Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '16

 
Kategori
Tarih
 

UNUTTURULAN KUT'ÜL AMERA

Tarihi köklerimize  inmek  zorundayız, tarihimizin şerefli sayfalarında yaşanan kahramanlıkları bilmek  zorundayız. Büyük lider Atatürk’ün tarihimizi öğrenmemiz gereken atalarımızı bilmemiz gerektiğinin önemini belirten sözünü hatırlatarak başlamak istiyorum. O diyor ki: “Büyük devletler kuran Atalarımız büyük ve kapsamlı medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur "ve" Türk çocuğu Atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." sözleriyle dile getirmiştir.

Çanakkale zaferimizi andık, büyük katılımlarla Çanakkale zaferimizin kazanıldığı topraklara gittik, orda şehitlerimizi ziyaret ettik, gururlandık, onurlandık.   Atatürk’ün gençlerimize  hedef olarak gösterdiği  “…daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” Sözünü içimizde yaşadık, sindirdik.

Türk tarihinin zaferlerle dolu olduğunu biliriz. Bir zaferimizi anarken diğerini anmamak zaferlerimizi önemsemediğimizden değil elbette. Zaferlerimizi anmak kahramanlarımızı yad etmek hem gururumuz hem de görevimizdir.Ben sizlere I. Dünya kazandığımız bir başka zaferimizden  unutulmaya yüz tutulan bir zaferimizden söz etmek istiyorum. Çanakkale kadar büyük bir zafer olan Kütül Amera’dan   Kahraman Türk ordusunun zaferinden söz edeceğim.

Nerde bu Kut’ül Amare,  Irak topraklarında,bu günkü Bağdat’ın güneyinde Dicle ve Fırat nehirlerinin birbirine en yakın olduğu tarihi Babil şehrinin bulunduğu  mevkiinde bir yer.  Türk ordusunun İngilizler tarafında işgal edilmiş bu toprakları geri almak için kazandığı şanlı bir zafer…    

Osmanlı ordusu önce Salman-i Farisi’nin yaşadığı topraklarını ele geçirir. Bu topraklardan kalkıp Medine’ye gidip Müslüman olan sahabinin toprakları İngilizlerden kurtarılır. İngilizler Kut’ül Emareye çekilirler. İşte burada en güçlü İngiliz ordusu kuşatılır.

“... İngiliz birlikleri zaman zaman takviye aldıysa da başarılı olamadı. Mart ayına kadar süren bu kuşatma sırasında İngilizler içinde büyük kayıplar oluyordu. Nehirlerden yapılan cephane ve yiyecek yardımı yeterli olmuyordu. Bu yarma sırasında Sabis bölgesinde Ali İhsan Bey komutasındaki birliklerle de başarılı çarpışmalar oluyordu. Sabis Meydan Muharebesi olarak da tarihe geçen bu çatışmalarda Müslüman Osmanlı Askeri büyük başarılar elde ediyordu.

10 Mart 1916 günü zor durumda bulunan İngiliz birliklerine, Halil Paşa, tarafından teslim olma önerisi verildi. İngilizler buna olumlu cevap vermedi. İngilizler 6 Nisan günü büyük bir saldırıya geçerek yarma harekâtına giriştiler, ancak başarılı olamadılar ve çok büyük kayıplar verdiler.

9 Nisan günü İngiliz Generali Tawshend'e, Kut'ül Amare Kahramanı Halil Paşa'nın "teslim ol" çağrısı gitti. General buna, "Türkler, muharebe sahasında daima iyi asker ve necip insandırlar; fakat ben henüz teslim olmayı düşünmüyorum" cevabını verdi.

22 Nisan günü İngiliz birlikleri General Tawshend komutasında 5 bin kişilik bir birlikle hücuma geçtiler. Bundan da sonuç alamadılar. 3 bin ölü vererek geri çekildiler. Arada Hali Paşa'ya rüşvet teklif ederek kuşatmanın kaldırılmasını istediler.

Hali Paşa da bu tarihî teklife şu anlamlı cevabı verdi: "Baltacı devirleri geride kaldı!"

29 Nisan günü İngilizler, Osmanlı ordusuna teslim oldular. Bu tarihi zafer üzerine Altıncı Ordu Komutanı Mirliva Halil Paşa, ordusuna şu mesajı çekiyordu:”

“Arslanlar! Bugün Türklere şeref, şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprakların güneşli havasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık Kut’da 10 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. Bize 200 yıldan beri tarihimizde okunmayan bir vak’ayı kaydettiren Allah’a hamd ve şükürler olsun. Allah’ın azametine bakınız ki, 1500 senelik İngiliz tarihine böyle bir vak’ayı ilk defa sizin süngülerinizle yazdırdı. Bugüne ‘Kut Bayramı’ adını veriyorum. Ordumun her ferdi her yıl bu günü kutlarken, şehitlerimize Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar okunsun.” diyerek 29 Nisanı Kut Bayramı ilan etmiştir.

“Kut’ül Amare kahramanı Halil Paşa, I. Dünya savaşı bitince, Kurtuluş savaşında da üzerine düşen görevi yerine getirdi kendi ifadesine göre Anadolu’ya o günlerde yapılan silâh ve cephane sevkiyatını düzenledi. Türkistan ve Rusya’daki Türklerden gelen Kurtuluş savaşı yardımlarını Kâzım Bey’e teslim etti.  

İttihatçı olduğu bu vatan kahramanı diğer ittihatçilar gibi sürgün hayatı da yaşadı. Af çıktı. Ülkesine döndü anılarını yazdı. Anılarının bir yerinde:  
“...Şimdi artık hem hür bir vatandaş serbest vatandaş, hem de bütün bu hatıraları yaşayan bir eski askerim. O hatıralar ki, mektepten, Abdülhamid mahkemelerinden başlar. Makedonya’ya, Tunus’a, Trablusgarb’a, İran’a, Kafkasya’ya, Irak’a, Dağıstan’a, Türkistan’a, Gürcistan’a, Rusya’ya, Moskova’ya, Avrupa’ya kadar uzanır. Bazen bakarım, bunlar bir hayata sığ- mayacak şeyler gibi görünür. Ama sığdı işte. Ve ben bunların hepsini yaşadım. Daima hareketli, daima mücadeleci olarak. Hiçbir zaman yenilgi kabul etmedik. Ümit, heyecan, karar gücü, ihtiras ve hayal ufkumuzun genişliği sınırsızdı. Hayatımın bu akışından memnunum.”

http://www.haberturk.com/gundem/haber/1233106-kut-kahramani-halil-pasa-1921de-sinirdisi-edildi

Kutü'l-Ammare Muharebesi; Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Ordusu'nun zor şartlar ve imkansızlıklar içerisinde, Çanakkale'den sonra İngilizlere karşı kazandığı ve bir tümeni bütün personeli ile birlikte esir aldığı eşsiz bir zaferdir.

Üzülerek belirtmeliyiz ki her uluslar arası kuruluşa  girmek için bedel ödediğimiz gibi NATO ya girmek içinde iki bedel birden  ödemek zorunda kalmıştık. Birincisi Kore’ye asker gönderip binlercesini şehit bıraktığımız bir bedel yetmiyormuş gibi i bir bedelde haklı zaferimizi kutlayamaz olmuştuk. Neymiş İngilizler utanıyormuş!  İngilizler utanıyor diye  bu zaferimizi bayram havası içinde kutlamaktan vaz geçtik…

Kut-ül Amare Zaferi, Türkiye’nin NATO’ya üye olduğu 1952 yılına kadar ‘’Kut Bayramı’’ olarak kutlandı. Türkiye’nin NATO’ya üye olmasının ardından İngilizler tarafından bayramın kaldırılması için yapılan baskılar üzerine Türkiye, bayram kutlamasına son verdi. İngilizlerin baskısı o kadar yoğundu ki Kut-ül Amare Zaferi ve Kut Bayramı’na yönelik tarihi bilgiler, okullardaki tarih kitaplarından bile silindi. Adeta unutturulmak istendi.

Gerçekten şöyle bir düşünecek olursak öğretim hayatımızın her döneminde gördüğümüz tarih derslerinde ne yazık ki bu Şanlı Zaferin bırakın detayını ismine bile rastlamadık ve öğretmedik, öğretilmedi.

Bugün hâlâ, Kut ve Sabis bölgelerinde görev yapan ve adlarını böylesine şanlı zaferlere yazdıran Ali İhsan ve Halil Paşa gibi iki komutanın ismi, orada verilen şehitler çoğumuz tarafından bilinmiyor.

1952 yılına kadar tıpkı 30 Ağustos gibi 29 Nisanı Kut Bayramı  olarak kutladığımız Kut’ül Amare Zaferi’nin yıl dönümünde şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

Kelami AKGÜL

 
Toplam blog
: 8
: 110
Kayıt tarihi
: 17.04.16
 
 

Tarih alanında çalışma yapmaktayım. Tarih yorumları, günlük hayatta yaşanılan sorunlar, ülkemin m..