Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '11

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

İnatçılık, nereye kadar?

İnatçılık, nereye kadar?
 

 

Çok muzdariptim. 

Onun olabilecek her şeyle inatlaşmasından. 

Sırf inat etmiş olmak için, inatlaşmasından. 

Söylediğim her söze, doğruluğu ispatlanmış evrensel kanunlara bile, anlamadan dinlemeden itiraz etmesinden. 

Tüm hayır ile başlayan cümlelerinden! 

Kanım beynime sıçrıyordu. 

Ve artık çok yoruldum. 

Çok gerildim. 

Çok sıkıldım… 

Biraz evvel tüm bu sıkıntılarımı kendisine de söyledim. 

Tuhaf ama bana dedi ki, inatçı olan ben değilim, sensin. 

İşte buna çok güldüm. 

Zira ben herkesçe kabul görmüş bir fizik kanunu ile ilgili, böyle bir şey yoktur diyerek insanlarla inatlaşmayacak kadar mantıklıyım. 

Böyle bir şey yaparsanız zaten, inatçı bile olmazsınız. Eğer izafiyet teorisini ben kabul etmiyorum derseniz size inatçı demezler, başka bir şey derler… 

Aslında anladım ki o da benim, onun inatçılığından rahatsız olup bunu dile getirmemden rahatsız oluyormuş, sıkıntılar yaşıyormuş. Kendince de bunu kabalık olarak görüyormuş! 

Onun mantıksız tüm inatçılıklarını, durum ve konu ne olursa olsun kabul etmemi istiyormuş. Kabul etmediğim için de son derece rahatsız ve sıkıntılıymış. 

Bu kadar net söylemese de buna yakın bir dille itiraf etti durumu. 

Velhasıl kelam, çevremdeki en inatçı insanlardan biri ile bugün itibariyle uzun yıllara dayanan dostluğuma ara vermek zorunda kaldım. 

Kim bilir belki de bitti… Bilmiyorum. Şu an için kestirmek zor. 

Peki, üzgün müyüm? 

Hayır. 

Benim ruh sağlığımı bozan, devamlı beni geren kim olursa olsun ondan uzaklaşmalıydım. 

Doğru olanı yaptığıma inanıyorum. 

İnatçılık meselesi kafama takıldı. Bir insan neden inatçıdır? Bunun psikolojik bir boyutu var mıdır ? 

Enteresan bulgular ortaya çıktı ve sizlerle paylaşmak istedim. 

Psikolojik Danışman / Pedagog Mehmet Teber bakın inatçı kişilikleri nasıl değerlendirmiş. 


Değişime Direnenler
Bazı insanlar vardır ki değişimi pek sevmezler. Bu kişiler statükocu olarak da adlandırılırlar. Var olan konumlarını korumak isterler. Çünkü değişim taşların yerinden oynaması demektir ve bazı belirsizlikleri de beraberinde getirir. İşte bu değişime karşı direnç gösteren insanlar inatçı olarak bilinirler. Var olan durumun değişmemesi için ellerinden geleni yaparlar. Bir odanın düzeninden tutun masa üstündeki eşyalarının yerinin değiştirilmesine bile karşı çıkarlar.

Aşırı Benmerkezciler
Dediğim dedik insanlar hepimizi çevresinde var. Bu insanlara bir şeyi kabul ettirmek çok güçtür. Onlara göre hep kendi fikirleri doğrudur. Başkasının fikrini kabul etmek istemezler. Hatta doğru olduğunu bilseler bile inat uğruna kendi bildiklerinde ısrar ederler. Ve bizler bu kişileri inatçı kişiler olarak tanımlarız. Bu kişilerde gizli veya açık bir benmerkezcilik vardır. Dünyaya hep kendi pencerelerinden bakarlar. Bu sebeple hep kendi bildiklerini savunurlar. İşte bu kişiler de inatçı kimseler olarak bilinirler.

Üzerine Toz Kondurmak İstemeyenler
Bir kısım insanlar da hatalarını kabullenmekte zorlanırlar. Kendi kusurlarını ve eksiklerini bir kişi açığa çıkarmak istediklerinde buna direnirler. Kendilerini kusursuz olarak gördükleri için karşı tarafın eleştirileri gerçek bile olsa kabullenmekte zorlanırlar ve inat ederler. Çünkü eğer söylenenleri kabul etseler hatalı oldukları ortaya çıkacak ve bu da kendi karizmalarına zarar verecektir. Bu kişiler kişilikleri ile davranışlarının farklı olduğunun farkında değillerdir. Bizlerin bazı davranışları hatalı olabilir. Ve hata her insanın karşılaştığı bir durumdur. Davranışlarımızda görülen bu hatalar bizim kişiliğimizde problem olduğu anlamanı gelmez. Bu gerçeğin farkında olmayan kişiler davranışlarındaki hataları bile kabul edemezler ve inat ederek direnirler.

Karşı Gelme Bozukluğu ve İnat
Psikolojide daha çok dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile birlikte görülen bir rahatsızlık da karşı gelme bozukluğudur. Bu bozukluğun en önemli unsuru çocuğun isteyerek ve bilerek ebeveynlerini kızdıracak davranış içine girmesi ve onların dediklerinin tam tersini yapmasıdır. Burada karşı gelmedeki amaç karşı gelmiş olmaktır. Bu çocuklar da inatçı çocuk olarak bilinirler.

Çocuk ve İnat
Çocuklar yürümeye başladıktan sonra etrafı karıştırmaya başlarlar. Bunları yaparken bazen kendilerine zarar verecek şeylere de el atarlar. Bu durumda anne devreye girer ve telaşla çocuğa “yapma” der. Çocuk annenin panik olmuş ve bu halinden eğlence çıkarır ve aynı şeyi yapmak ister. Bu durumda anne ve çocuk inatlaşmaya başlar. Anne kızdıkça çocuk daha çok hırçınlaşır ve ağlar. Bu durumda anneler çocuklarını hemen “inatçının teki diye niteler. Bu durumda aileye düşen görev çocuklarla inatlaşmak değil çocuğun ilgisini soru ile başka yöne çekmektir. İlla da dolabı karıştırmak isteyen oğlunuza “Oğlum topun nerede? Hadi getir de oynayalım.” demek daha makul bir yoldur.

<><><><>  

Fransız düşünür Bernard Barton : Düşüncelerinde inat ve şiddet aptallığın en açık belirtileridir.” demiş. 

Doğru söze ne denir? 

Esnek olan kişi, her yerde, her durumda, her tartışmada, her krizde, her problemde, daima kazanır. 

Esnek olmaya devam ettikçe çözümlerin bir bir gelmeye başladığını fark edersiniz. Ama katı kurallar koyup inatlaşmaya başladığınız anda, tüm gücünüzü ve çevrenizi kaybetmeye başlarsınız. 

Tüm ilişkilerinizde esnek olmaya çalışın ve buna gayret edin. 

Hem kendi ruh sağlığınız, hem de yakın çevrenizin ruh sağlığı acısından. 

Saygılarımla... 

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..