Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

İnadına binişler olsun!

İnadına binişler olsun!
 

Bazen insan yaşadıklarına inanamaz. Herkesin bir şekilde başına gelmiştir, gelecektir yahut.

Yıllar önce şaşkınlık denilen kelime anlamını yitirdi artık hiçbir şeye şaşırmıyorum demiştim.

Aradan yıllar geçti sözümün arkasındayım.

Hani biri çıkıp dese ki güneş mavi, toprak mor inanın hiç tuhaf olmam. Senin oradan öyle görünüyor der geçerim.

Lakin bu beni inanmışlığa taşımaz.

Belki bir saygı duyuş biçimi benim düşündüğüm ve dile getirdiğim. Ama yine de gerçeğin başka, bazılarının başka olduğunu görünce vah vah demeden edemiyorum.

Gerek dünya gerek ülke olarak farklı bir dönemi yaşadığımız kesin.

İşte tamda böyle bir süreçte alı mor göstermeye çalışanlar ve doğruları kendi pencerelerinden gördükleri sananların huzursuzluğu kaplıyor içimi.

Kendi doğruları diye bir kavram geliştirdi bu yüzyıl.

Çünkü çatışmadan kaynağını alan bir yaşam kültürü oluşmalıydı. Oluşmalıydı ki bazıları bu ranttan fayda sahibi olmalıydı. Bu esaslar üzerine kurulu bir dünya düzeninde yaşamak gibi bir gerçeğimiz var maalesef. Görülen duyulan her şey ya hayal ya yanlış ya da saptırılmış.

Bir güruh var bize göre yaşayın diyen. Kurallar koyan. Kendi kuralları ile insanları uyuşturan, kafalarını bulandıran, göç ettiren, savaştıran, öldüren, zulmeden vs. İşte o güruhun uydurmaları ve akıl oyunları insanları birey bazında bile bölünmüşlüğe taşıdı.

Bir katilin iyi halini düşünenler ve ona belirli haklar verenler maktulün uğradığı haksızlığı görebilir mi? Nedense hiçte inanamadığım uyduruk insan hakları, demokrasi, hürriyet gibi kavramlar güruhun menfaatlerine göre şekil alıyor. İnsan hakları diyenden, demokrasi diyenden, hürriyetten bahsedenden kaçar bir psikolojim var ve bu ruh hali o uydurukçulardan kalan mirastır. Bu arada altını çizeyim de yanlış anlaşılmasın “ insanın hakkı ve özgürlüğünü belirleyen bir inanışım var ve inanıştan gelen değer verme üslubum bellidir.”

Esas doğruyla kişiye özel doğru(!) birbirine karıştıkça gerçekler yok sayılmaya devam edecektir. Buradan çıkarak elde edilen sonuç bence Nasrettin hocanın duruşu gibi olmalıdır.

Nasrettin hoca eşeğe ters binince ahali meraklanıp neden ters bindiğini sorduğunda verdiği cevabın günümüze kadar değişmiş olduğunu düşünüyorum. Bence verdiği cevabın  “eşekler yanlışa götürebilir fakat yüzümüzü doğrudan ayırmamalıyız” olduğuna inanıyorum.

İç huzuru yakalamak için esas doğrulardan ayrılmamalı gerekirse eşeğe ters binmeli insan.

 
Toplam blog
: 55
: 154
Kayıt tarihi
: 19.02.13
 
 

Basın Danışmanı. Medya tanıtım uzmanı ..