Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '11

 
Kategori
Tarih
 

İnal, Yenal, Yinal, Inal, Ipe

Bu yazı bir taraftan daha önce yazdığım, “Abhazlar – Çerkesler I” , “Abhazlar – Çerkesler II”, ve “Abhazlar – Çerkesler III” başlıklı yazıların devamı ve son bölümü. Diğer taraftan ismi veya soyadı, İnal, İnalcık, Yenal, Yinal, İnal-İpe, Aliyenal veya benzeri olanların ilgilenebileceği bir yazı. Daha önce de yazmıştım, benim soyadım İnal. Soyadı kanunu çıktığı zaman babam neden bu soyadını seçti bilmiyorum. Daha sonraları bunu merak ettim hatta İnal kelimesinin ne anlama geldiğini, tarihte bu isimde kişiler olup olmadığını merak ettim. Daha sonra anne tarafımda Çerkeslik olduğunu öğrendim. Tamamen bir tesadüf eseri, son okuduğum iki kitapta İNAL kelimesine ve ismi İNAL olan kişilere tesadüf ettim ve bu kitaplardan alıntılar yaparak bunu belki ileride aynı soyadını paylaştığım akrabalarım veya akrabam olmasa da diğer soyaddaşlarım merak edip okurlar diye bu sitede yayınlamaya karar verdim. Böyle bir imkanı sağladığı için, bu siteye ve bu sitenin yaratıcısına, devamını sağlayan kişilere minnetimi ve teşekkürlerimi arzetmeyi bir borç adediyorum.

Efendim, kabul etmek gerekirki, İNAL kelimesinin kökenleri ve uzantıları, manası, tarihte İNAL veya benzeri isimler taşıyan kişiler hakkında profesonelce ve geniş bir araştrma yapılabilir ve çok geniş bulgular edinilebilir. Bu yazı böyle profesyonel bir araştırmanın ürünü değil. Buna zamanım da müsait değil, böyle bir amacım da yoktu. Bu yazıda sadece son okuduğum iki kitaptan, içinde İNAL kelimesi veya benzeri geçen cümlelerin birbirinden kopuk olarak alıntı yapıldığı bir yazı. Tabiki bu yazı, ismi veya soyadı İnal veya benzeri olanları “inspire” edebilir ve onları daha geniş ve bilimsel bir araştırmaya sevkedebilir.

Çok eskiden, belki 20-30 sene evvel yine böyle bir merak saikiyle, o zaman nereden bulduysam, “Divan-ı Lügat-üt Türk”’e bakmıştım, İnal kelimesinin anlamı için. Orada, dürüst, güvenilir, cesur veya şimdi hatırlamadığım buna benzer şeyler yazıyordu ve tabiiki tatmin edici olmaktan çok uzaktı.

Geçenlerde, Yalçın Küçük’ün, Tekelistan isimli kitabını okudum, bitirdim. Yalçın Küçük benim ODTÜ de hocamdı, bir sömestre ders almıştım ondan; Türkiyenin ekonomik yapısı, hatta Osmanlının ekonomik tarihi, düzeni gibi konuları kapsayan bir dersti. Yalçın Küçük o zaman da epey solcu idi, araştırmacıydı, iddaalıydı. Adı geçen kitabı, Tekelistan’da isimlerin kökenlerini araştırmış ve belli bir sosyal guruba mensup kişilerin bezer isimler kullandıklarını tesbit etmiş. Benim için epeyce enteresan bir araştırma olduğunu söyleyebilirim. Kitabının 711. sayfasında şöyle bir cümle var; aynen alıntı yapıyorum: “Mogollarda İnal adı annesi asil babası sıradan çocuklara veriliyor, Batu ise Türkleşmiş Mogolların kurduğu Tatar Altınordu Devletinin gerçek kurucusunun adı idi.” Bu alıntıda bana çok enteresan gelen birkaç şey var. Birincisi İnal kelimesinin kökeninin Mogolca olduğunu bilmiyordum. Belki Çerkeslere de Mogollardan geçmiştir. İkincisi Mogollarda asalet müessesesinin olduğunu bilmiyordum. Üçüncüsü Altınordu Devletinin aslında Mogol kökenli olduğunu bilmiyordum. Dördüncüsü o zamanlar ve o yerlerde Türkçe lisanının ve Türk kültürünün Mogolları Türkleştirecek kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. (Beşincisi de soyadım Inal olmakla anamın asil babamın sıradan olduğunu bilmiyordum : )))

Alıntı yapacağım ikinci kitap ise, daha evvelki yazılarda da yazdığım gibi, Şerafettin Terim’in, Kafkas Tarihinde Abhazlar ve Çerkeslik Mefhumu isimli, Istanbul 1976 da yayınlanmış olan kitabı. Aşağıda bu kitaptan, içinde İnal veya benzeri kelimeler geçen yerleri naklediyorum.

Sayfa 82: “ ......İNAL gibi yine Alp dağları yoluyla Romalılara saldırmak fikrinden vazgeçmedi.”
Sayfa 127 : YİNAL-İPE : YİNAL muhterem ailesinin Abhaz ve Çerkes kadim tarihinde pek mühim ve fevkalade şumüllü bir mevkii vardır. Onuncu miladi asrında tekmil Çerkezistanı hususiyle Kabardey ve Kuban kabilelerini Abhazya etrafında tek bir idare altına almıştır.Adet ve ananelerin kurucusu olarak şöhret yapan bu zat hakkında özel bir fasılda ayrıca kafi izahat mevcut olup bugün dahi “yi NALUKUA” diye maruf olmuşlardır. Bundan başka bu aileden bir zat onbeşinci miladi asrında 857 hicri senesinden 865 senesine kadar Mısır’da sultanlık etmiştir. Keza bu aile daha evvelde Selçuk tarihinde ALİ YENAL diye maruf olmak üzere görülür. Kayda şayandır ki doğu, bilhassa Osmanlı tarihçileri Mısır da sultanlık etmiş olan Çerakese hanedanını ve bu meyanda İnalları da köle cinsinden gösterirler ve ol derece asırlardan beri temas halinde ve hatta evlenmeler yoluyla akrabalıklar kurdukları Çerkes gibi kadim ve asil bir milletin hususi tarihine karşı vukufsuzluk gösterirler. Halbuki Mısırdaki Çerkes sultanları hakikatte Selçuk devinde Elcezirede, Küçük Asya da ve hatta Suriye de bulunmuş olan birçok Çerkes umerasından diğer bir deyimle Suriye’den Mısır’a intikal eden Çerkes Prens ailelerinden idi. Selçuk devrindeki Ali Bersek dahi hakikatte bugün Ubıkh Çerkes kabilesinin en asil pşısı olan Berzek ailesi idi.

Sayfa 162 : Üçüncü devre Çerkes sultanları da Kubanlı idiler.Sultanlık uzun müddet İNAL’ların aslen Abhaz prenslerinden olup bir kısım Kafkas kabilelerini Abhazya ile birleştirerek tekbir idare altına alan büyük İnal-İpe nin ahfadıdırlar. Halen Kabartaylarda başka Bjeduk, Kemirguey ve Hatikuey kabilelerinde bey (pşi) olarak soyları devam etmektedir.

Sayfa 244 : İkinci isim İnal-İpe’dir. Bu zatın da adet ve anane hususunda mühim rol sahibi bulunduğu anlaşılmaktadır. Tarihçi Met İzzet Cenetoka Kadim Kafkasya isindeki eserinin Abhazya bölümünün Abhaz Prensleri faslında bu zattan şöyle bahsetmektedir. İNAL-İPE, YİNAL muhterem ailesine mensup güçlü Abhaz prenslerinden biri idi. Bu zatın Kafkasya da ve Çerkes kadim tarihinde pek mühim ve şumüllü bir mevkii vardır. Onuncu miladi asırda temil Çerkezistan kabilelerini (Kabartay, Kuban vs) Abhazya etrafında tek bir idare altına alarak kanunlar koyan bu şöhretli zatın nesli bugün dahi Kabartayların ve diğer bazı kabilelerin ileri gelen beylerinin (Prens) mühim bir kısmını teşkil edip YENALİKUE diye maruf olmuşlardır. Bundan başka bu aileden bir zat onbeşinci miladi asırda ( 857 hicri senesinden 865 hicri senesine kadar) Mısır’da sultanlık etmiştir. Keza biz bu aileyi daha evvelce Selçuk tarihinde ALİYENAL diye maruf olmak üzere görüyoruz. .............Milletin içinde bulunduğu zaman ile gelecek zamanı emniyet altına girerek kalkınması asayiş ve refaha kavuşması gibi muazzam başarıları muvacehesinde İNAL-İPE nin şöhreti daha da artmış ve ulu ve faziletli kral lakabı ile anılmasına sebep olmuştur. Filhakika memleket işlerinin intizamıyla huzur ve emniyet içinde bulunması kadar hiçbirşey onu meşgul etmiyordu. Herşeyden üstrü gördüğü ve üzerine alarak savunuğu ülke birliğine çok önem verirdi. Milleti bu muvaffakiyet ve hizmetlerinden dolayı haklı olarak kendisine Mukades İNAL adını vermiştir. Adigelerde beylik ve prenslik müesseseleri mevcut değildi. Bilahare Adigeler arasında YENALİKUE diye maruf olan ve nesileri devam eden bu prenslerdir ki Adige alemine prenslik müessesesini getirmişlerdir.....İşte bugünkü Kabarday, Besleney, Kemerkuey, ve diğer kabilerde anılan bu prensler büyük YENAL’in oğulları ve torunlarına mensupturlar.

Adı geçen kitaptan İnal – İpe’nin hayatı ve soyu ile ilgili, keza ismi veya soyadı İnal olan kişilerle ilgili daha fazla alıntı yapmak mümkün. Ama bu yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum. Merak edenler kitabın tamamını okuyabilirler.
 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..