Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '14

 
Kategori
Aile
 

İnşallah...

İnşallah...
 

İşte gerçek bir güz –her şeyiyle birden- başladı ve bloglar sağanak, sağanak geliyor. Ve öyle ki bu duygulardan herhangi birine sahip olsam da anlatsam.

Belki geçmişe dair güz aşkını ya da mevsimi tuturamasam bile, aşka dair duygular söyleyebilsem sizlere! Ya da yalan söyleyip yaşıyor gibi davranıp yüreğimle kelimelerimi dans ettirebilsem, ama ben yalan söylemeyi beceremem ki!

Hani diyorum geçmişten bir aşk hortlatsam bana dair ve sizlere güzel-güzel bir güz aşkı anlatsam. Hani İ....a ile ilk bakış ve ilk sesten sonra kendimizi aşka gömdüğümüz ve evden çıkmadığımız günleri anlatsam. Hatta aşka ve sevişmeye dair anekdotlar versem, sizi tatmin etsem bile, kendi yüreğime bir şey ifade edemesem. Oysa ona karşı hissettiğim duyguların ne olduğunu anlayamadan birbirimize girdiğimiz o anı bile hatırlamıyorum. Sadece bir bakışın ve konuşmanın bu kadar etkili oluşu, her zaman saçma gelmiştir! Anlık bir aşktır o ve o kadar saçma bir şeydir ki anlatılamaz. Ten çekimi diyeceğim fakat olmadığını da biliyorum. İç çekimi doğru tanım!

Oysa bundan daha hızlısı da var ve sadece varolmamızdan kaynaklanan aşk; korkunç bir birbirine çekim. Allah’ım lütfen bizi durdur ama durdurulamaz ki ve bana rağmen bile! Yine bir ilk konuşma ve kaynaşma, nasıl tanrısal doğurulmuşluktur birbirine karşı. Ve A..v, tek bakışla bile, alev-alev mutluluk arayışıdır benim için. Ve ikimiz de tüm çabamızla ancak bitirebilmişizdir varolanı. Yaptığımız sadece kadere ihanettir ve ikimiz de tüm kararlılığımızla kaderimize ihanet edip aşkımızı suni bir biçimde bitirmişizdir. Evet, suçlu varsa bu tanrı değil biz, iki katildir, bu aşkta! Çünkü anlaşamadığımız hiçbir hayat anı yokken, son derece her konuda uyum içindeyken bile, kararlı bir şekilde sonumuza doğru yürümüşüzdür. “Nispet için” diyemeyeceğim türden bir bitiriştir ve kesinlikle kadere karşı savaştır bizimkisi!

Ve daha nice-nice kötü niyetli olduğum sonlu aşklarım vardır bu hayatta!

Bugün ise bunların hepsi, yani tüm aşklarım mazidir ve duygusuzdur artık. Hiçbir duygu bana aşkı anımsatmamaktadır. Okuduğum aşkların değerini veremeycek ölçüde kaybolmuştur bu duygu benliğimden. Bu durum psikolojide nasıl tarif edilebilir bilmem fakat ben buna “kadın düşmanlığı” deyip geçiştiriyorum.

Bunun sebebi yaşadığım aşklar mı yoksa annem mi tam bilmiyorum. Mutlaka iki grup birdendir. Annem gerçekten kocaman bir grup oluşturuyor. Ama yanlış anlaşılmasın, onu suçlamıyorum. Çünkü o da bir beşer o kadar!

Ancak tüm bu öykünmelerime rağmen hayata dair herhangi bir acı hissetmiyorum. Hatta algım o kadar açılmış ki sanki aşık olmuş gibi,hayatın  tüm ayrıntılarının farkındalığı var üzerimde.

Ve baba olmanın korkunç hazzı! Sevginin bölünmezliği ve bütünlüğü! Belki de aşka öykünememin temel nedeni yaratıcısı olduğum son derece huzur dolu bir aile! Bıcırıklar-osuruklar-kudurmalar-yeni şeyler öğrenmeler-komik Ecrin-maymun Yetkin, o kadar çok hoşuma gidiyor ki hiçbir şehvet-ihtiras-aşk özlemi, bunların yerini alamaz. Almasını da istemiyorum! Aile olmak ne kadar da hoş!!!

Evet, biliyorum insanın birçok ihtiyaçlar silsilesi var fakat ben bunun merkezine aileyi koyup hayatın karmaşasından sıyrılıp bana sunulanı beynimle karşılıyorum. Ve hayatımda olmadığım kadar çok mutluyum!

Aslında bir çeşit aşkın katiliyim ve belki de hep böyleydim.  İnsan neye ihtiyaç duyduğunu öğrenene kadar çok fazla yaşar ve bazen ölür bile!

Oysa ben ölmeden yaşamayı başardım ve ben buna mutluluk diyorum.

Ve aşık olanlara temenni ediyorum; inşallah aradıkları mutluluğu bulurlar...

Saygılar, sevgiler 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..