İnançların toplumsal barışa etkisi

 

İnanç, geçmiş deneyimlerimizden yola çıkarak gelecek davranışlarımıza yön verebilecek düşünce setlerinin oluşturulması veya geçmişte başka olay,kişi ya da toplumlar tarafından oluşturulmuş mevcut yapıların kabul edilmesidir. 

 

İnaçlı topluluklar yapısı gereği bireysel düşünceden çok toplumun ortak talepleri doğrultusunda ilerlemektedir.Bu yapılanma inançlı toplumların manipule edilmesini kolaylaştırmaktadır. Bir toplumda ki bireyler özgürlüğe sadece ve sadece inançlarından arınarak sahip olabilirler. Geri kalmış toplumlar insanlara düşünme tekniklerini değil ne düşünmeleri gerektiğini öğretmektedir. Bu şekilde belirli kalıplara sokulmuş insanlar toplumsal kamplaşmaya sebep olmaktadır. Ülkemizde son yıllarda sıklıkla gözlemleyebieceğimiz bu kamplaşma, köklü bir geçmişe sahip olmamızdan dolayı oluşmaktadır. Belirli din,mehzep,kimlik grupları arasında yaşanan sayısız önemli olay ve hesaplaşma, toplum içerisinde çıkarılabilecek olası bölünmelerin düzenlenmesinde büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Olayları birbirinden bağımsız olarak değerlendirebilme tekniği, bağımsız bir muhakeme yeteneği yaratmakta olup insanların her zaman beklenilen doğrultuda hareket etmemesine sebep olabilir. Uzun vadede toplumda oluşan ortam bireylerde inanç körlüğü yaratmaktadır. Yazılı ya da sözlü bir inanç setine bağlı olarak yaşadığı bilenen homojen bir toplumun davranışlara hangi yönde tepki vereceği kolaylık ile öngörülebilmektedir.

 

Bugün geldiğimiz noktada toplumsal olarak ayrışmaların önüne geçemediğimiz sürece, mevcut çatışma ortamı devam edecektir. Bireysel olarak anne ve babalarından devir aldıkları geçmiş olayların yansımaları olan inanç yapıları kırılmadığı sürece toplumsal huzurun sağlanması zor olacaktır.