Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

İnsan çocuğunun "yastık meleği" olmasını neden ister?...

İnsan çocuğunun "yastık meleği" olmasını neden ister?...
 

ABD’de Ashley adlı bir kıza uygulanan büyümeme tedavisi ülkemizde de bazı aileler için umut oldu. Önce bu tedavinin ne demek olduğunu kısaca açıklamak istiyorum.

ABD’de 9 yaşında özürlü bir kız çocuğunun ailesinin istemiyle gelişimi durduruldu. Yani ’Yatak Meleği’ diye lakap takılan Ashley’in, "daha iyi bakabilmek istiyoruz" gerekçesiyle hormon tedavisi uygulanarak büyümesi durduruldu. Aynı zamanda adet olmaması için rahmi alındı. Tıp dünyasını ikiye ayıran bu tartışmaları hatırlarsınız. Şimdiyse ABD’deki bu uygulama ülkemizde de zihinsel engelli olan çocuğunun büyümesini istemeyen bir anne için umut oldu. Çocuklarının büyümesini istemeyen bu aile şimdiler de bunu yapacak bir doktor arıyor.

İnsanın bir anda kanını donduran bu konuyu gündeme getirmek istedim. İnsanları böyle bir arayışa sürükleyen bu tartışmanın altında ki nedenleri hep beraber görebilir miyiz acaba dedim. Amerikalı aileyi tartışmayı düşünmüyorum burada elbetteki. Bizim ülkemizde bu konunun gerçek nedenleri nedir, niçin bir aile etik olmayan böyle bir olayı ister, yavrusunun büyümemesine bir yerde bana göre pasif ötenazi olan böylesine bir olaya neden girer? Bunlar üzerinde konuşmak,sizlerle tartışmak istedim. Belki böylece bu nedenleri ortadan kaldırır, kimsenin büyüme hakkını elinden almaması için katkıda bulunuruz diye düşündüm.

Bana göre aileleri böyle bir karara iten temel neden “Bize bir şey olursa ona ne olacak?” sorusu. İşte bu soru akla gelince böyle bir kararı almak aile için zor olsa da tek seçenekleri olarak duruyor. Oysa devlet sosyal devlet olarak görevini yerine getirse hiçbir aile böylesi zor bir kararın altına imza atmaz diye düşünüyorum. Yine bana göre bu kadar zor bir kararın sorumluları aslında görevlerini tam anlamıyla yerine getirmeyen devletin kendisidir. Yani sorun, sosyal devletin sorunudur. Sorun ailenin değil, toplumun sorunudur. Ve bana göre bu olay sosyal bir soruna teknolojik çözümdür.

Şimdi zihinsel engelli bir ailenin yaşadığı zorluklara bakalım istiyorum. Yalnız yazdıklarıma bakarak böyle bir kararın arkasında olduğum düşünülmesin. En başta da belirttiğim gibi bana göre etik olmayan ötenazinin başka bir şeklidir bir bedene hapis edilmek.. Burada şunu da belirtmek istiyorum. Bir çeşit ötenazi şeklidir evet ama ben ötenazinin yapılmasına karşı değilim. Yani hasta kararıyla alınan ötenaziye karşı değilim. Bu şekliyle hiç bir şeyden haberdar olmayan birine yapılan ötenazi benzeri bir karara değil. Özetle ailelerin kararıyla yapılan ötenaziyi doğru bulmuyorum. Aynı organ naklinde olduğu gibi hasta ölmeden önce organlarını bağışlamıştır ama aile bunu istemiyorsa organ nakli gerçekleşemiyor. Bu yüzden sadece ve sadece hasta kararlarıyla yapılan şeylerin arkasındayım. Fakat karşı durmadığım bir başka şeyse anne karnında sakatlığı tespit edilerek kürtaj yapılmasıdır. Bence en doğru karar budur. Ama doğduktan sonra bir bedene hapsedilmesini asla ve asla doğru bulmuyorum. Tabii burada bu bedene hapis edilişte çocuğun çekeceği fiziksel acıları hiç hesaba katmadan bu yönüyle sadece bakarak ne kadar etik olmadığını söyleyebilirim. Yani östrojen hormonu verilirken hastayı bekleyen tehlikeleri anlatmaya bile gerek olmadan bu duruşuyla bile inanılmaz itici bir karardır. Fiziksel acıları ve tehlikeleri hesaba katarak baktığım zaman hiç oraya girmeyelim derim. İnsanın tüyleri diken diken oluyor düşününce bile. Sanırım bu olaya bakış açımı bir nebzede olsa aktarmışımdır. Ben sadece insanları böyle zor kararlara iten nedenleri göstererek bu tür örneklerin çoğalmasının önüne nasıl geçebilirizi tartışmak istiyorum.Kendimde bir engelli olarak böyle bir kararın nasıl alınabildiğini anlamaya çalışıyorum yani.

Aramızda zihinsel engelli çocuğu olan aileler var mıdır? Bilmiyorum. Bir an için kendimizi o ailelerin yerine koyarak düşünelim istiyorum. Çocuğunuz zihinsel engelli yada otist ve sürekli büyüyor ama hiç bir şeyden habersiz. Altını siz temizliyorsunuz, banyosunu siz yaptırıyorsunuz, onu siz kaldırıp, siz oturtuyor, siz yatırıyorsunuz. Kısacası tüm temel ihtiyaçları size bağlı. Peki ergenlik çağına geldi ve çocuğunuz diyelim ki erkek. Erkek çocuklarının hissettiklerini onlarda hissedecekler doğal olarak. Peki aileler onların bu ihtiyaçlarını nasıl giderecekler; mastürbasyon yaparak mı? Onların bu arzularını nasıl çözecekler? Bilinçsizce sizin dokunuşlarınızdan zevk duyacaktır, organlarına dokunmanızı isteyecektir. Yapmadığınız zaman tepkileri sert olacak başa çıkamayacaksınız. Bunu yapmak anne baba olarak mümkün müdür? Elbetteki mümkün olmayan bir gerçektir. O zaman hemen bir bedene hapsedelim, büyümesini durduralım öyle mi? Tabi ki hayır. Bununla alakalı geçenlerde bir gazete de şöyle bir haber okumuştum. İngiltere’de hayatının son dönemlerini yaşayan 22 yaşındaki bedensel özürlü bir genç, barındığı dini yardım kuruluşuna; son arzusunun cinsel deneyim yaşamak olduğunu söylemiş, kuruluşta olur verince gence Internetten kadın bulunarak bu arzusu yerine getirilmiş. Bizim diyanetten böyle bir şey beklemek mümkün değil belki ama yine sosyal devletin bu sorunu çözebilecek çözümler oluşturabileceğini düşünüyorum. Çünkü sadece zihinsel engelliler değil bir çok engelli kişilerin cinsel deneyim yaşamadığını biliyorum. Bunun çözümü yurt dışında olabiliyorsa ülkemizde neden olmasın diyorum.

Yani aileyi bu tür bir çözüme iten devletin kendisidir. Sosyal devlet olmayışıdır. Yurt dışında neden neydi peki diyenler vardır belki. Onun açıklaması da çok basit İngiltere ve ABD gibi ülkelerde sağlık destek hizmetinin yani bu yardımın kesilmiş olmasıyla doğru orantılı bir karar. ABD’de ki ailenin aldığı kararın altında yatan neden bu. Yani teknolojik çözümlerle bu sorunun çözülmesi için zemin hazırlanıyor. Bir çeşit Hitler’in iyi bir Alman ırkı yaratmak için engellileri yok etmesine benzeyen bir duruş şekli.

Ülkemizde böyle bir karara onay verilir mi? Bilemem. Bildiğim tek şey ailelerin yaşadığı bu sıkıntıları devletin görmezden gelmesi. Bu yüzden bu tür kararlar uzun zamanlar tartışılacağa benziyor.

Hiç kimsenin büyüme hakkının elinden alınmadığı, bir bedene hapsedilmediği, ailelerin “bize bir şey olursa ona ne olacak?” sorusunun sorulmadığı sosyal devlet anlayışının olduğu günlere bir an önce ulaşmak dileğiyle...Hiç kimse çocuklarını bir bedene hapis etmeden yaşayacağı bir dünyaya bir an önce kavuşur umarım...

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..