Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '12

 
Kategori
Kitap
 

İncir Kuşları

‘Menfaat ile motive edilmiş aşk, en güçlü aşktır.’ Birleşmiş Milletler’in eski Kanadalı komutanı MacKenzie, tecavüz ettiği kadına söylüyor… Kitaptan.

Kitapları çok satanlar listesine girdiği için seri yazan.., seri üretimle kalitesi taban, korsan kitabı tavan yapan yazarlarımızdan Sinan Akyüz’ün ‘İncir Kuşları’ son romanı.

Sırp’ların attığı top mermisi yeryuva(r) çiçeği çocukların incir topladığı ağaca düşer… “İnanılmaz bir soğukkanlılıkla, çocukların bedenlerinden koparak incir ağacının dallarına yapışan parçaları ve kuşların cansız bedenlerini tek tek elleriyle topluyor, siyah bir torbaya koyuyordu. ‘Sen delirdin mi be kadın?’ dedi olay yerine koşup gelenlerden biri ağlayarak, ‘Cansız kuşları neden topluyorsun?’ ..‘Öyle söyleme,’ dedi tuhaf bir bakışla. ‘İncir kuşları da benim evlatlarım sayılır.’ ” (s.168) Çukurova’daki incir ağacının dallarında gezen, öten kuş yok gibi..! Çocuklar incir toplarken ağaçta bir kuş kalacağını sanmıyorum.

‘Avrupa ülkeleri üç yıl boyunca bu savaşa neden kör kaldı’ tezine ters düşen, yanlış kurgulanmış izlenimi veren söylem: ‘CNN’nin savaş muhabiri Christiane Amanpour da leş kargası gibi dadanmıştı Bosna’ya. Her gün Sırplar tarafından katledilen Boşnakların evlerinin önünde çekimler yapıyor, yaşadığımız trajediyi ballandıra ballandıra seyircilerine aktarıyordu.’ (s.154) Medya görevini yapıyor, Boşnak’lara yapılan zulmü, katliamı insanlara duyurarak kamuoyu oluşturuyor. Zaten o görüntüleri izleyip müdahale ettiler… ‘Suyun berraklığında kayboldum âdeta.’ (s.1) Kirli/tecavüze uğramış beden kaybolur mu? “ ‘İncirleri koymak için bize bir torba verecek misin? İncir ağacının altında torba olacaktı’ ” (s.165) İncir torbaya konmaz. ‘Bu paketlerin içinde de iki yüz elli gram yağ, bir paket kakao’ (s.296) Paketin içinde paket!? Kolinin içinde paket..!? Kurgu aceleye getirilmiş izlenimi verilmiş. Kaliteyi düşürüyor..?!

Akyüz, masal anlatır gibi sırası gelen konuyu yazıyor, daha sonra önceden kurgulayıp anlatması gereken ayrıntıyı dile getiriyor. Saraybosna savaşı çıkmadan önce konservatuarda Suada ile Vukadin sınıf arkadaşıdır. “Vukadin oturduğu yerden kalktı. ‘Şunu iç,’ dedi kükreyerek. ‘Yoksa piyanoyu paramparça ederim.’ Vukadin aylar önce bir gün, esir tutulduğum bu eve iki pedallı bir Rus piyanosu getirmişti.” (s.209) Kurguya derinlik ve çok seslilik katan katmanları oluşturmadan kolayına kaçılarak düzayak yazımı biten romanın sondan ikinci bölümü, katmanlar yaratılmış gibi göstermek için kitabın başına koyma işlemini Elif Şafak’ın İskender romanında yaptığı gibi Akyüz de yapmış…

‘İncir Kuşları’nı yazmak için Bosna’ya gidip araştırmalar yapan Akyüz’ün yaşama eleştirel bakışı, kitap içi eleştiri (2 puan): “Başka kimin aklına gelir, Milyatska Nehri’nin suyunu arıtıp savaş mağduru insanlara satmak? ‘Ancak bir Yahudi’nin aklına gelir’ ”(s.150) ‘Tito’nun kibrit kutusu evlerinde yaşadığımızı unuttun galiba’ (s.36)

Rüyalarla (0.0064 kez: 0 p) kurgu için yol aralayan Akyüz’ün söylemleri (3 p): ‘Boşnak inatçılığıyla bu işi’ (s.23) ‘Erkekler nankördür’ (s.37) ‘Erkekler ilgi ister.’ (s.114) ‘Gerçek bir erkek, bir kadını altında zevkten bayıltan erkektir.’ (s.186)

‘Sevmek Zorunda Değilsin Beni’ romanında genelev kadını Yeşim’e fuhuşun ayrıntı/inceliklerini nasıl güzel anlattırmışsa.., Suada’ya da piyano çalmanın tekniklerini anlattırmakta ustalık gösteren Akyüz’ün ayrıntıları (8 p): ‘Sağ elindeki kırık akorların bir ırmak gibi şırıl şırıl aktığını hayal et şimdi. Suyun ritmi eşittir, bunu hiçbir zaman unutma. Sol eldeki tonik seslerin sağ ele yön verdiğini aklından çıkarma sakın. Evet evet… İşte şimdi çalmaya başladın kendini serbest bırak. Müzik ruhunun derinliklerinden yukarı doğru fışkırsın. Ayağını gereksiz yere pedalın üzerinde tutma. Çalınan her notanın çok net bir şekilde duyulması gerekir. Evet evet… İşte böyle…’ (s.23) Bolca tecavüz anlatılmış. Çok iyi yaptığı ayrıntıya zaman/işçilik harcayacağı için girmemiş. İskender Pala gibi derdi sayfa doldurmak denebilir… Babasının karşısında kızlarına tecavüz edilmiş. Olay ayrıntılarına girilmemiş, babanın iççözümleri, ruh halleri anlatılmamış. Roman sanatı unutulmuş, anlatı öyküde kalmış..!?

Kosova savaşında Osmanlı’ya yenilen Sırp’ların intikamlarını Boşnak halkından, özellikle Türk’lerden alınıyormuş gibi kurgulayıp seslendiren Sinan Akyüz, ‘İncir Kuşları’nı yüzde 51.2 (77)* diyalogla yazmış. (0 p) Yüksekçe bir oran. Diyalog oranı yüksek olduğu için paragraf  adedi çıkarılmadı. Kutupluluk yaratmak (6 p) için Boşnak’lara Türk denmesi etik olmamış.

İçinde az da olsa serim, düğüm ve çözüm bölümleri oluşturmadan öykü/masal anlatır gibi Boşnak’ların Saraybosna’da yaşadığı trajediyi düzayak anlatan Akyüz, ‘İncir Kuşları’nı yüzde 14.6 (14.5) yabancı sözcükle yazmış. (10 p) Temiz bir dili var. Benöyküsel bir anlatım yapılmış. Alt anlatıcılar kullanılmamış.

Ahmet Altan gibi tümceyi sık dokuyacağı yerde etamin gibi seyrek dokuyarak güzeli yakalamaya çalışan Akyüz’ün alımlı çalımlı sözleri (7 p): ‘Dil kalbin aynasıdır’ (s.105)’Tabiatın mevsimleri gibi aşkın da mevsimleri var.’ ‘Erkekler bir müzik kaseti gibidir.’ (s.72) Hoş olmayan sözler: ‘Diz çökmüş, yerlerde sümüklü böcek gibi kıvranıp duruyorsun.’ (s.34) Anadolu’da bir kültürü de olan absürt ve argolu sözler: ‘gece yatakta yanıp sönen fosforlu orospuların ışıklarını görecekler.’ (s.37) ‘O şerefsizin sütü bozuk’ (s.157) Az da olsa Boşnak ağzıyla diyalog yapılmamış.

‘Sevmek Zorunda Değilsin Beni’ romanında olduğu gibi tüm kahramanları aynı kültürde konuşturan Akyüz, genel kural niteliğinde olan sözvarlığı atasözünü sayfada ortalama 0.0094 (0.0081) kez kullanmış. (0.1 p) Halk diliyle anlatım yapılan bir roman için düşük bir oran. ‘Gün doğmadan neler doğarmış.’ (s.59)

Simgeli anlatımı unutan (0 p) Akyüz, çağrışım gücü de olan sözvarlığı deyime sayfada ortalama 0.4 (0.3) kez yer vermiş. (2.8 p) ‘Yüzün sirke satıyor.’ (s.57) ‘Bu konuda kimse eline su dökemez.’ (s.97)

Saraybosna trajedisini yazmasına ve istemesine karşın, Reşat Nuri gibi yeteri kadar duygu sömürüsü yapamayarak merakı (2 p) devindiremeyen Akyüz, düşünen, sorgulayan, algılayan, irdeleyen, kavrayan ve yeri geldiğinde okur belleğine çengel takan soruyu sayfada ortalama 2.6 (5.8) kez sormuş. (7.8 p) ‘Boşnak erkeklerin altında da volkanik tutkuları olan bir kadın olabilir misiniz? Ya da size zorla tecavüz eden Boşnak erkeklerin yatağında bir zevk objesi olmayı yine de yeğler misiniz?’ (s.234)

Modern romanın olmazsa olmazı içsesi romanlarında unutan Akyüz, kahramanın iç depreşimlerini dile getiren içmonologa sayfada ortalama 0.0031 (0.0109) kez yer vermiş. (0 p) Oldukça düşük bir oran. “ ‘Ne olur, tutsak düşmüşlüğüm yüzünden beni hor görme,’ diye kendi kendime söylendim.” (s.204)

Sayfa doldurmak ister gibi şiir, şarkı sözü ve ezanın tamamını yazan Akyüz, bellekte çarpıcı çağrışımlar uyandıran , imgeyi sayfada ortalama 0.3 (0.4) kez kullanmış. (2.4 p) Düşük bir oran. ‘Bir aydan beri de küreklerimi kaldırıp suya atmış, aşk hayatımı kendi akışına bırakmıştım…’ (s.14)

‘Sırp ordusunun elinde üç yüz tank, iki yüz zırhlı pesonel taşıyıcı, sekiz yüz ağır silah parçası ve kırk tane uçak’ olduğunu yazan Akyüz, kullanıldığı yere gerçekçilik katan kanıt türü betimlemeye sayfada ortalama 2.4 (4.7) satır yer vermiş. (0.5 p) Düşük bir oran. ‘akşam güneşinin kızıllığı buğday başalarının üzerine çökerdi. Ateş gibi yanan başakların arasınsan yelesini dalgalanırarak yemyeşil ağaçlarla kaplı dağlara tırmanan, şahane beyaz bir at görürdüm.’ (s.7)

Ucu imgeye varan tümcelerde noktalama imlerini kullanmayan Akyüz, ruhun halleri/zaaflarını anlatan ruh çözümlemesine sayfada ortalama 0.1 (0.1) kez yer vermiş. (0.3 p) ‘Çetnikler en iğrenç içgüdülerini başıboş bıraktılar. Bedenimin üzerinde bir at gibi kişneyip durdular.’ (s.186)

Gazetecilik ve köşe yazarlığı yapan Akyüz, yazın dilini kuruluktan kurtaran gülmeceyi sayfada ortalama 0.0377 (0.0299) kez kullanmış. (0.4 p) “Karşı siperde Sırp askeri varmış. Sırp askeri Muyo’ya seslenmiş: ‘Ulan Muyo! Saraybosna’da sular kesik. Bir Müslüman olarak sen kıçını neyle yıkıyorsun?’ Muyo karşı siperdeki Sırp askerine seslenmiş: ‘Sen hiç merak etme beni. Ben kıçımı artık suyla değil Knez Miloş’la yıkıyorum.’ Sırp askeri siperde öylece kalakalmış. ‘Knez Miloş’la mı? Muyo kıçını Sırp bir kahramanın adını verdikleri maden suyla mı yıkıyormuş?’ ” (s.151)

Tecavüzler başlamadan erkek düşmanlığını öne çıkaran Akyüz, sözün kendi gerçek anlamının dışında başka bir anlam daha ifadesi olan yananlamı sayfada ortalama 0.1 (1.3) kez kullanmış. (0.7 p)    Oldukça düşük bir oran. ‘komutan hepimizin anasını beller’ (s.172) ‘Bosna’ya sokulan o toplar ölüm olup senin üzerine kan kustu…’ (s.306)

Yazın diline akıcılık sağlayan bilecen denemelere yer vermeyen (0 p) Akyüz, anlatımda pekiştirmeyi sağlayan benzetmelere sayfada ortalama 0.8 (0.6) kez yer vermiş. (3.2 p) ‘Vücudu, gergin bir tel gibi titredi. Nefesi tıkanır gibi oldu.’ (s.93) ‘İçim çorba çanağı gibi boş kaldı.’ (s.185)  Benzetmelerde ustalık gösterdiği söylenebilir.

Yüzlerce kez tecavüze uğramaktan âşık olduğu erkeği unutan kadının yaşam öyküsünü anlatan Akyüz, benzeyen veya benzetilenden yalnız biriyle yapılan söz sanatı eğretilemeyi sayfada ortalama 0.7 (0.6) kez yapmış. (2.1 p) ‘Günaydın su perim’ (s.24) ‘Evet, bayan virtüöz…’ (s.300)

Sırp milislerin Boşnak’lara ‘Aşırı Müslüman olmakla suçlanıyorsunuz’ dediğini yazan Akyüz, anlatıcının araya girerek kahramanın duygu ve düşüncelerini aktarması olan iççözümlemeyi sayfada ortalama 0.0031 (0.019) kez kullanmış. (0 p) Düşük bir oran.

Romanlarını basit kurgularla yazan Akyüz, düşünme ve soyutlama aracı terimi sayfada ortalama 6.3 (1.4) kez kullanmış. (18.9 p) ‘başımıza savaş stratejisti kesildi.’ (s.46) “Edine Ablama ‘Kadınlar Gecesi’ yaptık.” (s.80)

Romanlarına gerçek bir hayat hikâyesinden alınmıştır gibi notlar düşen Akyüz, önad sıfata sayfada ortalama 6.8 (4.8) kez yervermiş. (13.6 p) Bu kadar yüksekçe bir oranla imgeyi yakalayamamış. ‘pembe yanaklı, tombalak yüzlüydü.’ (s.39) ‘bu paketlerin içinde de iki yüz elli gram yağ, kakao, biraz feta peyniri ve iki kilo da un var’ (s.296)

İnsan yanlarını unutan Avrupalı’ların bir soykırıma nasıl göz yumduklarını anlatan Akyüz, sosyal konu çözümlemesine sayfada ortalama 0.4 (0.1) kez yer vermiş. (1.2 p) “ ‘Gördün mü Fadila Hanım?’ dedi babam kederli bir sesle. ‘Paskalya Günü’nde yumurta tokuşturduğun Paula Teyze artık düşman olmuş bize.’ ” (s.129)

Romanını ‘cefakeş Boşnak kadınlarına ithaf’ eden Akyüz, mektup  tekniğini sayfada ortalama 0.0094 (0.0054) kez kullanmış. (0 p)

Rüyasında gördüğü erkeğe âşık olan bir karaktere rol veren Akyüz, kahramanın aklından geçenleri dile getiren bilinççakımını sayfada ortalama 0.0031 (0.0054) kez yer vermiş. (0 p) Düşük bir oran. “ ‘Aslında senin bana tecavüzün nasıldı?’ demek geldi içimden ama korkumdan hiçbir söyleyemedim.” (s.215)

Savaş esnasında başlık parası yerine oğlan tarafı gelinin ailesine üç paket sigara, yarım kila feta peyniri’ verildiğini yazan Akyüz, dilin anlatım gücünü artıran ve kavram zenginliği veren ikilemelere sayfada ortalama 0.7 (0.7) kez yer vermiş. (1.4 p) ‘dedi sinirli sinirli. Bunlar mışıl mışıl uyurken’ (s.103)

Savaş esnasında ‘yeşil mercimekten sahte kahve, pirinç ve pakmayadan yalancı peynir pitası, ısırgan otundan da ıspanaklı pita’ yapıldığını yazan Akyüz, kullanıldığı yere anlam zenginliği ve derinlik kattığı gibi ses güzelliği de veren pekiştirmeyi sayfada ortalama 0.6 (0.7) kez kullanmış. (1.8 p) ‘bu sabah apar topar götürdüler’ (s.275) ‘Ben gazi mazi değilim. (s.287) 

Yöresel sözcükleri dipnot ile açıklayan ve kaynak gösteren Akyüz, yazının içinde süs gibi duran hazır söz kalıplarını montaj tekniğiyle 0.022 (-) kez kullanmış. (0 p) Düşük bir oran. Alıntı sayfada ortalama 0.0346 (59 dize şarkı sözü, 20 dize şiir, 15 satır ezan) kez yapılmış. (0 p)

Düşüngülü Eleştiri kriterlerine göre Sinan Akyüz’ün ‘İncir Kuşları’ romanına 95.2 (Sevmek Zorunda Değilsin Beni: 91.3 p, Piruze / Şam’da Bir Türk Gelin: 102.9 p) puan verildi. En yaman eleştiri kıyaslamaktır!.. Düşüngülü Eleştiri, son söz değildir. Romanları türlerine göre kıyaslamayı size bırakıyorum.  Muzaffer Koçer’in ‘Gökçek Ölmemiş’ 110.9 p, Nurgün Erdinç’in ‘Kan Kırmızı İhanet’ 85.3 p, Muammer Yüksel’in ‘Cennet’ 94.5 p, Orhan Pamuk’un ‘Masumiyet Müzesi’ 96.2 p, Çetin Yiğenoğlu’nun ‘Kırmızı Koku’ 105.6 p, Yavuz Bahadıroğlu’nun ‘Kırım Kan Ağlıyor’ 76.8 p, Ahmet Ümit’in ‘Bab1 – ı Esrar’ 121 p, Hasan Hüseyin Gündüzalp’in ‘Yuğ’ 118 p, Ayşe Kulin’in ‘Umut / Hayat Akan Bir Sudur’ 109.4 p, Canan Tan’ın ‘En Son Yürekler Ölür’ 115.4 p, Elif Şafak’ın ‘Aşk’ 118.1 p, Ayfer Tunç’un ‘Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi’ 102.2 p, Sinan Akyüz’ün ‘Sevmek Zorunda Değilsin Beni’ 91.3 p, Ece Temelkuran’ın ‘Muz Sesleri’ 130.2 p, İnci Aral’ın Sadakat’ine 122.1 p, Oya Baydar'ın 'Çöplüğün Generali'ne 104.2 p, Tolga Gümüşay’ın ‘Hiç Kimsenin Kenti’ne 105.9 p, Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası’na 117.8 p, Sinan Yağmur’un Aşkın Gözyaşları / Tebrizli Şems’e 84.8 p, İskender Pala’nın Şah ve Sultan’a 112.6 p, Sürayya Köle’nin ‘Yakası Kürklü Yeşil Parka’ 107.9 p, Sinan Akyüz’ün ‘Piruze / Şam’da Bir Türk Gelin’ 102.9 p, Zülfü Livaneli’nin ‘Serenad’ 118.6 p, Nedim Gürsel’in ‘Şeytan, Melek ve Komünist’ 124.3 p, Elif Şafak’ın İskender 126.5 p, Ayşe Kulin’in Gizli Anların Yolcusu 127.8 p, İskender Pala’nın Od / Bizim Yunus romanına 95.5 p, Ahmet Ümit’in ‘Sultanı Öldürmek’ romanına 142.7 puan verilmişti. İncir Kuşları / Sinan Akyüz / Alfa Yayınları / 318 s.

*- Yazarın ‘Sevmek Zorunda Değilsin Beni’ adlı romanına ait değerler.

Ali Akdemir

27. 10. 12

Çukurova  

 
Toplam blog
: 172
: 425
Kayıt tarihi
: 15.07.09
 
 

Ali Akdemir, Adana tarihinin en büyük sel felaketini yaşadığı 21. 02. 1948 tarihinde doğdu. Edebi..