Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '15

 
Kategori
İnançlar
 

İngiliz oyunları (2) Misyonerlik Faaliyetleri

İngiliz oyunları (2) Misyonerlik Faaliyetleri
 

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth


Değerli okuyucu;

Bir önceki yazımızda İngiltere ve oyunları üzerine giriş yapmıştık. İsa alyhisselam, semaya çıkarıldıktan sonra bozuk inciller yazılınca Hristiyanların çoğu müşrik oldu. Müşrik olmayanlarda Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için kafir oldu. İslamiyet zuhur dince, orta çağdaki papazların hakimiyeti yıkıldı. İslamiyeti yok etmek için MİSYONER cemaatleri kurdular. Bu misyoner faaliyetleri ajanları vesilesiyle, ilerleten yayan İngiliz Milleti olmuştur. Bu faaliyetleri ile ilgili gözetim merkezleri oluşturdular. Birçok ülke de , dernekler vasıtasıyla, siyasi yollar ile ve devşirdikleri o ülke vatandaşlarının desteği ile ülke ve yönetimlerini dizayn ettiler. Yaktıkları fitne ateşinin sayısı belirsizdir. Bunu her memlekete gönderdikleri sayısız ajanları vasıtasıyla yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.

Bu ajanlardan bir taneside Hempher' dir. Kendisi bu konular ile ilgili bir kitap yazmış ve mahkemeye vererek ölümünden 50 yıl sonra yazılmasını talep etmiştir. Kitapta bütün günlük ve anılarını anlatmıştır. Hempher diyor ki (1710 yılları);

'' Büyük Britanyamız çok geniştir. Güneş denizlerin üzerinde doğduğu gibi, yine bu denizlerin üzerinde batar. Devletimiz, Hindistan, Çin ve Ortadoğudaki sömürgelerinde, diğer bölgelerenazaran zayıftır. Bu bölgeler tam manası ile idaremizin altında değildir. Fakat buralarda çok faal ve başarılı bir politika tatbik ediyoruz. Hepsi elimize geçmek üzeredir.Burada 2 şey önemlidir.

1- Elimize geçmiş olan yerleri, elimizde tutmaya çalışmak.

2- Elimize geçmemiş olan yerleri, ele geçirmeye çalışmak.

devam ediyor. Diyor ki; Sömürge Gözetim Merkezi Başkanlığı, bu iki vazifeyi ifa etmek üzere, bu devletlerin herbiri için birer komisyon oluşturulmuştur. Bu merkezde göreve başlayınca, başkan bana güvendi ve beni doğu Hindistan şirketinde bana bir vazife verdi. Bu görünüşte bir ticari işletmeydi. Fakat asli vazifesi Hindistan' ın büyük ve geniş topraklarına hakim olmanın yollarını araştırmaktı.

Burada bir parantez açalım.Şimdi günümüzde de mesele aynısıdır. İngiliz-Amerikan menşeili şirketlerin bir çoğunun durumu aynıdır. İstesenizde aralarına karışamazsınız. Sadece çalışır ve işinizi yaparsınız. Birçoğu misyoner faaliyetlerini bu merkezlerden yürütürler. Herbiri bulunmuş oludğu bölgede, topluma faydalı olmak adına, birçok sosyal projelerde yer alırlar.Bu işi bilmeyen masum müslüman evladı onların bu oyunlarına kanıverir.Parantezi kapatalım.

Devam ediyor Hempher. Diyor ki; Hükümetimizin Hindistan için hiç endişesi yoktu. Zira Hindistan, değişik milletlere, ayrı dillere ve zıd çıkarlara sahip bir ülkeydi. Çin' den de pek korkumuz yoktu. Çünkü, Çin' e hakim olan Budizm ve Konfiçyus dinlerinin canlanmasından korkulmuyordu. Zira bunlar hayat ile hiç alakalanmayan iki ÖLÜ dindi. Ölü bir dinin milletinde, vatan sevgisi olması çok uzak birşeydir.Bu iki ülke bizi rahatsız etmiyordu. Fakat ileride olabilecek olaylarıda gözardı etmiyorduk. Biz bu ülkelerde, tefrika, cahiliyet, ve fakirlik, hatta sari hastalıklar yaymak için uzun vadeli planlar hazırlıyorduk.Bu iki ülkenin adetlerini taklit ederek, niyetlerimizi rahatça gizleyebiliyorduk. Fakat, İslam memleketleri oldukça huzurumuzu bozuyordu. Hepside lhimize olmak üzere, Hasta Adamla ( Osmanlıyı kastediyor ) birkaç anlaşma yapmıştık. Sömürge Başkanlığında ki tecrübeli adamlar, bu hasta adamın 100 sene içinde can vereceğini söylüyorlardı. Ayrıca, İran ilede birkaç gizli anlaşma yapmıştık. Bu iki ülkeye, MASON YAPTIĞIMIZ, DEVLET ADAMLARINI YERLEŞTİRMİŞTİK. Bu son cümleye dikkat ediniz.

Misyoner devam ediyor. Diyor ki; rüşvet, kötü idare ve din bilgisi noksan idarecilerin, güzel kadınlar ile meşgul olması, vazifelerini unutması, bu iki ülkenin belini kırdı. Fakat bütün bunlara rağmen, şu sayacağım sebeplerden dolayı, yaptıklarımızın beklediğimiz neticeyi verememesinden endişe ediyorduk. Bunlar;

1- Müslümanlar, İslama son derece bağlıdırlar. Her bir müslüman papaz ve rahiplerin hristiyanlığa bağlılıklarından daha fazla bağlıdır. Müslümanların en tehlikelileri de İrandaki Şi' i lerdir. Çünkü onlar Şi' i olmıyanları kafir ve pis bilirler. Hristiyanlar Şi' ilerin nazarında kokmuş pislik gibidir.

2- İslamiyet bir zamanlar idare ve yönetim diniydi.Müslümanlar da azizdi. Bu efendi insanlara şimdi siz kölesiniz demek zordur. İslam tarihini kötüleyip, müslümanlara, bir zamanlar elde ettiğiniz itibar, o dönem şartları icabıydı. O günler gitti, bir daha geri dönmez, dememizdemümkün değildir.

3- Osmanlı ve İranlıların, yaptıklarımızı farkına vararak, planlarımızı bozmalrından çok endişe ediyorduk.Gerçi bu iki devlet büyük ölçüde zayıflamıştır. Fakat mal, silah ve hüküm sahibi bir halife oluşu bizim emin olmamıza engel oluyordu.

4- İslam alimlerinden son derece rahatsızdık. Çünkü, İstanbul ve El- Ezher alimleri , Irak alimleri, Şam alimleri emellerimizin önünde aşılmaz engellerdi. Zira onlar, dünyanın geçici zevk ve ziynetlerine karşı aldırmayan, kıl kadar taviz vermeyen kişilerdi. Halk onlara tabi oluyor, Sultan bile onşardan korkuyordu. Sünniler, Şi' ler kadar alimlere bağlı değildi. Zira Şi' ilerkitap okumuyor, sadece alimleri tanıyor, Sultana gereken saygıyı göstermiyorlardı. Sünniler ise çok kitap okuyor, alimlerive sultanı tutuyorlardı.

Bu hal karşısında bir çok toplantılar yaptık. Maalesef her seferinde yolumuzun kapalı olduğunu gördük.Ajanlarımızdan gelen haberler hep hayal kırıcıydı. lakin yine de ümitsiliğe kapılmıyorduk. Çünkü biz, derin nefes almayı ve sabretmeyi adet edinmişizdir. Bir toplantımıza, Başkanın kendisi, en büyük papazlar ve bir kaç tanede uzman katılmıştı.Toplantı 3 saatten fazla süren toplantıdan hiçbir neticeye varılamadı. Fakat bir papaz şöyle dedi. '' Rahatsız olmayın. Çünkü hristiyanlık 300 sene zulüm gördükten sonra yayıldı.Umulur ki, mesih, bize yardım eder, 300 sene de olsa kafirleri ( Müslümanları kast ediyor ) merkezlerinden çıkarmayı nasip eder '' . 

Sömürge merkezinde, İngiltere yanı sıra Fransa ve Rusya' dan da diplomat ve din adamlarının yapıldığı bir konferans yapıldı. Çok şanslıydım. Konferansta, müslümanları parçalayıp, İspanya gibi, dinlerinden çıkararak imana getirmenin ( Hristiyanlaştırmayı kastediyor ) hesapları yapıldı. Ben o konferanstaki bütün konuşmaları İLA MELEKÜT- İL MESİH isimli kitabımda yazdım.

Değerli okuyucu bu kitabı bul. Çok önemli bir kitaptır. Oynanan oyunları çözeceksin.

Sonra devam ediyor Hempher; Derin kök salmış bir ağacı, kurutup, söküp atmak zordur. Fakat biz zorlukları kolaylaştırıp yenmeliyiz. Hristiyanlık yayılmal için gelmiştir. Bunu mesih efendimiz bize vaat etmiştir. Muhammed' e  ( Sallalahu Aleyhi ve Sellem) doğu ve batı aleminin içinde bulunduğu şartlar yardımcı olmuştur. O kötü şartlar gidince, beraberindeki belalarıda  ( İslamı kastediyor ) götürdü. Bugün memnuniyet ile durumun değiştiğini müşahede ediyoruz. Müslümanlar gerilemeğe başladı. Biz ise güçleniyoruz. Uzun asırlar boyunca kaybedilen yerleri almanın zamanı geldi. İslamiyyeti bitirmeye büyük Britanya devleti öncülğk ediyor...

Misyoner Hempher in günlüğünüm ve anılarını yukarıda belirttim.Sizlere kitap ismi de verdim.Uyan müslüman. Oyuna gelme.Misyoner faaliyetlerine bir sonraki yazıda devam edeceğiz.

İnsana sadakat yakışır, görse de ikrah

Doğruların yardımcısıdır, hazreti Allah.

Sevgilerimle,

Ercan HATİPOĞLU

 
Toplam blog
: 19
: 385
Kayıt tarihi
: 04.05.15
 
 

Elektronik Mühendisi, İşletme ve İlahiyat  bölümlerini okudum. Uzun zamandan beri, Türkçe Dili, T..