Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Portakal Çiçeği ve FISILTI

http://blog.milliyet.com.tr/elvince

25 Mayıs '07

 
Kategori
İlişkiler
 

İnsan her gün anımsar mı aynı gözleri

İnsan her gün anımsar mı aynı gözleri
 

Geceleri insana her şey daha mı yalancı daha mı aşılmazdır? Belki de daha yakın ve tanıdık gelir karanlıkta her şey.. Okuduğum bir İclal Aydın şiirinin ardından gözlerimi kapadım…VE.. Şiirdeki kadını düşündüm... Karanlık gecelerde düşünmüş müydü kırıklıklarını sevgilerden yana ömrünün?
Ertelemek zorunda kaldığı sevgisinin hesaplaşması gibiydi bu şiir. Değiştiğini kabul etmişti kadın gecen yılların degişimleri gibi ; ama her zamanki yerindeydi aşk, kalbini ağrıtarak öylece duruyordu.

**** Ezan okunuyordu, rahmetli anneannesinin öğrettiği gibi ayaklarını usulca indirdi yere, eteğini düzeltti:

– Affet Allah’ım.

İçinden tekrar ederek ezanın sözlerini, beynine yerleşen kuyumcu örsü kadar ustaca vuruşlara sahip kezzap kadar yakıcı düşüncelerden sıyrılmaya çalıştı.

Ne kadar hatıra gizliydi ki bu kadar çok acıtabilsin içini.

– Tek bir şey, dedi…

– İnsan her gün anımsar mı aynı gözleri?

Çok uzaklarda şimdi o, diye düşündü. Akşam güneşinin parlaklığına şaşarak, yıllardır düşüncelerinde eskimeyen ve hiç anlamını yitirmeyen sevgilinin hayaline gülümsedi..

-Seni seviyordum ve senin haberin yoktu…

Ne kadar başkaydın, saclarının yüzüne düşüşü, burnun.
Uzaktan bakmak sana, bilsen ne zordu. Gülen gözlerin vardı ve sen gülerken başın hafifçe yukarı kalkar bu sana çok yakışırdı. Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum…Söylemem gerekirdi, diye düşündü .

-Söylemeliydim…

Kalbinin o günden kalan bütün ağrılarını düşündü. Düşündü ve içeriye sıcak hava dolan pencereden dışarıya baktı.Gökyüzü onu çağırıyordu. Düş görüp göremediğini bilmiyordu uzun süredir ve düşlerinde göremediği ''akasya ağaçları''nı düşledi, gökyüzünün 'akasya'dan yapılmış olduğunu sandığı o günleri...

Bir genç kız yürüyordu, elinde genç bir erkeğin eli. Genç kızın saçları tuhaf bir şekilde aklında kalmıştı kadının, bunca yıla rağmen. O günden beri siyah saçı sevemedi. Kalbine sığamıyordu o an aklından gecenler, dört bir yana, duvarlara, kaldırımlara çarparak büyük manevralarla siyah saçları yalayarak kalbine geri dönüyordu, kalbi ağrıyordu...

Her hangi biri(si) olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı. Tükenince, gözleriyle gülene dair sevinçleri.

Baharın, yazın ardından sonbaharı kaç kez devirmişti takvimlerden, kaç kış buz gibi üşüterek hatıralarını artık değiştiğini sanmıştı. Ufuk çizgisi hep mavi ve aynı yerdeydi, gün batımı turuncu, erguvan yapraklarla doldururken ömür defterini, siyah saclının o gün elindeki karanfil kadar kırmızıydı bütün karanfiller…

Gökyüzünün davetine uyarak bahçeye çıktı.Yağmur yağıyordu bir haziran akşamına. Dallarda kalan son ''akasya çiçekleri''ne uzun süre baktı.

- Bana inat hala yüzüne düşüyor mu sacların ve başın hala meydan okuyor mu gözlerinle gülerken sen?

Akasya ağacına dayadı sırtını, yağmur yağıyordu ıslanmıstı.Yere diz çöktü bir süre, sonra aldırmadan yağmura oturuverdi öylece olduğu yere. Akasya ağacına günlerdir düş görmediğini fısıldadı.

Ve gözlerini kapatarak kalbinin acısını anlattığını düşledi…

-Boşver bilme sen bunları daha iyi.

Sırtını dayayarak ''akasya ağacı'' na, bir nehir kenarını düşledi.
Düşünde bir ceviz ağacı vardı.
Neden düşlemişti bunu bilmiyordu.

Sesi yettiği kadar haykırıyordu düşünde …

-Seni seviyor- dum ben. Boşver bilme bunları sen en iyisi...

Böyle degişmiş olabilir miydi gülümseyen gözlere ait sevincleri ve umutları bittiğinde?
Aşk degişebilir mi bütün kayıpları hiçe sayarak, aşk tek midir? Kaç kere söylemeliydim - söylememeliydim-diyebilir bir insan ve insan anımsayabilir mi her gün aynı gözleri?

-Şimdi bunları anlatsa birileri...Kim bilir... ya da bosver

 
Toplam blog
: 76
: 2902
Kayıt tarihi
: 06.11.06
 
 

"Yasamak sakaya gelmez,büyük bir ciddiyetle yasayacaksinbir sincap gibi mesela,yani yasamin disinda ..