Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '17

 
Kategori
İnançlar
 

İnsan, hiç kimsenin kendisine gücü yetmez mi sanır?

“Eyahsebu en len yakdire ‘aleyhi ehad”.  Yüce rabbimiz böyle sesleniyor inanlara Beled Suresinin 5. ayetinde“Yoksa o insan kendisine hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini mi sanıyor.”

Müfessirler bu ayeti şöylede yorumlamışlardır; Bunu şöyle de anlayabiliriz. Allah’ın gücü kendisine yetmez mi sanıyor. Böyle zanneden de var mıdır diyeceksiniz. Olmaz olur mu?
 
İnsan şımarmaya görsün. İnsan Allah’tan kopmaya görsün, insan emanet verilenleri mülkiyet zannetmeye görsün. İnsan rabbiyle yabancılaşmaya görsün, insanı kim tutar ki? İnsanı ne tutar ki o zaman.
 
Merhum Seyyid Kutup Fizilalil Kur'an tefsirinde şöyle tefsir ediyor bu ayeti “Meşakkat içinde yaratılmış olan ve hiçbir zaman çilelerden ve zorluklardan kendisini kurtaramayan şu "insan" doğrusu gerçek durumunu unutuyor, yaratıcısının kendisine vermiş olduğu güce, kuvvete, zevke ve nimete aldanıyor.”
 
Bunun sonucu olarak, yaptıklarından dolayı hesaba çekileceğini hesaba katmayan insanlar gibi hareket ediyor. Güçlü bir yaratıcının kendisine üstün gelip, yaptıklarının hesabını soracağını hiç beklemeyen kimseler gibi davranıyor.
 
Çizgiyi aşıyor, şımarıyor, onun bunun malını alıyor, topluyor biriktiriyor, Allah'a itaat etmiyor, günah işliyor. Hem de hiç korkmadan ve sıkılmadan...
Kalbi imandan yoksun olan insanın niteliğidir bunlar.
 
“İnsana kendisini güçlü ve kuvvetli zannettiren bu aldanmaya karşılık insanın dünya malına sarılıp çok verdiğini iddia ediyor”
 
Kur'an-ı Kerim insanın karşısına, onun ruhunun özelliklerinde, yapısının temelinde, mizacının ve yeteneklerinin özelliklerinde bulunan nimetler deryasını hatırlatarak karşısına dikiliyor.
 
İnsan bağımsız görür kendini, sahip olduğu özellikleri kendinden bilir.  Buna da benlik ve enayinet diyoruz.

Düşününce sanki insan dünyaya kendi iradesi ile geldi. Sahip olduğu üstünlükler, yâda zafiyetlerin kendi seçimi olmadığını anlar insan biraz düşününce.


 


Dünya Tarihine baktığımızda kibirli ve büyüklenen kişiler mutlaka güç veya mülk sahibi olduklarını gördük hep. Bunlar ellerine geçen güç ve imkânlar dolayısıyla çevrelerindeki insanlara hep zulüm ve eziyet etmişlerdir.
 
“Ayrıca mevkiden, makamdan dolayı böbürlenen ve bunları diğer insanlara karşı üstünlük konusu olarak gören kişiler bunun acısını en çok kendileri çekerler.”
 
Zira bu mantıkla bakıldığında herkesten daha üst, daha iyi mevkide olan biri mutlaka vardır. Sahip olduklarıyla övünen bu kişiler, kendilerinden makam olarak daha üstün olanların yanında ezilirler. Bu da ne utanç verici bir tavırdır.
 
Yaşadığımız hayat geriye asla dönüşü olmayan bir süreçtir. Bu gün ve bu an bir daha geri gelmeyecektir. Sonsuzluk âlemine doğru süratle yol almaktayız.

Çok saçma bulduğum bir söz vardır ; “Hayatta kimseye güvenmeyeceksin." Ama kime ‘iki defa güveneceğini’ hesaplamalı insan. Bizi yanıltmayacak sonsuz güven ise sonsuzluğun sahibine olan güvenimiz ve imanımızdır.

İnsan doğunca sorarlar adını ne koydun?
Ölünce sorarlar merhumu nasıl bilirdiniz?
İşte ömür dediğimiz bu iki soru arasındaki süre değil midir ?
 
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 20
: 549
Kayıt tarihi
: 05.04.16
 
 

Yönetici, yeni yerler görmek, kitap okumak... ..