Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '10

 
Kategori
Siyaset
 

İnisiyatif kullanmak

İnisiyatif kullanmak, ”pasif bir şekilde durumu kabullenmekten ziyade aktif olarak katkı sağlamak için alternatifleri araştırmak ve hedefleri gerçekleştirmek için gerekenin de ötesinde eylemler başlatmak” olarak tanımlanmaktadır.

İnisiyatif kullanan birey, herhangi bir yönlendirme ya da talimat almadan problemlere aktif olarak çözüm aramaya, değişim önerileri getirmeye, önerileri gerçekleştirme konusunda alternatif yollar sorgulamaya/aramaya ve ilave sorumluluklar üstlenmeye yönelerek bu davranışlarının birini ya da birkaçını gerçekleştirir. Birey, toplumsal bir varlık olduğundan, olumlu ya da olumsuz bütün davranışları toplumu ve doğal olarak diğer bireyleri etkiler. Devlet ve özel sektör kuruluşları ile sosyal grupların oluşturduğu sivil toplum örgütlerinin yapılarına baktığımızda da belirli bir hiyerarşi göze çarpar. Bu kurum ve örgütler askeri yapılar olmamalarına rağmen, örgütsel hiyerarşi ve yılların verdiği alışkanlıklar bu yapılanmaları, adeta bireyi kuşatan, değişimi ve gelişimi zorlaştıran, insanın içindeki potansiyeli körelten birer yapılanmaya dönüştürmüştür.

Askeri hiyerarşinin amentüsü olan emir-komuta zinciri, askeri yapılardaki disiplinin bir gereğidir, olmazsa olmazıdır. Kamu kurumlarındaki hiyerarşi ve disiplini de anlamak mümkündür. Ancak, siyasi partiler, dernekler ve sivil toplum kuruluşlarındaki statükoculuk ve hiyerarşik yapılanmayı anlamak mümkün değildir. Kamu kurumlarının birebir kopyası haline gelmiş siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları gittikçe inandırıcılıklarını kaybetmeye devam etmektedir. Aşılması gereken sistemin, yapılarına benzeyerek sistem aşılamaz. Bu bağlamda, kamu kurumları, inisiyatif kullanan bireyleri istemezler. Çünkü statükonun dingin sularında kulaç atmaya devam etmek daha rahattır. Asıl sorun, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının, inisiyatif kullanan bireyleri istememeleri. Varsa yoksa, sıradanlık ve birbirini tekrar eden faaliyetler, miş gibi yapmak ve yaratılan şehir efsanelerine bakarak (siyasetten arınmış sivil toplum kurumları) rota çizmeye çalışmaktır. Hani nerdeyse, tuvalete giderken bile “başkan” dan ve “yönetim”den izin alınmalı. Yaratmaya çalıştığımız, ”kolektif irade” içindeki kurmayları bu mantıkla, sıradanlığın bataklığına gömeceğiz. Bir orman içinde, bir ağaç gibi tek ve hür olmak amacı, kapitalizmin mabedi sayılan şirketlerde bile iletişim ve yönetişim uzmanlarınca önerilip, her derecedeki yöneticiye geniş yetkiler verilerek uygulanmaya çalışılırken, bizim, geleceğin nüveleri sağdığımız ve oluşturduğumuz parti ve kurumlarda emir-komuta zincirine tabi sıradan bireyler olmamız telkin ediliyor.

Bilinmelidir ki, sıradanlık, sıradan insanların bir özelliğidir. Sıradan insanların oluşturduğu hiçbir topluluk uzun süre yaşamaya devam edemez. Sıradanlaşır. İnisiyatif kullanan bireylere tahammül gösteremeyen ve komplekse kapılan sıradan insanlar, korkarım bulundukları yapı ve kurumları da sıradanlaşmaktan kurtaramazlar.

29 Mart 2010 Abdullah DAMAR
 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..