumda gök kızıl olmalıydı. Belki hafif puslu, biraz yağmurluydu hava. Uzaklardan piyanonun büyülü sesine saksafonun hüzünlü notaları eşlik ediyordu. Şüphesiz bir efkâr anıydı.

Bir türkü zamanı

x x x

Arkasındaki mum ışığıyla gireceği mezara kadar uzayan gölgeydim ben.

Uzaklaştım.

Yakalandım.

Bir yalpalama esnasında geriye düştüm.

Ertelendim.

Geceydi.

Karanlıktı.

Bir çizgi vardı.

Geç vakitlerde çekilen bir çizginin hangi tarafında yer alacağını kim kestirebilir ki?

Bu puslu havada çocukluğumu ararken kendimi yitirmelerim geride kaldı, gökyüzünde adımı anarken içinin titrediğini söyleyen bir yıldız var artık.

Soruları ben soruyorum; bütün cevaplar da benden.

Farz edin ki, imkânsızı yazıyorum.

 
Toplam blog
: 340
: 1591
Kayıt tarihi
: 10.03.08
 
 

Basınla ilgili bir kuruluşda çalışmaktayım. Uzun yıllar basınla ilgili konularda danışmanlık yapt..