Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '07

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

İngilizce öğretmenliği bölümünde sinema dersi

İngilizce öğretmenliği bölümünde sinema dersi
 

İngilizce Öğretmenliği bölümünde Sinema dersi olmalı mı, olmamalı mı; ne dersiniz? Peki seçmeli Sinema dersi olduğunda öğrenciler seçer mi, seçmez mi sizce? Sinema dersini almaya başladıklarında öğrenciler seçtiklerine pişman olurlar mı, olmazlar mı acaba?

Tüm bunların cevaplarını birazdan okuyor olacaksınız.

Halen öğrencisi olduğum İngilizce Öğretmenliği bölümünün 7. döneminde, seçmeli olarak belirtilen Sinema dersini görünce çok sevinmiştik (aslında biz seçmemiştik, ders programında olduğuna göre bizim adımıza seçilmişti!). Ama üst sınıflardan duyduklarımız sonucunda 7. dönemin çok uzun geçeceğini düşünmeye başladık. Neyse ki, o derse sevilen hocalarımızdan biri giriyordu.

Hocamız ilk derse girdiğinde, bir dönem boyunca derste neler yapacağımızdan bahsettikçe, o kadar şeyin 13 haftaya sığmayacağını düşünmeye başladım. "Şimdiden VCD formatındaki filmleri kesmek/parçalamak/küçük videolar haline getirmek için bilgisayar programı araştırmaya başlasanız iyi olur. Sakın bana gelmeyin, kendiniz bulup kendiniz öğreneceksiniz" demişti hocamız. Söylediğine göre, her hafta ders saati dışında "hocamızın" seçtiği bir filmi izleyip; sinematik, dramatik, edebi, kültürel ve dil açısından analiz edecek, İngilizce öğretimi için de, esinlenerek aktivite/oyun yarattığımız sahneleri kesip tahtaya yansıtarak gruplar halinde derste sunacaktık.

Çok karın ağrılı bir ders süreci yaşayacağımızı düşünmeye başlamıştık. Hatta 5'er kişilik grupları hocamız kendisi oluşturmuştu ve hiçbirimiz grup arkadaşlarımızdan memnun değildik. Nitekim, korktuğumuz başımıza geldi ve her grupta sadece 1 veya en fazla 2 kişi tüm yükü üstlendi! Diğerleri ise yan gelip yattı.

Her neyse, dönemin sonlarına doğru farkettim ki, bu ders düşünülenin aksine gerçekten de gerekliymiş. Artık filmleri farklı bakış açılarıyla daha dikkatli izleyebiliyorum ve en güzeli de, izlerken aklımda aniden bir "lazer ışığı" (ampul değil) yanıyor ve hemen bir aktivite / oyun yaratabiliyorum.

Mesela son incelediğimiz bir bilim-kurgu olan K-Pax adlı filmin (yön: Iain Softley) sadece ilk CD'sinden 17 tane aktivite / oyun bulduğumu hatırlıyorum. Öğretmen olduğumda, sınıflarda uygulamak çok eğlenceli olacak, çünkü benim için önemli olan, öğrencilerin eğlenerek bir şeyler öğrenebilmesi ve öğrendiklerinin bu sayede kalıcı olabilmesi.

Dönem boyunca toplam 10'dan fazla film izleyip analiz ettik. Sadece Hollywood değil, dünya sinemalarından seçilmiş filmlerdi ve bu sayede Irak, Hindistan, Almanya, Fransa vb kültürlerini de öğrenmiş olduk (Normal şartlar altında dönüp de yüzüne bakmayacağım filmlerdi ama artık öyle düşünmüyorum elbette).

Filmlerden esinlenerek bulduğum(uz) aktivite ve oyunlar, ileriki yıllarda kullanılmak üzere hala bilgisayarımda durur. Bunlardan bazıları, okullardaki teknolojik olanaklara bağlı (biliyorum bir çok okulda yok, ama olan okullarda da kullanılmıyor pek!); bir kısmı da sadece birkaç basit materyalle gerçekleştirilecek şeyler. Bunlara gözüm gibi bakıyorum çünkü ileride, sadece kitaba sıkı sıkı bağlı kalan, tahta ve tebeşirden başka bir şey kullanmayan sıkıcı bir öğretmen olmak istemiyorum. İngilizce yapıları formül formül ezberleyip sınavdan sonra unutan öğrencilerden ziyade; daha çok derse katılan, dolayısıyla daha çok pratik yapan, etkili ve kalıcı bilgilerle donanan öğrencilerim olacak benim.

Keşke bütün öğretmenler üşenmeyip sınıfta farklı materyaller kullanabilseler. VCD oynatıcısı ve projeksiyon makinesi olan okullarda öğrencilere film izletmek ne kadar zor olabilir ki? Veya farklı materyal kullanmak, ne bileyim mesela fotoğraf, karton, makas... Basit şeylerle dersleri son derece renkli hale getirmek hiç de zor değil. Yeter ki istek olsun, ve bunu yapacak enerjiniz olsun...

Poster: "Elma" (The Apple), Yön: Samira Makhmalbaf (Kesinlikle bir kez izlemenizi tavsiye ederim).

<özlem boral="">



 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..