Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '09

 
Kategori
Tarih
 

İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyeti

İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyeti
 

İbret almak için tarihimizi iyi öğrenmeliyiz...


İstanbul (16 Mart 1920) tarihinde resmen işgal edilir ve işgal sonrası İstanbul’da tam bir “kaos” yaşanmaya başlar. İşgal kuvvetlerinden güç alan azınlıklar her türlü terbiyesizliği yapmaya başlarlar. Türk askerlerine hakaretler edilir, caddeler ve sokaklar işgal güçlerinin ve Yunan bayraklarıyla donatılır. İstanbul’un Türk kesimi, işgalin, yabancı çizmesinin, ulusça aşağılanmanın ne demek olduğunu unutulmaz acılarla yaşar. İşgalci güçler Türk’ü aşağılamak, ulusal onuru kırmak için hiç bir fırsatı kaçırmazlar…

Halk büyük bir şaşkınlık ve üzüntü içerisindedir. Çaresizliğin ve umutsuzluğun pençesinde kıvranmaktadır. Saray ise, bütün bu yapılanları kayıtsızlıkla izlemekte ve rahatının bozulmaması için işgal kuvvetlerine şirin görünmeye, ne isterlerse yapmaya çabalamaktadır.
Ayrıca, İstanbul’da öyle bir kesim vardır ki; işgal güçleriyle gününü gün etmekte, yabancı komutanlara davetler vermekte, eğlenceli yaşamlarına devam etmektedirler…Babıali’ de ise, yazar ve çizer takımı işgal kuvvetlerine methiyeler düzmektedir…

Anadolu’daki kurtuluş ateşini engellemek için, İngilizler tarafından İstanbul’daki yerli işbirlikçilerine kurdurulan öyle bir cemiyet vardır ki; Anadolu’da ateşlenen Milli Mücadeleye dış düşmanlardan daha fazla zarar vermiştir!..

Bu cemiyeti incelemek ve böylece yakın tarihimizde yaşanan birçok "ibret"lik olayı, sık sık gündeme getirmekte yarar olduğunu düşünüyorum…

İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyeti :
Manda ve himaye taraftarlarının savundukları bir diğer önemli görüş ise, İngiltere’nin koruyuculuğunun temini düşüncesiydi. Onlara göre, özellikle Türklerle - İngilizler arasında, yüzyıllardan beri sürüp gelmekte olan samimi ilişkiler yeniden canlandırılır, İngilizlerin sempatisi kazanılır ve himayeleri sağlanırsa, Osmanlı Devleti ile ilgili uygulanmak istenen zararlı kararlardan bir çoğu önlenebilirdi.

Aydınlardan bir kısmının bu tür düşünceler içinde, kurtuluş çareleri aradıkları bu dönemde, İngilizler de, İstanbul’da daha aktif ve güçlü olarak nüfuzlarını kuvvetlendirmek ve kendileri lehinde propaganda yaptırarak, kamuoyu oluşturtmak maksadıyla çeşitli arayışlar içerisine girmişlerdi.
Bu maksatla özellikle İstanbul’da elde edecekleri Türklere kendileri lehinde faaliyet gösterecek bazı cemiyetler kurdurarak, bu hedeflerine ulaşmayı planlıyorlardı.Bu sebeple, daha önce değişik ülkelerde İngiltere adına çeşitli cemiyetlerin kuruluşu sırasında görev almış olan, Papaz Frew’e bu görevi verdiler.

Frew, bu dönemde Osmanlı Devleti’nin mevcut hukuk sistemine göre böyle bir cemiyeti kuramayacak olması sebebiyle geri planda kalarak, kendi adına bu cemiyetin kuruluşunu gerçekleştirecek, Türk yandaşlar aramaya başladı.

Bu sırada, zaten, çıkardığı Yeni İstanbul gazetesinde, İngiliz himayesinin kabul edilmesi yönünde fikirler beyan etmekte olan Sait Molla, İngilizler lehinde faaliyetler gerçekleştirecek olan bu cemiyeti kurmaya talip oldu.

Sait Molla Şura-yı Devlet üyeliğinden başka, Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı da yapmıştır. İngiliz Büyükelçiliğinden ayda 300 lira maaş alır…

Frew ile işbirliği içinde cemiyeti kurma çalışmalarına başlayan Sait Molla, İngilizlerin isteği doğrultusunda ilk önce kurulacak böyle bir cemiyete kaç kişinin üye olacağını tespit etmek maksadıyla bir ön çalışma yaptı. Bu çalışmanın başarılı sonuçlar vermesinin ardından aldığı talimat doğrultusunda harekete geçen Molla, 20 Mayıs 1919 günü cemiyetin beyannâmesini Dahiliye Nezaretine vererek İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyetini resmen kurdu.

Cemiyetin kuruluş tarihi de çok ilginçtir; Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele meşalesini yakmak için Samsun’a yola çıktığında, İstanbul’da ki “işbirlikçiler”de bambaşka bir teşebbüs içine girmişlerdir!..

Aslında bu dönemde Osmanlı Devleti’nde yürürlükte olan Cemiyetler Kanununa göre, böyle bir cemiyetin kurulmasına imkan yoktu… Ancak, cemiyetlerin kuruluşunun Şurâ-yı Devlet tarafından onaylandığı Osmanlı Devleti’nde, Şurâ-yı Devlet azası olan Sait Molla, şahsî nüfuzunu kullanarak bunu gerçekleştirmişti. Dolayısıyla İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Cemiyetler Kanununun müsaade etmemesine rağmen tamamen kişisel ilişkilere dayanılarak kurulmuştur.


21 Mayıs 1919 tarihli, İngiliz yanlısı Alemdar Gazetesi’ ne cemiyet tarafından verilen bildiride, adres verilerek halk üye olmaya davet edilir ve kuruluş nedeni açıklanır: “Cemiyet, memleketin en yüksek simalarının dahi tasvibiyle vücuda gelmiş olup, ahalimizin şimdiye kadar açığa vuramadıkları sınırsız İngiliz sevgisinin belirmesine hizmet edecektir…”

Gazete cemiyetin bildirisinin altına kendi notunu da koymayı ihmal etmez: “İngiliz dostluğunun bu ülke ve millet için ne büyük bir nimet olduğunu yayınlarımızla sürekli tekrar ediyoruz. Bu dostluğun daha belirgin bir çerçeve dahilinde oluşumunu gösterecek olan yukarıdaki cemiyetin teşkili cidden şükran duyulacak bir olaydır. Anlamakla müsterih oluyoruz ki, hakikatin parlak ışıkları artık yollarımızı aydınlatıyor ve bütün millet böyle bir cemiyete istinad etmemiş olsa bile, dostluğu kalbinde bütün hararetiyle taşıyor”

Kuruluşundan yaklaşık üç ay sonra 28 Ağustos tarihi itibarıyla cemiyetin üye sayısı 53.000’e ulaşmıştır. Cemiyetin resmi kurucusu Sait Molla olarak görülmekte ise de, bu faaliyetlerdeki baş mimar İngiliz Gizli Servisi’nin İstanbul şubesi başkanı ve İngiliz yüksek Komiserliği’ndeki, baş casus Papaz Frew idi.
O dönemdeki mevcut hukuk sistemine göre, yasal olmayan bu cemiyet, İngilizler ve İngiliz himayesi lehinde propaganda yaparak kamuoyu oluşturmak ve böylelikle memlekete İngiliz himayesini getirebilmek amacını gerçekleştirebilmek için kurulmuştur. Bu sebeple cemiyet, hem kuruluş hem de örgütlenmesi sırasında İngilizlerden büyük maddi ve manevi destek görmüştür.

Cemiyet, bu desteğe bağlı olarak, İstanbul’daki genel merkezden başka, değişik vilayet, ilçe ve kazalarda şubeler açarak teşkilâtlanmasını gerçekleştirmiştir. Bu çerçevede, özellikle kuruluşundan itibaren işbirliği içinde çalışmalarını sürdürdüğü Hürriyet ve İtilâf Fırkasının şubeleri bulunan yerleşim birimlerinde şubeler açarak, bu fırkaya paralel bir örgüt ağı kurmuştur. Cemiyetin bu teşkilât ağına bağlı olarak kısa sürede üye sayısı da artmıştır. Bunun iki önemli sebebi vardır.

Birincisi; cemiyet İngiltere’den aldığı maddî yardımlar sayesinde büyük ekonomik imkanlara sahip olmuştur.

Bu imkanı diledikleri gibi kullanan cemiyetin idarecileri, halka paralar dağıtarak üye sayısını arttırmışlardır.

İngiliz casusluğu görevini de yürüten Muhipler cemiyeti üyeleri, Frew’in talimatıyla, İstanbul’un en yoksul semtlerinde ki Türk ailelerine hergün çok miktarda et dağıtarak işe başladı.

İkincisi ise; devrin önemli devlet adamlarından bazıları cemiyetin üyesidir. Bu durum halkın cemiyete üye olması konusunda olumlu tesir yapmıştır. Üye sayısının artmasıyla cemiyette iki ayrı görüş ve iki farklı üye tipi ortaya çıkmıştır. Birinci görüş; “Samimi olarak İngiliz dostluğu ve yardımının sağlanması ve bunun için çalışılması gerektiği” şeklindeydi. İkinci görüş ise; “Memlekete mutlaka İngiliz himayesinin getirilmesi ve bunun için çalışılması gerektiği” idi. Bu durum kısmen de olsa cemiyette bir bölünme meydana getirmişti.

Ancak zamanla ikinci görüşü benimseyen üyelerin sayısının artmasıyla birinci görüşü savunanlar etkisiz kaldıklarından, bu durum ortadan kalkmıştır. Cemiyetin bu farklı durumu ve özellikle İstanbul’daki İngiliz memurlarıyla olan ilişkisi halkın dikkatini çekiyordu.

Yöneticileri, halkın bu durumdan olumsuz etkilenmemesi için yaptıkları açıklamalarda, “İngiliz Muhipleri Cemiyetinin manda ve himaye taraftarı olmadığını ve dünyadaki bütün Müslümanların rahat ve huzura kavuşması için çalıştığını” söylüyorlardı.

Cemiyetin idarecileri özellikle dînî motiflerle süslü konuşmalarında, halkın dini duygularını istismar ediyor ve cemiyeti, bir hayır kuruluşu gibi göstererek, olduğundan farklı tanıtıyorlardı. Bu kişiler adeta cemiyetle ilgili olarak halka doğruları söylememeyi alışkanlık haline getirmişlerdi.

Nitekim bu durum cemiyetin amaçlarının açıklanması sırasında da kendisini göstermiş ve cemiyetin amacının; sadece İngiliz dostluk ve yardımının elde edilmesi için çalışmak olduğu ilan edilmişti. Halbuki cemiyetin asıl amacı, memlekete İngiliz himayesini getirmek idi. Bu noktada, cemiyetin, açık ve gizli olmak üzere iki farklı amacı ortaya çıkıyordu.Cemiyetin ideolojik yapılanması da, asıl amacı olan İngiliz himayesinin kabul edilmesi hedefini gerçekleştirmeye yönelik şekilde oluşturulmuştu.
Sait Molla ile Papaz Frew tarafından ortaya konulmuş olan bu ideoloji; ülkenin yegane kurtuluş yolunun İngiliz himayesinin kabul edilmesi olduğu idi. Bu ideoloji çerçevesinde bir strateji takip eden cemiyet, strateji olarak kendi planlarının önünde engel gördüğü Milli mücadele hareketini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Bu stratejiye uygun olarak, Milli mücadele aleyhinde yürütülecek mücadeleye göre yapılanan cemiyet, bütün birimleriyle bu hareketi yok etmeye çalışmıştır.
Cemiyet, Milli Mücadeleyi başarısız kılmak ve daha sonra İngiliz himayesini gerçekleştirmek için, siyasi, askeri, iktisadi, casusluk ve eğitim öğretim alanında olmak üzere top yekün bir faaliyet yürütmüştür.

Siyasî faaliyetlerini genellikle İstanbul’da sürdüren cemiyet, Padişah ve Hükümetlerle iyi ilişkiler kurmaya büyük önem vererek, onların gücünden istifade etmeye çalışmıştır. Son Osmanlı Mebusan Meclisine karşı ise; Meclis milliyetçi bir çizgi takip ettiği için, bunu kendi çıkarlarına uygun bulmadığından, açıldığı günden itibaren düşmanca bir tavır takınmıştır. Hatta Son Osmanlı Mebusan Meclisinin kapatılmasını isteyecek kadar ileri gitmekten çekinmemiştir.
Cemiyetin üzerinde önemle durduğu faaliyetlerinden birisi de propaganda çalışmalarıdır. Bu çerçevede İstanbul’da Milli Mücadele aleyhinde yayın yapan gazetelerle iyi ilişkiler içindeki cemiyet, bir müddet sonra Türkçe İstanbul adıyla bir gazete çıkararak propaganda çalışmalarını sürdürmüştür. Ancak Heyet-i Temsiliye, İngiliz Muhipleri Cemiyetinin yayın organı Türkçe İstanbul ile Alemdar ve Peyâm-ı Sabah gibi gazetelerin halk üzerindeki olumsuz tesirleri sebebiyle Anadolu’ya sokulmasını yasaklayarak engellemiştir.

Bunun üzerine cemiyet, ajanlarını din adamı ve sağlık personeli kisvesi altında Anadolu’ya göndererek bu konudaki faaliyetlerine devam etmiştir.

Cemiyetin faaliyetleri arasında değinilmesi gereken bir husus da ekonomi alanındaki icraatlarıdır. Yalnız bu cümleden ekonomiyle alakalı bir iş anlaşılmasın. Söylenmek istenen, memlekette büyük ekonomik sıkıntılar yaşanırken, İngilizlerden aldığı paralar sayesinde bu konuda bir sıkıntısı olmayan cemiyetin, Millî Mücadele aleyhindeki hareketlerin tertiplenmesi ve İngiliz himayesinin gerçekleştirilmesi için harcadığı büyük miktardaki paralar ile bazı devlet adamlarına verdiği rüşvet ve üyelerine maaş adı altında bol keseden dağıttığı paralardır.

İngilizler lehindeki politikalarıyla İngiliz himayesinin gerçekleştirilmesi için çalışan cemiyetin, bu noktada üzerinde durduğu bir konu da kalıcı İngiliz taraftarlığının temini idi. Bunun için eğitim - öğretim faaliyetlerinin etkili olacağı düşüncesiyle bu faaliyetlere de girişen cemiyet, İstanbul’da İngilizce öğretim yapan bir okul açmıştır.
İngiliz Muhipleri Cemiyetinin en faal olduğu çalışma alanlarından birisi de casusluk faaliyetleridir. Cemiyet bu işe ayrı bir önem vererek çalışmalarını sürdürmüştür. Bu sayede Milli Mücadele hakkında elde edeceği bilgileri İngilizlere vererek, hem bu hareketi başarısız kılmak, hem de kendi durumunu sağlamlaştırmak isteyen cemiyet, kurduğu istihbarat ağı ile zaman zaman bir casusluk teşkilâtı gibi çalışmıştır.
Bu çerçevede, bir ara İstanbul’da Milli Mücadele taraftarlarınca kurulmuş olan Felâh Grubunun özünü teşkil eden Hamza Grubunun şifre anahtarını ele geçirerek, Milli Mücadelenin yapmayı planladığı işlerden önceden haberdar olmuştur. Cemiyet, siyasî hedefleri gerçekleştirmek için kurulmuş ve esasında bu konuda faaliyet gösteren bir teşkilâttır. Ancak, siyasî hedeflere ulaşmak için askerî başarının şart olduğu düşüncesi, onun askerî faaliyetlerin içinde yer almasını sağlamıştır...

Bu çerçevede Millİ Mücadele aleyhinde isyanlar tertiplemekten, bu hareketi lidersiz bırakarak yok etmek maksadıyla Ankara’da başta M. Kemal Paşa olmak üzere önemli kişilere suikast tertiplemeyi planlamaya, Rum ve Ermenileri, Millİ mücadele aleyhinde kışkırtmaktan, düşmanla işbirliği yapmaya kadar değişik askeri faaliyetler gerçekleştirmiştir. Özellikle askeri alanda gerçekleştirdiği faaliyetlerle Milli Mücadeleyi başarısızlığa uğratmaya çalışan cemiyet, Türk düşmanlarının Türklüğü yok etmek ideallerine hizmet etmek noktasında yoğun bir çaba sarf etmiştir...

İngiliz Muhipleri Cemiyeti çatısı altında birleşenler, Millİ Mücadele aleyhindeki faaliyetleri sırasında, kendi menfaâtlerine hizmet edecek her türlü imkanı sonuna kadar kullanmışlardır. Bu uğurda, Türk milleti ve onun ordusuna karşı, Yunanla işbirliği yapmaktan bile çekinmeyen bu kişiler, icraatlarıyla vatana ve millete büyük zarar vermişlerdir...

Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’da bağımsızlık ateşini yaktığı günlerde, 23 Mayıs 1919’da Sait Molla tüm belediye başkanlarına gönderdiği telgraflarda “Tek kurtuluş yolu olarak İngiliz manda ve himaye fikrinin kabul edilmesi” olduğunu telkin ediyordu. Yine 22 Ağustos 1921’de, Türk Ordusu Sakarya boylarında Yunan ordusuna karşı ateşle imtihan olurken, İngiliz Yüksek Komiserliğine verdiği yazıda:“Ben ve arkadaşlarım Türkiye’de halkın eğitim düzeyine göre bir hükümet kurmak ve İngiliz uygarlığından yararlanmak istiyoruz” diyordu.

İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Milli Mücadeleye karşı Damat Ferit ve İngilizlerce desteklenen Teali İslam Cemiyeti, Kürt Teali Cemiyeti gibi bazı sivil toplum örgütleriyle de yakın ilişki içindedir. Sait Molla Rahip Frew’e yazdığı 4 Ekim 1919 tarihli mektubunda; “Kürt Teali Cemiyetindeki yakın dostlarımızla görüştüm. Bir kaç gün sonra verilen talimat çerçevesinde Kürt Aşiretlerini harekete geçirmek için doğu illerine gideceklerdir.” demektedir.

Bu faaliyetlerini yürüttüğü sırada üst kademelerde bulunan bazı memurlardan destek gören cemiyet, kendisine gösterilen bu destek ve yardımlarla adeta devletin resmî bir kuruluşu haline gelmiştir.

İngiliz Muhipleri Cemiyeti, işler istediği gibi gitmediği zaman, İngilizlerden aldığı destekle Padişaha muhtıra verecek ve bir çok defalar Hükümetleri tehdit edecek kadar kendisini güçlü görüyordu.

Cemiyet, İngilizlerin devlet üzerindeki nüfuz ve güçlerine paralel bir konumda bulunuyordu. Buna bağlı olarak bir çok konuda haksız bir tutumla devlet işlerine karışırken, zaman zaman kendi planlarının önünde engel gördüğü bazı hususlarda bizzat İngilizlerin yardımını istiyor ve alıyordu. Örneğin, daha rahat çalışabilmek için, İngilizlere, vatansever bazı asker ve sivilleri tutuklatarak Malta’ya sürdürmesi, bu kategoride ele alınması gereken bir davranışıydı. Cemiyetin özellikle vatansever Türkleri tutuklatması ve çeşitli yerlerde tertiplediği iç isyanlarla, Türkü Türke kırdırması ile İngilizlerle işbirliği içinde, Ermeni ve Rumları Türk milleti aleyhinde harekete geçirmeye çalışması, onun milliyet duygusundan yoksun olarak şekillendiğini ortaya koyarken, Türk milleti ve Milli Mücadeleye karşı büyük bir düşmanlık hali içinde bulunduğunu gösteriyordu.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Milli Mücadele yıllarında Türk milleti aleyhinde gerçekleştirilmeye çalışılan karanlık oyunların her aşamasında rol almıştır. Özellikle büyük paralar harcayarak, halkı kendi yanına çekmek suretiyle, Milli Mücadeleye düşman yapmaya çalışması da bizzat halka, Milli Mücadele hareketini yok ettirmeye yönelik bir oyundur.
Ancak cemiyetin bu planlarına rağmen Milli hareket, halktan aldığı destekle her geçen gün daha da güçlenmiştir. Bunun üzerine, cemiyetin hedefinden uzaklaşarak etkisini kaybetmeye başladığını gören idarecileri, çaresizlik içinde çırpınarak, son bir gayretle onu daha da zararlı bir hale sokmaya çalışmışlardır.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Milli Mücadelenin güçlendiği ölçüde zayıflama sürecine girmiştir. Bu süreç çok geçmeden cemiyet içerisinde başarısızlığın sebebini arayan bir muhalefet grubunu ortaya çıkarmıştır. Bu grubun cemiyette iktidarı ele geçirmek için bir mücadele başlatması da, tabiî olarak bölünmeyi beraberinde getirmiştir. Cemiyet içinde yaşanan iktidar kavgası ile Milli Mücadelenin başarıya doğru ilerlemesi, zayıflamaya başlayan cemiyeti yıkılma sürecine sokmuştur. Yıkılma dönemine giren İngiliz Muhipleri Cemiyeti, 6 Ekim 1921 tarihinde yapılan son kongresinden itibaren, bir türlü eski günlerine dönememiştir.

Cemiyet, Milli Mücadelenin kazanılmasından sonra da, İstiklal Mahkemeleri tarafından Türk İnkılâbının düşmanı ilan edilmiştir. Çeşitli şekillerde cezalandırılan yönetici ve bazı üyelerinin, TBMM Hükümeti tarafından yurt dışında yaşamaya mecbur edilmesiyle de, cemiyet sona ermiştir.

İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyetinin belli başlı üyeleri şunlardı :

İngiliz Rahip Robert Frew, Kamil Paşazade Şevket Bey, Sait Molla (Devlet azası ve Adalet bakanlığı müsteşarı), Mustafa Sabri Efendi (Şeyhülislam), Dahiliye Nazırı (gazeteci) Ali Kemal, Filozof ve Şair Rıza Tevfik, Sultan Vahdettin, Safrazam Damat Ferit Paşa, Gümilcineli İsmail

Kaynaklar :

1-) Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk
2-) Milli Mücadeleye Karşı Bir Cemiyet, İngiliz Muhipleri Cemiyeti :Atatürk Araştırma Merkezi
3-) Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-1, Ergün Aybars

 
Toplam blog
: 52
: 1892
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Okumayı seviyorum ve okumanın, insanın içindeki havuza taze suların katılmasını sağladığına inanı..