Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '12

 
Kategori
İnançlar
 

İnancın zayıflaması

İnancın zayıflaması
 

Birey, Şiron’un kozmik tesirlerini alıyorsa bu takdirde iman nuru artar. Böyle olunca pozitif olmaya gayret eder. Eşsiz bir data toplama becerisine sahip olur. Bunları istidadına göre yaşar.


Bazı insanlar küçük yaşlarda üstlendiği inanç misyonunu, sorumluluk bilincini, Allah’a karşı olan aşkını, çevreye yararlı olma hevesini zaman içinde bir şekilde kaybeder gibi oluyor.

Akıllı, yürekli, çalışkan, dürüst, azimli, güzel huylu bireylerdeki bu iman zafiyeti acaba neden/nasıl kaynaklanıyor dersiniz?

Bu konuyu inceleyip araştırdığınız oldu mu hiç?

Sen tut, isyankâr tavrı benimseyenlerin ikiyüzlülüğünü ağır bir biçimde eleştir, sahteci hareketlerini kına, yüzüne vur, zavallılığını, yetersizliğini ortaya koy. Sonra aynı haller senin başına da gelsin ve eski halinden bir eser bile kalmasın.

Olacak şey mi bu?

Ama oluyor işte! 

Bunca uğraşa, emeğe, velhâsıl imanla ilgili gereksinim duyulan her konuya bitmez tükenmez bir enerji ile yaklaşım yap; ama basit, ucuz, sudan bahanelerle kendini Hak’tan perdele, ilimden, felsefenden vazgeç, cahil, değerlerini kaybeden şaşkın biri ol.

Mistisizm bizleri uyararak gerçekleri görmeyenin sonsuza dek kör kalacağını vurguluyor.

Değerli dostlarım!

Neden böyle oluyor, niçin insanlar sahip olduğu en kıymetli hazinesinin değerini üstün yeteneklerini bilemiyor, egoist oluyor? Kimi bu safhada o kadar ileri gidiyor ki adeta kendini dağıtıyor. Bu türler genellikle katı yürekli olup, başkalarının acılarını ve sevinçlerini paylaşmak şöyle dursun, dibe vurmasını istiyorlar.

Bence bu saydığım olumsuzluklar inanç yetersizliğine bağlı, şöyle ki;  

Birey, Şiron’un kozmik tesirlerini alıyorsa bu takdirde iman nuru artar. Böyle olunca pozitif olmaya gayret eder. Eşsiz bir data toplama becerisine sahip olur. Bunları istidadına göre yaşar.

Aksine zayıflayınca, kişide inanca yakın değerlendirmeler azalır. Çalışmaları aksar, hatta durma noktasına gelir. Kendini tatminle uğraşır. İşte inanç zayıflığının en etkin işareti budur. Bir diğer önemli koşul, bireyin yaşam yolunda geçinmek, günlük nafakasını çıkarmak için harcadığı çabanın sonuçsuz kalması ve bu durumun yarattığı umutsuzluk içinde sürüklenmesidir.

Bu ortamı hazırlayan nedenlerden biri de maalesef, bazı din adamlarının açıklamaları oluyor. Bunların demeçlerini bir araya getirip okuyun. Hiçbiri, diğerinden farklı değil. Çok üzücüdür ki tam bir paradoks ortamı yaratıyorlar. Ne oluyorsa inanç dünyasına oluyor.

Esasen, ana noktalar, gaye,  pamuk ipliğine bağlı değerler misali uçup gidiyor. Halk daha bir batağa saplanıyor. Ve bizler bir türlü bu durumun ayırdına varamıyoruz. İnsanlar sanki bunları okumaya mahkûm, mecbur.

Dini bilgiler, gerek politika, gerekse asparagas haberlerle beraber anılıyor. Saçma sapan beyanlar, akla ve bilime dayanmayan açıklamalar, gerçekten tüyler ürpertici hale geliyor.

Ortada bu tür akılsızlıkları ortaya koyanların çarşaf gibi resimleri var. İnanın, bir bilim adamının tezleri bu kadar yayımlanmıyor ve doğrusu ilgi çekmiyor.

Yepyeni başlangıçlar yapmak isteyen inanç sahiplerinin, bir grubu referans olarak kabul etmesi, ama sonunda tarikat adı altında şekillendirilmeye çalışılması da olumsuzluk yaratan bir başka etmen.

Bu konum ilk etapta, iman sahibi tarafından kabul edilir gibi gözükürse de heyecanı dindiğindealdatılma bahanesi ile- dışlanır halegeliyor. Akabinde bir kötüleme furyası başlıyor.

Bu husus, sessiz sedasız kalan, kendi halinde yaşamını sürdüren bireylerin psikolojik yönden yıpranmasına, dinden soğumasına vesile.

İnsanların birbirine güvenememesi de işin farklı bir yanı.    

İşte bu ve benzeri durumların yarattığı olumsuzluklar, bireylerin birbirini sevmemesi, duyarsızlık, umutsuzluk, ilgisizlik gibi belirtiler, bireyi içten içe kemirerek iman noktasını yaşamada bir sendrom içine girmesine  sebep oluyor.

İnanç yolunda ve var oluş-yok oluş boyutunda  tüketilen bir ömür, bu şekilde heba olup gidiyor.

Daha çok kendi çıkarlarını düşünen ve medyatik olmak isteyen militarist görüşlerle paramparça haldeler. Bu durumda insanoğlu, yeni tehlikelerle karşı karşıya kalıyor ve şeytanın oyuncağı olma yolunda hızla ilerliyor.

Sevgili okular!  Dinin temelini sarsacak, tehlikeli ideolojilere sürükleyecek  akımlara son vermek, mistiszmi seven, tanımaya çalışan bir iman ehlinin işidir.

Şayet insanlığa faydalı olabilmek istiyorsak, yılmadan uyarılara, sistemine sarılmalıyız.

Yapılması gereken şey de bence budur.

 

Ahmed F. Yüksel

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..