Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '08

 
Kategori
İnançlar
 

İnançlara dair 5 dinde reform Recep Tayyip beye ithaf

İnançlara Dair olan 1–4 No lu bloglarımdaki açıklamalarıma yapılan yorumlarda; bunların gerçekliğini kabul edenler çoğunlukta olmakla beraber; bu gerçeklerin inananların inançlarını etkilemeyeceği görüşünde olanlar vardı.

Bu görüşlere tamamen ve kesin olarak katıldığımı belirtmek isterim.

Esasen; kimseyi inançlarından vazgeçirmek gibi bir düşünceye sahip değilim. Amacım aşırı dincilere gerçekleri anlatıp fanatiklikten vazgeçirmeye çalışmaktır.

İlahi dinlerin özü inanmaktır. İnsanlar: Ayni Allahın çeşitli zamanlarda, bildirdiği, emir, öğreti ve kurallara inanır ve onları uygular. Bilimsel bir araştırmayla bunların; bildirildiği zamandaki koşullara ve bildirilen halkın geleneklerine uygun, ama diğerlerinden farklı olduğu anlaşılacaktır.

İnançlara göre bunların hepsinin ayni Allahın emirleri, öğretileri ve kuralları olduğu düşünülecek olursa; Allahın emir ve kurallarında ısrarlı olmadığı, her devrin koşullarına ve halkının geleneklerine göre değişiklikler yaptığı mantıksal sonucuna varılır.

Bu düşünceden hareketle: Hz. Muhammet Son Peygamber olduğuna ve başka peygamber de gelmeyeceğine göre; bizim ülkemizde:

Allah ve Hz. Muhammet inancını bozmaksızın; namaz, oruç, zekât ve hac farizası ile örtünme ve başka konularda günümüzün koşullarına uygun değişiklikler ( Reform ) yapılmasında bir sakınca olmaması gerekir.

Esasen; bu gün şeriat hükümlerine göre yönetilen ülkelerde bile; Kuranı kerimin bazı kuralları uygulanmamaktadır. Örneğin Suudi Arabistan’da hırsızlık yapanın kolu kesilmemekte, zina yapan kadın diri diri toprağa gömülüp taşlanmamaktadır.

Ülkemizde de kara çarşafa bürünme şartı, kadınların mirastan farklı pay alma saçmalığı ve dört kadınla evlilik imkânı bulunmamaktadır.

Bu gerçeklere dayanarak; abdest alıp, namaz kılmanın mutlaka namaz saatlerinde ve camide veya mescitte olmasının gerekmediği, isteyenin istediği zaman ve istediği mekânda abdestini alıp namazını kılabileceği,

Hicaza gidip, kurban kesmenin farz olmadığı, orada kesilen kurbanların ziyan edildiği ve böylece günah işlendiği Diyanet İşleri Başkanlığınca halkımıza anlatılabilir.

Keza; Kuranı Kerimin Nur Suresi 31. ayetindeki örtünmenin mahrem yerleri kapatma olduğu, Türban denilen nesnenin olmadığı söylenebilir.

Her ne kadar hayal ise de; Bülent Arınç, Recep Tayyip, Abdullah Gül ve Ali Babacan gibi has bel kader başımıza geçmiş olanların 1-4 Nolu bloglarımda anlatılan gerçekleri kabul ederek, halkımıza örnek olmak için, eşlerinin başlarındaki türbanı çekip atmaları! Sağlanabilir ve ülkemiz huzura kavuşturulabilir. Saçmalıyorum değil mi?

Burada bir hususu tartışmaya açmak istiyorum.. Recep Tayyip Erdoğan'ın ulema dedikleri hariç, ( çünkü O: O tiplerin dizinin dibinde oturanlardandır.) Yaşar Nuri Öztürk ve Zekeriya Beyaz gibi, modern düşünceli ve modern çağa ayak uydurabilmiş olan, anlı şanlı ilahiyat profesörlerimiz; acaba bu gerçekleri bilmedikleri ( ki böyle bir şey söz konusu olamaz. ) için mi Kuranı Kerim ve Ezanı Muhammedi üzerinde ısrar ediyorlar? Yoksa tarihi kaynaklar yanlış bilgi veriyorlar da bütün bu yazdıklarımda ben mi yanılgıya düşüyorum?

Okuyucularım bu tartışmaya katılıp yorumda bulunurlarsa sevinirim. 31 Mart 2008

 
Toplam blog
: 104
: 722
Kayıt tarihi
: 11.04.07
 
 

6 Mayıs 1927 Simav doğumlu, İstanbul Yıldız Teknik Okulu’nun ( Bu günkü Yıldız Üniversitesi) son sın..