Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '08

 
Kategori
İnançlar
 

İnançlara dair dört dinde reform

Dün bir mesaj aldım. 97741 No. lu blogu okumam öneriliyor ve teşekkür ediliyor. Sanırım benim inançlarla ilgili yazılarımı ya da o yazılarımdan sadece birini okumuş.

Önerdiği yazıyı okudum. Yaşlılarla ilgili idi. "Yaşlı Sağlığı, Yaşlılık Nedir, Yaşlılıkta Ruhsal Sorunlar" gibi konulardan bahsediyor.

Ben de yaşlıyım ya. Hem yaşlılığım hem yapım nedeniyle biraz da duygusalım ya. Biraz da Hz. Muhammet’ten, Kuranı Kerimden, Kuranı Kerimin Hz. Muhammet’in Hira Mağarasında gelen ilhamla kendisi tarafından meydana getirildiği gibi hassas konulardan bahsediyorum ya. Alındım bu mesajdan. Ne demek istedi acaba?

İhtiyar! Sen otur oturduğun yerde karışma bu işlere mi diyor?

Derin düşüncelere daldım. Okuyucumun Hakkımda bölümüne baktım. Bazı yazılarını ve yorumlarını okudum. İleri fikirli ve yenilikçi bir arkadaşımız. Böyle düşünebileceğine ihtimal veremedim ve kendi kendime “ Yaşlı da olsam; düşüncelerimi söyleme hakkım var deyip, İnançlara Dair olan yazımın 4. Bölümüne devam ettim.

Dinler: Yazılarımın ilk bölümünde de belirttiğim gibi kısaca; insanları iyiye, doğruya, hem kendilerine, hem de topluma yararlı olmaya yönelten faydalı inançlardır. Özellikle İslam dini; bütün dinlerin içinde en mantıklı ve en faydalı olan bir dindir.

Örneğin: Abdest almak ve Namaz kılmak. İnsan sağlığı ve huzuru için bundan daha yararlı bir şey düşünülebilir mi? Hem elini, yüzünü, ağzını, bununu, başını, kulaklarını, kollarını, ayaklarını yıkayıp masaj yapıyorsun, hem eğilip kalkıp hareket ediyorsun, hem de dua edip huzura kavuşuyorsun. Bundan daha faydalı bir şey olabilir mi insan için?

Ama günde beş vakit ve de camiye gitmek suretiyle bunları yapmak; günümüz koşullarına uymuyor. Babamın bir sözü vardı. Rahmetli; her koyun kendi bacağından asılır derdi. Her insanın günahı da, sevabı da kendisine aittir. Bunların faydalarını bilelim. Ama ısrarcı olmayalım. Başkalarına baskı yapmayalım. İnsanları kendi hallerine bırakalım. İsteyen, vakit bulabilen, ister camide, ister evinde istediği gibi abdestini alsın. Namazını kılsın. İbadetini yapsın. Ama artık bunlarda ısrarcı olmayalım.

İnsanları eğitelim ve yavaş yavaş gerçeğe dönelim. Devlet eliyle; İmam Hatip okulları, camiler, mescitler, kuran kursları açacağımız yerde; sanat okulları, spor salonları ve üniversiteler açalım. Halkımızı o yönde eğitelim. Ama Devlet olarak inançlarına karışmayalım.

Halkımız isterse kendi camisini kendisi kursun. Kendi imamını kendisi bulsun. Devlet olarak onun camisinin, mescidinin, kilisesinin, havrasının, imamının, papazının, hahamının parasını ödemeyelim.

Kilisenin, havranın, papazın, hahamın parasını ödüyor muyuz? Caminin de imamında parasını ödemeyelim. Halk eğitilerek gerçekleri görüp kendiliğinden; camiden, kiliseden, havradan, imamdan, papazdan, hahamdan uzaklaşsın.

Laiklik bu… Devam edecek… 22 Mart 2008

 
Toplam blog
: 104
: 722
Kayıt tarihi
: 11.04.07
 
 

6 Mayıs 1927 Simav doğumlu, İstanbul Yıldız Teknik Okulu’nun ( Bu günkü Yıldız Üniversitesi) son sın..