Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Meltem Kaynaş Kazezyılmaz

http://blog.milliyet.com.tr/meltemkaynas

05 Ocak '18

 
Kategori
Kitap
 

İngiliz Sicimi’nden Amerikan Bezi’ne

İngiliz Sicimi’nden Amerikan Bezi’ne
 

Hafıza-ı beşer, nisyan ile malûlmüş!

Beynimizin belki de bir tür “isyanı” olan  “nisyan” (unutma), yaşamı devam ettirebilmek adına iyi bir savunma mekanizması olsa da; bazı durumlarda aynı hataları tekrarlamak mümkün olabiliyor insanoğlunun bu özelliği sayesinde.

Genellikle tarihi olaylar söz konusu olduğunda, “nisyanımız” biraz daha artıyor sanki.

O halde yapılacak şey, ara sıra hafıza tazelemek olsa gerek!

E biz de tazeleyelim o zaman!

Hafızalarımızı, Tülay Hergünlü’nün Doğu Kitabevi’nden çıkan çok önemli bir eseriyle tazeleyeceğim:

“İngiliz Sicimi’nden Amerikan Bezi’ne Bugünlere Nasıl Geldik?”

İşte size kitaptan birkaç satır… Dilerseniz yanlarına günümüzü koyarak okuyun. Artık güler misiniz, ağlar mısınız, orasını bilemem gari!

...

Uluslararası Hıristiyan Komitesince din, mezhep ve Milliyetine bakılmaksızın geçici bir Hıristiyan yöneticinin Türkiye’nin başkanı olarak seçilmesini müteakip, Osmanlı İmparatorluğu’nun mevcut bölgelerinin sınırlarla ayrılması, bu bölgelerin Hıristiyan eyaletleri kabul edilip, Hıristiyan gücünün Türkiye Birleşik Devletleri adında toplanması, Utah Eyaleti yönetimi örnek alınarak ve çok eşlilik, kılıçla fethetme gibi dinî vaazların ve hareketlerin yasaklanması sağlanacaktır.” (31 Ocak 1896 tarihinde ADB Senato ve Temsilciler Meclisi’nin 54. Kongresi’nde alınan karar.)

“Müzakere ediyoruz. Aylardan beri istediklerimizin hiçbirini alamıyoruz. Vermiyorsunuz. Anlayış göstermiyorsunuz. Memnun değiliz sizden. Ama ne reddederseniz cebimizde saklıyoruz. Ülkeniz haraptır. Yarın geleceksiniz, bunları tamir etmek için, kalkınmak için yardım isteyeceksiniz. O zaman cebime koyduklarımdan her birini, birer birer çıkarıp size vereceğim.” (Lozan görüşmelerinin son dönemlerinde, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Cruzon’un, İsmet İnönü’ye söyledikleri.)

“İslam dinînin, yüzyıllardan beri yapılageldiği üzere bir siyaset aracı olarak kullanılmaktan kurtarılması ve yüceltilmesinin şarttır.” (Atatürk’ün, 1 Mart 1924’te, Meclis açılışında yaptığı tarihi konuşmadan…)

“Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır. Hiç de zararlı bir topluluk değildir. Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır. … Mustafa Kemal eşkıyadır, öldürülmesi farzdır!” (İslâm Yüceltme Derneği’nin 1920 yılında İskilipli Âtıf imzasıyla yayınladığı bildiri.)

“Bundan sonra önder olarak benim de yerli malı kullanmam gerek. Gardıroptaki elbiselerimi getirin. Köşkün önünde yakın!” (Yerli Malı kullanımıyla ilgili konuşmaların yapıldığı günlerde Atatürk’ün Yalova’da söylediği söz.) 

“(Milletler Cemiyeti’ne) başvurmayı düşünmüyoruz, fakat davet ederlerse katılırız.” (Milletler Cemiyeti’ne girilmesi konusunda bazı çevrelerin Atatürk’e yaptığı baskılar artınca, Cemiyet’e giriş şartı olarak başvuru zorunluluğu olması konusuna Atatürk’ün verdiği yanıt. Bu taviz vermez tutum karşısında Cemiyet, Türkiye için ilk kez, “başvurma zorunluluğunu” uygulamaktan vazgeçer ve Türkiye Milletler Cemiyeti’ne davet edilir. Yıl 1932)

...

“…Tam bağımsızlık için şu kural vardır: Milli egemenlik, mali egemenlikle desteklenmelidir. Bizleri bu hedefe götürecek tek kuvvet ekonomidir. Siyasi ve askerî muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olamaz.” (1923 yılında, henüz İstiklal Savaşı verilirken İzmir İktisat Kongresi’nin açılışında Atatürk’ün yaptığı konuşma. Ardından Atatürk Cumhuriyeti’nin en büyük iktisadi kurumlarından olan ve ana amacı Türkiye’de temel sanayileri kurmak ve yönetmek olan Sümerbank Genel Müdürlüğü faaliyete geçer. Zamanla Sümerbank’ın bünyesine her birisi kendi alanında dev bir iktisadi değer olacak çok sayıda tekstil, tuğla, seramik fabrikalarıyla bir de banka eklenecektir.)

“Sümerbank’ı bitirdik, şimdi sıra isminde.”(İkibinli yılların Maliye Bakanı Kemal Unakıtan)

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası”:(Yıl 1937. Genç Cumhuriyet’in 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın ilk önemli eseri. Türk-Sovyet ortak yapımı. Makine ve teçhizatlarının çoğu, Sovyetler Birliği’nden narenciye karşılığında alınır. Yani bugün bitirilen Türk tarımı ile o günlerde fabrikalar kurulabilmektedir! Nazilli Basma Fabrikası bünyesinde; sinema salonu, halkevi, hamam, spor kulübü, kreş, bekâr işçi evleri, işçi radyoları bulunur. Balolar, dans partileri, piyano çalışmaları, işçi koroları, halkın ücretsiz bindiği Gıdı Gıdı Treni ve aynı isimde mizah dergileri; elektrik ve su santrali, demirhane, marangozhane vb atölyeler ve Ar-Ge bölümü mevcuttur. Bugün, bir bölümü Özelleştirme İdaresi’nce bedelsiz olarak Adnan Menderes Üniversitesi’ne devredilen fabrikanın, üniversite kullanımı dışındaki büyük bölümü çürümeye terk edilmiştir.)

Yaz yaz nereye kadar! Bence en kısa sürede bu kitabı mutlaka edinin! Edinmekle de kalmayın, okuyun! Hatta okumakla da kalmayın, tekrar tekrar okuyun ve de okutun! Benden söylemesi! Ha bana inanmıyorsanız, açın 22 Aralık 2017 tarihli Hürriyet Gazetesi’ni, Yalçın Bayer’e sorun![1]O da aynı şeyi söylüyor.

Son söz: Tilkinin pardon Türkiye’nin dönüp dolaşacağı yol, Mustafa Kemal’in çizdiği yoludur. Nokta!



[1]http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/yalcin-bayer/pastirma-ve-kayserililer-40686129

 

 
Toplam blog
: 47
: 254
Kayıt tarihi
: 11.11.14
 
 

1968 İstanbul doğumluyum. İÜ.İkt.Fak.'den mezun oldum. Bir holding bünyesinde; bütçe, finans ve p..