Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

İnançların gücü

İnançlarımız kendimiz, diğer insanlar ve hayat hakkındaki yargı ve değerlendirmelerimizdir. İnançlar kendi hayat deneyimimizle ve küçük yaşlarda aile, öğretmenler gibi yakın çevre büyüklerimizin bizlere aktardığı bilgilerle oluşur. Bir kere oluştuktan sonra da bir daha onları kolay kolay sorgulama gereği duymayız. Bilinçdışı olarak hayatımızı yönlendirirler. Hatta farkında olmadan inançlarımızı desdekleyen yeni bilgi ve görüşlere açıkken karşıtı olanlara da tamamen kendimizi kapatırız. İnançlarımız doğrultusunda hareket eder, tepki verir ve beklentiler içine gireriz. 

Bazı inançlar bizi güçlendirip hayatımızı kolaylaştırırken bazıları da bizi sınırlayıp güçsüzleştirir. Başarılı insanlarla başarısız insanların inandıkları şeyler farklıdır, ya da mutlu insanlarla mutsuz insanların ... Bu konuyla ilgili Hanrry Ford'un çok güzel bir sözü vardır, '' Bir insan başaracağına inanıyorsa da, başaramayacağına inanıyorsa da haklıdır.'' İstediklerimizi değil inandıklarımızı yaşarız. 

Zaman içinde hayatın hızlı akışına kapılıp, sadece isteklerimizi düşünürken aslında diplerde bir yerlerde nelere inandığımızı unuturuz. Oysa bilinçaltı unutmaz ve herzaman inançlarımız doğrultusunda bizi yönlendirir. İstediklerimiz olmadığında ya da kötü şeyler yaşadığımızda kaderi, olayları, başka kişileri ya da kendimizi suçlarız. Oysa istenmeyen sonucu yaratan bizim güçsüzleştirici inancımızdır. İnandığımız şey gerçekleşmiştir. Yapmamız gereken gerçekten nelere inandığımızı bulup onu yeni baştan yapılandırmaktır. 

Bizi sınırlayan inançlar kendi içsel kaynaklarımızı gerektiği şekilde kullanmamızı engeller, potansiyel gücümüzü düşürür. Genelde bu zehirli inançlar karşımıza ümitsizlik, yetersizlik ve değersizlik duygusuyla bize varlıklarını hissettirirler. Fiziksel ve zihinsel sağlığımızı etkileyerek hayatımızın yaşam kalitesini düşürürler. 

Eğer ümitsizlik hissediyorsak ne yaparsak yapalım arzu ettiğimiz şeye ulaşamayacağımıza, kontrolün elimizde olmadığına inanıyoruz demektir. Eğer yetersizlik duygusunu hissediyorsak yapmak, gerçekleştirmek istediklerimiz konusunda yeteri kadar beceriye sahip olmadığımıza inanıyoruz demektir. Değersizlik duygusunu yaşıyorsak da, isteklerimizin mümkün olduğunu bilir ancak kendimizin bunu haketmediğine inanıyoruz demektir. 

Hayatın zor olduğuna inanıyorsanız emin olunki zor bir hayatınız olacaktır, çalıştığınız şirkette terfi etmenin zor olduğuna inanıyorsanız emin olunki terfi edemeyeceksiniz, kilonun ailenizde genetik olduğuna inanıyorsanız hiç bir zaman ince bir vücuda sahip olmayacaksınız, karşı cinsin güvenilmez olduğuna inanıyorsanız hiçbir zaman güvenilir bir partner bulamayacaksınız, kendinizin şuan olduğunuz kadar olduğuna inanıyorsanız bunda daha iyi bir hayat yaşayamayacaksınız... 

Sınırlayıcı, güçsüzleştirici inançlar virüs gibidirler. Kişinin gelişim ve değişim sürecini çok hızlı bir şekilde sabote ederler. Nasıl biyolojik anlamda virüsler hücrelerin içine girerek hücreleri esir alırlar ve bağışıklık geliştirilmediği takdirde hücrenin sahibi gibi davranarak üreyip çoğalıyorsa düşünce virüsleri de aynı bu şekilde çoğalarak önce zihnimizi sonra da hücrelerimizi ve haytımızı etkileri altına alırlar. 

İnançlarımızın davranışlarımızı kontrol eden yönlendiren etkisi dışında, hücrelerimizi de kontrol eden bir yapısı vardır. Hastalığının tedavi edilemez olduğuna inanan bir kişi, kendi yaşamsal faaliyetlerini bu inanca göre düzenleyerek bu inancı yansıtan bilinç dışı kararlar alacaktır. İnanç ne kadar güçlüyse acı son o kadar çabuk gelecektir. Hastalığının tedavi edilebilinir olduğuna inanan diğer bir kimsenin aldığı kararlar çok daha farklı olacaktır ve tüm hücreleride bu inancı gerçekleştirmek için çalışacaktır. 

Beklentilerimizi etkileyen kuvvetli inançlar inanılmaz durumlar yaratabilmektedir. Oldukça dramatik sayılabilecek fizyolojik sonuçlar ürettiği tıbben de kabul edilmiştir. Kendisi doğum yapmayıp evlat edinen bazı kadınlarda çocuklarını beslemek konusundaki inançları onların süt bezlerini çalıştırarak evlatlarını emzirebilmelerini sağlamıştır. 

İnançların haytımızda bu kadar büyük etkisi olduğu gerçeğinin farkına varıp diplerde nelere inandığımızı, hangi inançlarımızın bizi sırladığını, güçsüzleştirdiğini bulup bilinç sevyesine çıkartmak zorundayız. Tabiki onları ihtiyacımız olan, bizi güçlendirecek şekilde yeniden yapılandırmalıyız. Aksi takdirde en iyi hayatımız yaşadıklarımız kadar olacaktır. 

Hemen şimdi hayatınızla ilgili yapmak, elde etmek ya da kurtulmak istediğiniz bir şeyle ilgili sizi güçsüzleştiren inancınızı bulun. 

..................la ilgili gerçekten neye inanıyorum? 

..................la ilgili gerçekten neye inanmıyorum? 

....................la ilgili neye inanmaya ihtiyacım var? 

Arzu Bıyıklıoğlu NLP uzmanı 

www.arzubiyiklioglu.com 

 
Toplam blog
: 521
: 474
Kayıt tarihi
: 24.08.10
 
 

1971 doğumlu Arzu Bıyıklıoğlu uluslararası sertifikalı Yaşam Koçu, NLP Uzmanı, NLP Eğitmeni ve Re..