Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '07

 
Kategori
İnançlar
 

İnancım ruh doktorum

İnancım ruh doktorum
 

İNANÇ, BAZEN İYİLEŞTİRİCİ ÖZELLİĞİ İLE İLAÇ OLUR RUHLARA BEDENLERE, KİMİ ZAMANDA HASTALIK OLUR HER LAFIN PEŞİNDEN KOŞARAK GİDENLERE. The rainbow connection/ Çok yakında kendi renklerimiz ve inançlarımızla buluşuyoruz...


Hadi açın avuçlarınızı, parmaklarınız yukarı doğru baksın. Hayır, dua etmeyeceğiz. Hangi dinden olursanız olun, neye inanıyor, neye inanmıyorsanız. Herkes ama herkes. Hiç bir şeye inanmadığını söyleyenler sizde açın avuçlarınızı. Hazırmısınız? Şimdi gözlerinizi yavaşça kapatın ve düşünmeye başlayın. İlk önce yaşamınızı düşünün. Sonra yaşamınızın nasıl bir galakside devam ettiğini ve yaşadığınız gezegenin sizin ortama ayak uydurabilmeniz için nasıl bir atmosferle donatıldığını gözünüzün önüne getirin. Ve sizlere yaşamanız için yaratılan uygun ortamı düşünmeye çalışın. Şimdi de açtığımız avuçlarımızın içine bir resim yaptığımızı düşünelim usta bir ressam gibi. Hava, su, yiyecek, içecek, çiçek, böcek, dağ, deniz, yağmur, kar ve çeşit çeşit renkler, boyalar. Aklınızdan nasıl bir yaşam resmi yapmak geçiyorsa, çizin avucunuza. Şimdi avucunuzun içinde hissedin bunları. Hissedin ve seyredin doyasıya. Sindire sindire. Nasıl yaşam dekorumuz güzel oldu değilmi?

Şimdi de sahip olduklarınızı koymaya başlayın avucunuzun içine, en çok sevdiklerinizi, ayrılamayacağınızı düşündüklerinizi, sevgilerinizi, aşklarınızı, ayrılıklarınızı, kaybettiklerinizi, kazandıklarınızı, dostlarınızı, düşmanlarınızı, iyiliklerinizi, hatalarınızı, nefretlerinizi, isyanlarınızı ve aklınıza ne geliyorsa. Sakın sığmaz diye korkmayın. Açtığınız avuçlar zamanı geldiğinde tüm kainatı içine alabilecek kadar büyük bir enerji trafosu gibidir.

Sıra geldi en zor işlerden birine. Evvelden hazırladığımız evrensel yaşam dekoruyla, kendi yaşamımızdaki malzemeleri yani sahip olduklarımızı iyisiyle, kötüsüyle yoğurmaya başlayacağız. Bu muhteşem ve büyüleyici kainat dengesi içinde, sahip olduklarımızı kaybetmeden, iyilikler, kötülükler, doğrular ve yanlışlar arasında kaybolmadan, bu yaşam bilmecesinden fazla acı çekmeden sıyrılmaya çalışacağız. Şimdi cesurca yoğurun hayatı doyasıya. Aksın gözyaşlarınız yoğurduğunuz hayata. Kaçmayın hiçbir günahınızdan, yapmış olduğunuz haksızlıklarınızdan, yoğurun doyasıya. İsyan etmeyin size yapılanlara, şikayet etmeyin adaletsizlikten, ruhumuzun tekamül meyvesidir onlar. Bu tiyatro sahnesinde oynanır bütün roller, kuliste buluşur daha sonra bütün oyuncular. Sen yoğurmana bak hayatı. Rolünü doyasıya oyna, birazdan alacaksın cevabını.

Evet avucumuzun içinde yoğurduğumuz yaşam toprağı, herbirimizin elinde bir farklı duruyor. Kimimiz zaman zaman baharları yaşarken avucumuzda, kimimiz güzleri yaşamışız gözyaşlarıyla. Kimimiz hep baharlarda, kimimiz hep kışlarda kalmış çaresizce. Bazen umut olmuş bir damla su çöllerde, bazen sel olmuş su, yıkılan umutlarda. Bırakmış sevenler sevilenleri, toprak yeniden yeşertmiş bazı avuçlarda çiçekleri. Kimi ayrılanlarda, unutamamışlar gidenleri..

Bütün bu yaşam bilmecesinden ruhumuzun yara almadan tekamül etmesini istiyorsak, ilk önce biraz evvel avucumuzun içine koyduğumuz gerçeklere inanmamız lazımdır. İşte bu bahsettiğimiz şey farkında olma duygusu yani farkındalıktır. Bazı şeylerin farkında olmamız, bizlerin hayatı daha iyi anlamamıza ve elimizdeki yaşam çamurunu yaparken olacaklardan daha az etkilenmemize sebep olacaktır. Bazı ana planların dışında, kendi yaşam çamurumuzu istediğimiz gibi yönlendirebilmemiz de mümkündür. Biraz evvel açtığımız ellerimizin, inancımız ölçüsünde pozitif enerji taşıyıcısı olduğunu ve farkında olarak meditasyon yaptığımızda, ya da dua ettiğimizde büyük bir ruhsal enerjinin içimize aktığının farkına varacağımızı söyleyebiliriz..

İnanmak, inançlı biri olmak bizi boşluktan kurtarır ve negatif enerjileri atmamıza yardımcı olur. Bunun içinde yapmamız gereken, içimizden geldiği gibi, bedenimizin ve ruhumuzun tanrı ile bütünleşeceği konsantrasyonu hangi şekilde sağlayabiliyorsak öyle ellerimizi açmamızdır. Hesap sahibinin bu konudaki hoşgörüsü, dünyasal ve basit şekilciliklerin çok daha ilerisindedir. Böylesine ahenk ve inanılmaz bir hesabın ortada olduğu gerçeğini göremeyenler ise, çaresizce boşlukta sallanmaya mahkumdurlar. Sıkıntılarınız, üzüntüleriniz ve bunalımlarınız karşısında ellerinizi açınız ve yardım isteyiniz. Göreceksiniz ki kendi avucumuzda yoğurduğumuz hayatımızda, hergün yeni yeni umut tomurcukları yeşerecektir..

Metin Özkaya

 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..