Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '11

 
Kategori
İlişkiler
 

İnce çizgi!...

İnce çizgi!...
 

www.karadenizvira.com


Kar Yağıyor buralarda. 

Delicesine hemde .. 

Yan yana yürümelere, göz göze gelmelere, güzelliklere, her şeye kar yağıyor!... 

“Deli deliyi görünce çomağını saklar” demiş Milliyet Blog'un sevilen yazarı Fatma İyi Bilgin… 

Açıkçası o güzel yazsından etkilendim. Hem o yazıya yazdığım yoruma ilave olarak yerlerde yaşadığım olayların beni getirdiği ince hassas çizgiden bahsetmek istiyorum. 

“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,  

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” der Ziya Paşa ..Yani bu sözü destekler. 

Zorbalıkla bir yerlere varabileceğini sanan zihniyetin modern toplum ve modern dünyayla imtihanı” diyenler de var bu söze… 

Bence bunun modernite ile alakası yok. 

Sabrın bir hududu vardır. 

Sayın Fatma İyibilgin hanım efendiye çok teşekkür ediyorum, yaramı deşti tabiri caizse. 

O ince çizgi zorlanırsa sopayı değil, saklamak deli pılıyı pırtıyı toplayıp kaçmak zorunda kalır. 

Sanatkar insanı fıttırma noktasından geriye ancak yazma geri çevirir. 

Bunu ben söylemiyorum. Ünlü edebiyatçıların ifadesidir. 

Yıllardır yazıyorum. 

Tekrar edeyim benim insanım ahlak insanı, benim devletim ahlak devleti, dünyamda ahlak dünyasıdır. 

Bu manada her şey her zaman para değildir, para için yalan değildir, makam ve mevki için insanları gammazlamak, kırmak, üzmek değildir. 

Aksiyonunu bu şekilde tespit eden insanı anlamak herkesin harcı değildir. 

Katkımız olsun istiyorum topluma, ülkeme. 

Bir kişiye de olsa bir parıltı, ışık, desen, renk sunabilirsem kendimi mutlu hissediyorum. 

O nedenle yazıyorum. 

Delilere sopasını saklatma telaşında değilim ama bazen elde olmadan, istemeden ölçünün kaçtığı oluyor. İnsanım özür dilerim. İnsan isen sende es geçersin. 

Kin ve garazın kime ne faydası var? 

Günü birlik çıkarlar, şahsi menfaatler uğruna insanları küstürmenin, bir yerlere kıstırmaya çalışmanın insani bir yönü olabilir mi? 

Mizacım değil kaçmak. Mizacım değil zalime boyun bükmek, el açmak, yardım dilenmek ki, o manada kerhen de olsa destekleyenlerim var. 

Ki, onların manevi destekleri ile fıttırma noktasından geriye döndüğüm, bir çok insanın kesip sakladığı yazılar yazdım. 

Gayem temiz bir toplum, bilgili seviyeli bir cemiyet hayatıdır. 

Benim bu hevesimi kıracak olan insanlara bir yerlerden inme gelebilir diyorum. 

Çünkü kalben çok saf ve temiz bir şekilde ne yapıyorsam toplum için yapıyorum. Hiçbir zaman kalemimi para için kullanmadım, kullanmayacağım. 

Belki geldiğim bu noktada daha yazmayacağım. 

Ama birilerinin ağzının payını vermeden de gitmeyeceğim bu dünyadan. En azından onların yerlere süründüğünü görmeden yüce Allah’ım beni bu dünyandan almayacak. Benim itikadım bu yöndedir. 

Bugüne kadar halis niyetle yaptığım bütün dualarım kabul olmuştur yüce katlarda… 

Kalemimi kırmaya çalışanlar, susturmaya çalışanlar kalbimi kırdıklarının farkında olsunlar. 

Bir yürekte meydana gelen göçük bütün bir evreni kaplar, hatta kıyamet bile kopar. 

Benim kalbim yaralanmıştır, ve derin bir çizik vardır yüreğimde. 

Sızlıyor yüreğim ama “yaz” diyen o gözleri ışıl ışıl insanlardan kopamıyorum. 

Yaşça benden çok büyük insanların iltifatları bana manevi bir yük bindiriyor. Onların saygı ile ellerinden öpmek istiyorum. 

Yüreği yanan, güç karşısında yapacağı bir şeyi kalmamış çaresiz insanları nasıl yüz üstü bırakabilirim? 

Ama bırak diyorlar bana!.. 

Hem ailem, hem bazı dostlarım, arkadaşlarım, sana ne diyorlar. 

Rize’nin bir köyünden çalmadan çırpmadan, kimsenin hakkını yemeden Milliyet İnternet gibi Türkiye’nin en büyük İnternet sitesinin blog yazarları bölümünde 227 yazım yayınlanmışsa ve 386.050 kez sayfam tıklanmışsa iki senede bu başarı değil midir? 

Her gün bugün Topçu ne yazdı diye bekleyen dünyanın en güzel insanlarını nasıl terk edeyim? 

Yol ayrımındayım. 

Bir kavşakta!... 

Ve açıkça, o samimi, çıkarsız ve beklentisiz vilayetinin ülkesinin daha güzel gitmesi dileğinde olan güzel insanımın onayını alacağım. 

Yazmayı bırakayım mı diye soracağım onlara. 

Eğer bırak derlerse gerçekten bu çok sevdiğim yazma işinden vazgeçeceğim. 

Yok eğer “kardeşim yazmasan sende o zalimler gibisin. Zalimler korkaktır, sefildir, utanamazdır, sende o kategoriye dahil olursun” derseler yazmaya devam edeceğim. 

Zalimlerin ağzı kulaklarına mı gider yoksa dibine kadar yırtılır mı bilemem? 

Sevgi ve saygılarımla…. 

 
Toplam blog
: 449
: 609
Kayıt tarihi
: 24.06.08
 
 

Rizede yayınlanan ilk renkli gazete ViraHaberin kurucusuyum 5 sene baş yazarlığını yaptım. İLESAM..