Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '09

 
Kategori
Dilbilim
 

İnsan, “virgül” ile adam da olur eşek de..

İnsan, “virgül” ile adam da olur eşek de..
 

VİRGÜLÜN AYRICALIĞI VARDIR!


Noktalama işaretleri içinde en çok, virgülden korkarım.

Virgülün olması gereken yerde “yokluğu”, anlam karışıklığına yol açabilir. Bu da, demek istediğinizi değil de, demek istemediğinizi anlatabilir. Onun için virgülü kullanırken özenli/ dikkatli olmak gerekir. Ayrıca, konuşurken hafifçe durulması gereken yerde durmadığınız zaman da, “yanlış anlaşılma” durumuyla karşılaşabilirsiniz. Boş bulunduğunuz ya da kızgın bir anınızda, virgülün yerini sezdirecek biçimde konuşmadığınızda, “virgül”süzlük, sizi zor durumda bırakabilir. Sonradan, “Ben öyle demedim, böyle dedim.” türünden açıklamaların bir değeri kalmaz.

Ben, noktalama işaretlerinden virgülden korkarım.

Bunun için de yazarken de, konuşurken de, karşımda kim olursa olsun, virgülün hakkını vermek isterim. Düşünün, günlük yaşamda bile, birinin hakkını vermediğinizde ne olur? Biliyorum, “Halkımız, hakkı yendiği halde, bir hakkı olduğunun farkında bile değilken...” dedikten sonra, bunları söylemenin, “hak yemek”ten söz etmenin anlamsızlığını düşünebilirsiniz. Siz yine de düşünün; ama virgülün hakkını yemeyin; hakkını vererek kullananın. Kullanın ki, yazılarınız/ sözleriniz anlaşılır olsun; ne demek istediğiniz yoruma açık olmasın! “O kadar dert içinde kala kala virgülün hakkını vermek mi kaldı?” diye düşünebilecek olan varsa, varsın düşünsün!

Siz yine düşünün!

Sonra şunu da düşünün:

Noktalama işaretleri, ilk kez, Tanzimat edebiyatının öncüsü sayılan Şinasi tarafından Şair Evlenmesi adlı oyunda kullanıldı. Görücü usulü ile evlenmenin sakıncalarını anlatan yapıt, Tercüman-ı Ahval gazetesinde yayımlandı (1860).

Şinasi’nin kullandığı noktalama işaretleri içinde virgülün olmadığını biliyor muydunuz?

Ben noktalama işaretleri içinde virgülden korkarım.

Virgülün yokluğu, çoğu kez, yanlış anlamlara/ anlamalara yol açar. Bunu örneklendirmek için de klasik bir örnek yinelenir durur:

Oku da adam ol, baban gibi eşek olma!
Oku da adam ol baban gibi, eşek olma!


Birinci cümleden çıkan anlam/lar ne?

1. Baban okumadı, eşek oldu; bari sen oku!
2. Okumak, adam olmak demektir.
3. Adam olmayan, eşek olur.


İkinci cümleden çıkan anlam/lar ne?

1. Baban okudu, adam oldu.
2. Adam olmak istiyorsan oku!
3. Okumayan, eşek olur!


Bu cümleleri, virgülün ne yaman bir noktalama işareti olduğunu göstermek için bulan kişiyi pek anlamış değilim. Bu kişinin, okumanın önemini vurgulamak için okumak-adam ilişkisini kurmasını anlıyorum da... Eşeği niye işin içine katmış?

Böylesi bir cümle, çocuğu hiçbir zaman eşek olmaktan kurtaramaz. Çünkü her iki durumda da çocuk, eşektir:

1. Okuyup adam olamadığı için,
2. Babası eşek olduğu için.


Günlük yaşamda da virgülün kullanımına dikkat etmeden konuşanlar/ yazanlar az değildir:

“Kitabın içindeki sıkıntıyı gidereceğine inanıyordu.”

Bu cümlede “kitabın”dan sonra virgül kullanılmadığı için, “sıkıntı”, “kitabın içinde”ymiş gibi bir anlam var. Oysa “sıkıntı”, kişinin içinde. “İkili anlam”dan kurtulmak için virgüle ihtiyacımız var.

*****
Sıcak bir örnek:

“Polis, şüpheli olarak 11 yıl yurtdışında yaşayan ve Fransız vatandaşı da olan C.G.'yi arıyor.” (Sabah, 06.03.2009)

Bu cümle, bu haliyle ne anlatıyor?

Polisin aradığı C.G., yurtdışında yaşamaktadır. 11 yıldır “şüpheli”dir. Yani C.G., 11 yıldır aranmaktadır.

Niye böyle?

Bunun niyesi, cümlenin kuruluşundan kaynaklanıyor. Cümleyi iki yolla anlaşılır yapabiliriz:

1. “Şüpheli olarak”ı, “aranıyor”dan önce getirerek.
2. “Olarak”tan sonra virgül kullanarak.


Gördünüz mü, “virgül”süzlük, anlamı nasıl, nerelere götürüyor?

*****
Siz siz olun, virgülün hakkını yemeyin; virgülün hakkını vererek kullanın!

Öyle çoluk çocuğun bilgisini ölçmek için de “Oku da adam ol...” örneğini vermeyin.

Çocuklara...

Çocuk kalanlara...

Büyüdüğünü sananlara...

Burnu Kafdağı’nda olanlara...

Rastlantıların kendilerini bir yerlere getirenlere...

“Adam yokluğundan keçiye Abdurrahman Çelebi” derler sınıfına girenlere...

Her okuyanın adam olmadığını/ olamayacağını öğretin!

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..