- Kategori
- Psikoloji
İnsan hikayaleri 3 (son)
Ve düşünmekten yorgun düştü. Düşünmek aslında onu büyütüyordu. Meryem büyüyordu. On dört yaşında bir kadındı, on dört yaşında bir büyüktü artık o.
Ebe ananın İbrahim'e söyledikleri çınlıyordu kulaklarında. On beş yaşına günler kalmıştı. Yine aynı şeyi yaşayacaktı. Ne vardı hep on dört yaşında kalsaydı? Ne vardı sanki hep çocuk kalsaydı...
En soğuk kış gecesiydi. Dünya buz tumuştu, Meryem'in yüreği buz tutmuştu. Bez bebekler buz tutmuştu.
İbrahim gün sayıyor muydu bilinmez... Ama o günün gecesi geldiğinde, bir an bile beklemedi. Meryem buz tutmuş bedenine dokunan eli hissetmedi bile. Ağlamadı, yapma demedi. On beş yaşında büyümüştü, on beş yaşında kadındı...
Kışın sonu bahardı. Karlar erimeye başladığında karnında taşıdığı umudu biraz olsun gülümsetiyordu Meryem'i. Çocuk Meryemin'in çocuğu olacaktı adını Umut koyacaktı...
Baharın ilk ışıklarıyla başladı doğum sancısı. Gecenin karanlığında kayboldu çığlıkları... Küçük bedeni taşıyamamıştı küçük bebeğini... Annesiz bir kız çocuğu bırakıp dünyaya, sessizce çekip gitmişti.
Ve baharla bile eriyemeden, insanların biz tutmuş yürekleri,
telaşlı adımlarla koyup tabuta Meryem'i,
alelacele gömüp unuttular...
Birşeylerden korkup kaçar gibi derin uykulara daldılar.
Kimse gözyaşı dökmedi çocuk kadın Meryem için... Düzen kaldığı yerden devam etti.
Bu da bir insan hikayesi yaşanmış ve yaşanmakta olan...