Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '07

 
Kategori
Futbol
 

İnönü’deki Fransız, Beşiktaş’a da Fransız

İnönü’deki Fransız, Beşiktaş’a da Fransız
 

Şampiyonluk yolundaki mücadelesini sürdüren Beşiktaş, Antalyaspor önünde taraftarlarına “miyokard enfarktüs” geçirterek de olsa zirveye tutunabilmeyi başardı. Merak ediyorum acaba bu gece Türkiye’nin kalp krizi istatistiklerinde nasıl bir zıplama oldu? Sanırım siyah-beyaz renklere gönül verenler, mösyö Tigana’nın takımına empoze ettiği o muhteşem (!) futbol felsefesi karşısında “takımı defansif oynatıyor” eleştirilerine maruz kalan Lucescu’yu daha bir kalpten andılar. Bir gol atıp üstüne yatmak ne zamandan beri Beşiktaş’ın futbol felsefesi haline geldi? İnönü’deki Fransız’a, Beşiktaş’ın küme düşme tehlikesi yaşadığı sezonda dahi böylesine ezik ve silik bir futbol oynamadığı ne zaman anlatılacak? Ve en önemlisi İnönü’deki Fransız, neden Beşiktaş’a Fransız?

Şimdi muhtemeldir ki, mösyö Tigana maçtan sonraki değerlendirmelerinde çıkıp “Ben oyuncularıma defans yapın talimatı vermedim.” diyecek, bizden de buna inanmamızı bekleyecek. Oysa en mütevazı IQ’lusundan bir taraftara bile Beşiktaş’ın gole kadar oynadığı futbol ile golden sonraki futbolunu izletseniz arada takıma bir şeyler olduğunu hissedecektir. Hem halk arasında bizim “icat çıkarmak” olarak tabir ettiğimiz hamlelerle; haftalardır Burak ve Bobo’dan sol kanat, Gökhan Güleç’ten sağ kanat, İbrahim Toraman’dan sağ bek ve Baki’den sol bek yaratmaya çalışarak, hem de takımın yarı sahasından çıkmasına izin vermeyen bir katılıkta defans talimatları vererek kör topal ilerleyen Tigana, şampiyonluk yarışına trajik bir puan kaybı ile veda ederse, ürkerek yazıyorum taraftarın çok büyük tepkisine maruz kalacak. Antalyaspor müsabakası bu sinir patlamasının emareleri ile dolu. Beşiktaş adına umalım ki, böylesine acı bir tablo yaşanmasın, sezon sonunda da mösyö ile yollar raconuyla ayrılsın. Tigana unutmamalı ki, kendisini ipten alacak bir Murat Şahin mucizesi her maçta gerçekleşmeyebilir.

Maça tek ön libero tercihi ile başlayan Jean Tigana, defans dörtlüsünün önünde genç Serdar Kurtuluş’a görev vermiş ve Serdar’ın önüne Bobo,Ricardinho,Delgado ve Burak’tan oluşan bir dörtlü daha yerleştirmişti. Fakat hemen söyleyelim Beşiktaş tüm ikinci yarı boyunca 10–0–0 gibi dâhiyane bir sistemle oynadığı için taktiksel diziliş pek bir önem arz etmiyor. Maç boyunca Beşiktaş adına göze batan oyuncular Serdar Kurtuluş ve Delgado oldu. Canını dişine takarak Antalyaspor’a direnen Serdar, oynadığı kalpten oyunla Burak Yılmaz’ın gözünün önünde olup da göremediği bir örnek...

Beşiktaş’ın tel tel dökülen futboluna karşılık Antalyaspor, oldukça istekli ve hırslı bir oyun sergiledi. Maç sonunda Beşiktaşlı taraftarların bir yerlerden “teşvik” edildiği düşüncesine kapılarak tepki gösterdikleri kırmızı-beyazlı ekipte en göze batan oyuncu Suazo Antunez oldu. 1979 Honduras doğumlu bu futbolcu, şahsen izlediğim tüm maçlarda alternatif bir “Mehmet Aurelio” ışığı yayıyor. Gerek oyun içindeki fizik mücadelesi, gerekse takımının defansı ile ileri ucu arasında kurduğu başarılı köprü ile göze çarpan Suazo, sanki tek başına bir istihkâm bölüğü. Hele bir de maç öncesi ülkeyi terk eden Keleberson’un oynadığı futbolla Suazo’yu tartmaya kalkarsanız, kefeleri eşitlemek için bir futbol şubesi sorumlusu ile iki de transfer komitesi üyesi kullanmanız gerekir.

Sanıyorum bir paragraf da maçın mucizevî kahramanı Murat Şahin’e açmazsak haksızlık etmiş olacağız. Daha on gün önce Fenerbahçe kalecisi Rüştü’nünkine çok benzer bir sakatlık geçiren Murat, kulübünün dara düşmesi sonucu tamamen kendi inisiyatifini kullanarak sahaya çıktı. Maç içinde çok tehlikeli dört pozisyonu önleyerek takımına üç puanı getiren Murat’ın performansı için biraz fatalist (kaderci) iseniz “Allahın hikmeti” tanımlamasını bile kullanabilirsiniz. Çünkü Beşiktaş bu gece yarıştan kopmadıysa, bunu direkt olarak Murat Şahin’in performansına borçlu.

Sonuç olarak Beşiktaş, kısmen sendeleyerek kısmen de tökezleyerek Fenerbahçe’yi takibini sürdürüyor. Dünya futbolunda çokça kullanılan “çakılı defans” kavramına aşinaydık da, “çakılı takım” kavramı sanırım mösyö Tigana’nın mucizevi formülü. Büyük olasılıkla sezon sonunda Tigana ile yollar ayrılacak ve Fransız teknik adam Bordeaux’daki bağlarında şarap imalatına başlayacak. Her şeyden geçtim de, bizim Fransız takım yaptığı gibi şarap yapacaksa, yandı gülüm keten helva!
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..