Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '16

 
Kategori
Öykü
 

İncir ağacım

  

Sabahın çok erken saatleri... Fransız balkonun kapısını iyice açıyorum. Gül kurusu renkli koltuğu bahçeyi rahatça görebileceğim şekilde yaklastiriyorum balkona... Herkes uykudayken kendimle baş başa kalıp bir süre hissetmek istiyorum aylardır uzak kaldığım bu yeri.. Penceremsi balkondan içeri sızan serin rüzgâr yüzüme ve saçlarıma dokunuyor... Yağmur, tanelerinden birkaçını parmaklarımın üzerinde gezdiriyor .... Balkonun demirine, zeminine, toprağa düşen damlaların şıpırtısı,arada bir geçen arabaların sesi,toprağın kokusu, hepsi birbirine karışıyor. Huzur buluyorum bu çok tanıdık gelen koku, ses ve renk armonisi icinde ve bir süre öylece kalıyorum.

"Aferin sana.. Dinlemeye devam et.. Daha derinden hisset bizi."

Şaşkınlıkla sesin nereden geldigini anlamaya çalışıyorum. . Bahçeden geliyor sanki tam kestiremiyorum ve ürperiyorum bu belirsizlikle ...

"Bizde her gün dinlemeye değer sesler olur. Yapraklarımız, kimi gün esen rüzgârda hışırdar, kimi gün işte böyle şimdiki gibi yağmurla yıkanır şıpırdar. Dallarımız ev sahibidir kuşlara ,her gün onlar cıvıldar. . Ama sizin hayhuyunuz bitmek bilmediğinden aklınıza bile gelmez bize kulak vermek."

"Si si siz kim....."diye kekeliyorum, sözümü kesiyor ses:

"Bir saat sonra seninkiler uyanmaya başlar tek tek... Kızın, eşin, annen, baban... Bizim varlığımız unutulur.. Ömürleri uzun olsun,demem o ki dinlemeye devam et bizi, doğru yoldasın. .."

"Pe peki tamam da..."

Şaşkınlığım geçiyor bir anda nasılsa. .. Bir ağacın konuşması mümkünmüş gibi sakinlikle karşılıyorum durumu.. Büyülenmiş gibi dinliyorum çocuklugumun incir ağacını:

"Bugüne kadar niye hiç konuşmadın? Öbür ağaçlar da senin gibi mi?"

A a delirmiş olmalıyım. İncir ağacını karşıma almışım soru soruyorum bayağı ..Gül kurusu koltukta uyuyakaldım ve rüya görüyorum desem değil. ..

"Sen bu sabah derinden çağırdın beni. Çağırdığını duydum dile geldim. Öbürleri konuşmuyorlar ama bizi duyabiliyorlar şu an."

"Hatırlıyor musun Esra sen küçücük bir kızken bazı yapraklarımı dallarımdan ayırırdın içinden çıkan sütümü görebilmek için. Yaprağımı herhangi bir yerinden yırtar, sütün yapışkanlığını parmaklarının arasında test ederdin. O kadar sevimliydin ki canım acısa da sana kızmazdım. "

Olmamış incirlerimi koparıp dibinden çıkan sütü incelerdin. Dilinin ucuyla tadına baktın birgün sütün. Acıydı tabi yüzünü buruşturdun.. İnek sütü mü sandındı, şaşkın kız?"

"Geçirdin ya eline "diyorum içimden "Al hıncını bakalım. "

Ağustosta ne çok incirim olurdu o zamanlar... Baban dallarıma çıkar, küçük sepeti meyvelerimle doldurur, aşağı sarkıtırdı. Sevinçle ellerini çırpardın. Bağırarak diğerlerine haber verirdin:"Aliii, bak ne çok incir topladık" diye..

Yağmur hızlanıyor. Omuzlarıma ince bir battaniye alıyorum şal niyetine.. Ağustosta gelen bu serinlikten hoşnutum. .Ev halkı hâlâ uykuda... Onlar uyuduğu sürece dinleyebileceğim incir ağacımı. . Konuşmaktansa dinlemeyi tercih ediyorum. Zira bir ağaçla konuşurken   yakalanırsam delirdiğimi düşünebilirler.

Susmak istemiyor, anlattıkça anlatıyor zaten incir ağacım :

"Bir gün de erkek kuzenlerin gelmişti Samsun'dan..İki erkek kardeş... Dur bakayım, neydi adları?"

"Atilla ve Cengiz abiler. "
"Hah ,onlar... Dallarımdan birine bir çamaşır ipi bağladılar. İpin diğer ucunu da annenlerin yatak odasının penceresinin demirine bağladılar. Basit bir voleybol alanı oluşturdular böylece arka bahçemizde. .Sen iri mavi gözlerini dikip hayranlıkla onları izliyordun. "Ben de oynayacağım."dedin. Küçüktün, boyun yetişmezdi; oynatmak istemediler. Hırsla eve çıktın. Annenle baban okuldaydı. Tam karşıma düşen pencerede küçük, hınzır kafanı gördüm. ..Maça ara verdikleri sırada pencereden eğilip elindeki makasla voleybol iplerini kestin ve annenler dönene kadar o odada saklandın. Ahh ahh !"

“Ben” dedi ağaç,” babaannenin bodrum kattaki çamaşırlıkta elinde şapşak denen tahtayla çamaşır yıkadığı zamanı da merdaneli makineyle annemle birlikte yıkadıkları zamanı da izledim. Sonra her şey değişmeye başladı.

Müteahhit lafını duyan herkesin gözleri parladı bu mahallede.. Paradan başka şey konuşulmaz oldu..7 8 katlı binalar kurulacak.Toprak sahibine bilmem kaç daire verilecek hesapları yapıldı. Bir kısmı Samsun'a yerleşmeyi planlarken , kalmayı tercih edenler apartman dairesinde oturacak olmanın hevesindeydiler. Filbahriler, mis kokulu leylaklar, güller ,sümbüller kimin umurunda? Halbuki şimdilerde apartman dairelerinden kurtulup bahçeli müstakil evlerde oturmak için tonla para biriktirmeniz gerekiyor. Oh olsun size. .."

"Bu çirkin ,plansız beton yapılar hep o çarçabuk verilen kararların, acelecilik günlerinin eseridir sevgili kızım. Biz yine de şanslıyız. Yeni ev yapacaksınız diye tümden yok etmediniz bizi.. Kesin öldük biz,bunlar son günlerimiz diyordum erik ağacına. ..Komşu bahçelerdeki dostlarımızın tek tek yok edilişlerini gördükçe korkudan ve üzüntüden sararıp solduk biz..Yaaa..."

Baban da o günlerdeki furyaya kendini kaptırmıştı. Müteahhitle anlaştı. Bir gün elinde bir kürek ve naylon poşetle yanıma kadar geldi. ..Ayaklarımın dibindeki topraktan birkaç kürek alıp poşete doldurmaya başladı. 40 yılını geçirdiği bu topraklardan ayrılmak zor gelmişti zahir.

Onu hiç öyle görmemiştim. Gözlerinden yaşlar dökülüyordu..Lanet olsun dedi ve attı elindekileri yere..Bir süre oturdu kaldı gölgemde ..Toprağı sevip okşadığını gördüm. ..O günden sonra sizin iki  eski müstakil eviniz de yıkıldı ama yerine 6-7 katlı çirkin binalar değil tatillerde gelip kalasınız diye bu iki katlı ev yapıldı işte. ..Bizlere de dokunulmadı ."

Büyülenmiş gibi dinliyordum onu.

"Hadi hadi şaşkın Esra... Seninkiler uyanmaya başladı bile.. Kalk ve hay huyuna başla ,hayat böyle... Ancak söz ver,hep böyle zamanlar yarat kendine.. Hisset bizi... Ruhunu dinle."

Çocukluğumun bir kesiti film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken durduramadığım yaşları elimin tersiyle siliyor ve tekrar ediyordum :

"Söz...Hissedeceğim. "

ESRA EREN AYDIN
14.08.2016
ATAKUM

 
Toplam blog
: 7
: 145
Kayıt tarihi
: 22.08.16
 
 

Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Gezmeyi, okumayı, tiyatro izlemey..