Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '11

 
Kategori
Öykü
 

İnsan hırsızı (son bölüm)

İnsan hırsızı (son bölüm)
 

“Evet giderim… O parayla…”

“Kafayı çekersiniz değil mi?”

Hemen itiraz etti, şaşkındı, böyle bir söz beklemediği belliydi. Dalgın, dalgın

“Ne kafayı mı çekermişim?”. Besbelli söylediklerine kendiside inanmıyordu.

İnandırıcı açıklamalar yapmaya çalıştı.

“ Hele son zamlardan sonra, artık içkiye para vermem ben!”

“Ben de onu diyorum ya, o parayı…”

Sözleri yarım kaldı. “Sakın!”

Birdenbire konuyu değiştiriverdi.

“İşte bakın bakın, şu torbada ne var gördünüz mü?”

Cevabı yine kendisi verdi.

“Üzüm. Bu üzümlerle yapacağım şarap, bana bir zaman yeter, Evet bir zaman. Size gelince, alın şu bir salkım üzümü de toz olun”

Öteki şaşkın şaşkın sordu.

“Nasıl toz mu olayım.”

Berikinin cevabı netti.

“Toz olun evet. Bilirim sizin gönlünüzden geçen paradır, benim gönlümden geçen ise üzüm. İsteyen sizsiniz, ama veren benim. Veren alandan güçlüdür. Size üzüm takdir ettim.”

Öteki ister istemez güldü. Acı bir gülümsemeydi bu.

“Ne üzüm mü takdir ettiniz.” Ellerini birbirine vurarak şak, şak, şak “bravo. Ben de sanmıştım ki? Neyse boş verin canım.”

Yüreğe hitap eden duygulu bir sesle

“Para istediğim doğrudur. Sizi insan bildiğimden ötürü… İnsan bildiğimden”

Kendine acındırmak istercesine masumane bir sesle devam etti.

“Üstelik her türlü hakaretinize de göz yumdum. Yok, insan hırsızıymışım da bilmem ne? Gören duyan da bir şey sanacak”

“Ama ben en masum insandan bile daha masumumdur, sebebine gelince, evet!”

Berikinin gözleri kapanmak üzereydi. Evet, lafını duyunca birdenbire canlandı.

Öteki,

“Ayakta uyuyorsunuz ha, ben kime söylüyorum” diye serzenişte bulundu.

Beriki Kestirip attı “Yok yok dinliyordum işte.”

“Bu konuda sizi zorlayamam tabi, paşa gönlünüz bilir, benim gibi bir sahtekârı dolandırıcıyı dinleseniz ne dinlemeseniz ne?”

Altan almak zorunda kaldı. “Yok, canım niye sahtekâr olasınız. Belki de ihtiyacınız vardır efendim.” Alkolün etkisiyle birdenbire iyimserleşmişti. Hatta öteki izin verse şapur şupur öpecekti de.

“Bir dakika beni dinleyin iyi kalpli efendim, Bu insanlar… Kartvizitlerini kendileri veriyorlar bana.”

“Versinler efendim versinler.”

İnsanları da kartvizitleri de olayları da karıştırmaya başlamıştı.

“İyi de” dedi. Biz niye konuşuyoruz bunları, Şimdi ben azıcık karıştırdım.”

Öteki kendini esaslı bir açıklama yapmaya şartlamıştı. Bu sözleri duyunca bir an duraksadı. Ama içinden bir ses açıkla açıkla diyordu.

“Bunda benim suçum ne?” Söze böyle girince beriki “Sizin hiç suçunuz yok sevgili kardeşim dedi.”

Öteki  “Yok, Yok dedi. Ben suçluyum, kötüyüm, hatta namussuzum. Polis molis de değilim, hele Mit’çi hiç değilim. Hadi vurun, vurun beni, vurun!”

Beriki içten gelen bir kahkaha koyuverdi.

“Niye vuracakmışım canım, hadi abartmayın , gelin de şu yanakçıklarınızdan bir öpeyim.”

Öteki kendine iyice acındırarak,

“Susun! Susun rica ederim. Beni kendi halime bırakın, Hadi gidin, gidin şimdi.”  böyle der demez de iki ellerini yüzüne kapatarak ağlamaya başladı. Sesli sesli içten ağlıyordu, ara sıra hıçkırıklara boğularak “Ah kötüyüm, kötüyüm ben diye inliyordu.”

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 261
: 335
Kayıt tarihi
: 30.08.10
 
 

Anadolu Üniversitesi İşletme fakültesi mezunuyum. Çeşitli kuruluşlarda muhasebe ve dış ticaret or..