Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '07

 
Kategori
Psikoloji
 

İnsan hikayaleri 3(devam)

İnsan hikayaleri 3(devam)
 

O gece Meryem'in en uzun gecesiydi. 15 yaşına girmesine günler kalmıştı.

Düşündü... Tüm olanları, yaşananları düşündü...

Okulu çok sevmişti oysa. İlkokul 4. sınıfa geldiğinde okuldan aldı babası. Öğretmeni çok yalvarmıştı.' Kız zehir gibi, yapmayın, etmeyin yazıktır' diye... Ama Küçük kardeşi doğmuştu ve annesinin 7. çocuğa bakacak gücü yoktu. Meryem, çocuk bakıp işlere yardım edecekti. Üzülmemişti çok fazla o zamanlar. Köyde kızları en fazla 5. sınıfa kadar okutuyorlar, hatta bazılarını hiç göndermiyorlardı. Düzen böyleydi...

Düzeni düşündü... Hiç düşünmediği düzeni... Bir türkü mırıldandı; töreniz kör olsun, kırılsın kan kokan elleriniz oy ben yanmışam.... İlk defa türkü söylüyordu. İlk defa bilmediği bir acı sarmıştı içini.

14 yaşında evlendirmişti babası. İbrahim amca diyordu da istemeye gelince, istemiyorum diyemedi. İstemiyorum demeyi bilmiyordu. İstenirdi evlilik. Biri onu istiyorsa o da istemeliydi. Gelinliğini çok beğenmişti. Aynada yüzüne bakıp gülümsemişti. Köyün en güzel gelini o olmuştu. İbrahim ona en güzel gelinliği almıştı... İbrahim'e evlenidikten sonra hiç isimiyle hitap edememişti. İlk zamanlar İbrahim amca diye ağzından kaçırınca çok dayak yemişti.

İbrahim 43 yaşındaydı, karısı dördüncü çocuğunu dünyaya getirken ölmüş, hemen bir kaç ay içinde Meryem'le evlenmişti. Sinirliydi, az konuşurdu, tütün sarardı. Tütün onu çok öksürtüyordu ama içmeyi severdi.

Meryem doğurmadığı çocuklara analık ediyordu da en büyük çocuğu ondan bir yaş küçüktü... Ama o evli bir kadındı ve görevlerini çok iyi biliyordu. Aksatmadan hepsini yerine getiriyordu. Başka türlüsünü de bilmiyordu zaten. Dayak konusunu bile yadırgamıyordu. Anacığı da dayak yerdi, köyde tanıdığı diğer kadınlar da. Böyle bilirdi kadınlığı...

Kadınlığı düşündü. Bez bebekler yapardı gizli gizli. Bez bebekleri düşündü...

Evlendiği ilk geceyi düşündü.
Korkmuştu ama öyle olacağını anlatmışlardı zaten. Haftalarca kanaması dinmemişti. En sonunda sararıp solmuş yataklara düşmüştü de ebe anaya götürmüşlerdi. Ebe ananın sözleri takıldı aklına... Ebeana Meryem'e şöyle bir bakıp avluya fırlamıştı, avaz avaz bağırıyordu;_" El kadar kızı evledirirsen böyle olur Memet ağa, kızın ölüyor, gelin de düğün dernek kurun. El kadardı doğurtum, töreniz kurusun Memet ağaaa" diye. Meryem ölümü de bilmiyordu. Kadınlar doğumda ölüyordu çoğunlukla ve yaşlılıkta. Ebe ana delirmiş gibi bağırıyordu ama ne anası ne babası gelmiyordu. Gelmezlerdi. Evlenen kadından kocası sorumluydu. Belki anacığı gelmek istemişti ama göndermemişti babası.

Ebe ana, İbrahime uzun uzun nasihat vermişti. _"Dokunmayacan kıza, 15 yaşına gelene dek dokunmayacan"...

Dokunmadı İbrahim, odalarını ayırdı ama daha sinirli olmuştu. Kızgındı belki de Meryem'e.

O gece en uzun gecesiydi Meryem'in. Düşündü... Düşündü... Düşündükçe düşünmeyi öğrendi.

Devam edecek........


 
Toplam blog
: 90
: 875
Kayıt tarihi
: 19.05.07
 
 

 Ama hayatın farkındayım. Hem güzel, hem acı. İyi midir farkında olmak? Yoksa iyi midir farkında ol..