Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '12

 
Kategori
İnsan Kaynakları
 

İnsan Kay(m)akları

İnsan Kay(m)akları
 

Şimdiki aklım olsa kariyerime “İnsan Kaynakları” departmanında başlardım diye düşünürüm kimi zaman. Bir arkadaşım demişti ki;  "bunlar İnsan Kaynakları değil İnsan Kaymakları. Biz uğraşıyoruz işin kaymağını yiyen departman İnsan Kaynakları oluyor " . İş hayatındaki birçok arkadaşımın da aynı konudan şikayetçi olduğunu biliyorum.

İnsan Kaynakları departmanından iş dünyasındaki gibi kısaca İK olarak bahsedeceğim izninizle. Yazımı okuyan işinin ehli İK uzmanları lütfen kızmasın, yazdıklarıma alınmasın, onları tenzih ediyorum. Çok yakın arkadaşlarımdan, dostlarımdan da bu alanda uzmanlaşanlar var. Arkadaşımın anlatmak istediği şuydu. Sen sahadasındır, debelenir durursun ama örneğin ; hiç olmayacak zamanda İK öyle bir şey ister ki senden aptallaşır kalırsın. O an bunun mümkün olamayacağını anlatabilene aşkolsun. Anlatırsın ama karşındaki ya anlamaz seni ya da anlar ama anlamak  işine gelmez. İçinden ve aklından geçirdiklerini dışından söylemen mümkün olmaz. Çünkü  İK departmanıdır karşındaki.  Bunun terfisi var, performansa bağlı ücret artışı var, yani var oğlu var!

Maalesef, işini gerçekten doğru düzgün yapan çok az İK çalışanına / yöneticisine rastladım ben. İşleri kolay değil kabul ediyorum. Fakat şöyle bir ayrıntı gözden kaçıyor sanıyorum, empati kurma becerisinden yoksun insanlar çalışmamalı bu önemli departmanda. Sadece bu işi yapmak üzere kurulan firmalarda dahi bu işi yapmaktan aciz kişiler denk geldi bana. Belki de benim talihsizliğimdir bilemiyorum.

Geçmişte bir zaman özgeçmiş göndermişim X İnsan Kaynakları firmasına. Üstünden uzun bir süre geçmiş. Bölge Yöneticisi pozisyonunda çalışmaya başlamışım  geçen zamanda. Yaz tatilinde eş dost sahile yayılmışız bir güzel, denize karşı önce üzüm mü yesek şeftali mi karar veremiyoruz. Bir telefon sesi böler dalgaların sesini.

Dilek Hanım?

Buyrun!

Ben …….. ! Sizi …… İK şirketinden arıyorum. Elimde özgeçmişiniz mevcut. X firmasının ….  pozisyonu arayışı var da sizinle görüşmek istiyoruz.

Teşekkür ederim, fakat ben bir süredir daha üst bir pozisyonda çalışıyorum zaten, teklifinizle ilgilenemeyeceğim, çok sağolun.

Ama bakın bu firma şöyle iyi böyle iyi….. Siz bir düşünseniz.

Ben size çalıştığım şirketi ve pozisyonu söyledim. Sizce ilgilenmem mümkün mü?

Haklısınız da, peki bu pozisyonla ilgilenecek bir tanıdığınız var mı?!!!

Daha ben sana ne diyeyim ey İK uzmanı. Sen misin aday araması gereken yoksa ben mi?

Son dokuz aydır çalışmıyorum. Başta eşim olmak üzere beni tanıyan hemen herkes en fazla 2011 sonuna dek evde oturacağımı, sonrasında sıkılacağımı ve çalışacağımı iddia ediyordu. Aslında bende sıkılacağımı düşünüyordum ama tembellik iyi geldi:) Bu süre boyunca, üç hafta öncesine dek hiç iş başvurusu yapmamıştım. Sonra şeytan dürttü sanırım, bir İK firmasının internet sitesinde  yer alan pozisyona özgeçmiş gönderdim, sonra da ara tatil için kızımla Ankara’ya gittim. Şans bu ya, Ankara’da iken bahsi geçen şirketin İK departmanından aradılar. Şirket uluslararası bir şirket ve Gaziantep için koordinatör arayışındalar. Şehir dışında olduğumu söyleyip davetleri için teşekkür ettim.Gerekli adayı bulamazlarsa tekrar haberleşiriz diyerek  görüşmeyi sonlandırdık.  Sonra tatilden döndüm ve bu görüşmeyi de unuttum gitti. Dün internette dolanırken aynı ilanı gene gördüm ve  telefon görüşmesi aklıma geldi. Merak ettim, telefonla aradım, kendimi tanıttım.

- Şehir dışında olduğum için görüşememiştik. Bugün internette aynı pozisyon için arayışınızın devam ettiğini  gördüm, ilanı güncellemişsiniz.Ben Gaziantep’e döndüm, hala ilgileniyorsanız görüşebiliriz.

- Biz görüşmelerimizi sonlandırdık.

- Fakat ilanınız bugün güncellenmiş. Zaten bu yüzden aradım sizi.

- Adayımıza ücret teklifini yapma aşamasındayız.

- İlan neden güncellendi peki?

- Biz son noktayı koyana dek güncelliyoruz ilanımızı!!!

Yıllardır  gerek iş arayan gerek işe alım kararı veren biri  olarak çok iş ilanı gördüm ama böyle bir uygulamaya ilk defa rastlıyorum. Benim şimdiye dek bildiğim şuydu; uygun adayı bulduğunda ilanı dondurursun, oldu ki son anda bir aksilik oldu ve anlaşılamadı ilanını tekrar yayına alırsın. Acaba son dokuz ayda yeni bir trend gelişti de benim mi haberim yok evde otururken?

Dedim ya ; zaten şeytan dürtmüştü  “başvur ilana başvur hadi!” diye. Şeytana uyarsam müstahak bana! Dün bir kez daha karar verdim ; sosyal projeler, toplum yararına yapılan çalışmalar kesinlikle çok daha mutlu ediyor beni. Maddi olarak doymuyorum ama bunun yanında sinirlenmiyorum, strese girmiyorum, daha pozitif bakıyorum hayata, insanlara daha bir güveniyorum, iyiliğin gücüne tekrar tekrar inanıyorum, yani ruhum doyuyor!

Ey acemi, iş bilmez İK çalışanları! Biraz daha empati ve biraz daha profesyonellik!  lütfen. Bir sürü başaran arkadaşınız var, ustanız var, eminim siz de yapabilirsiniz…

   

 
Toplam blog
: 47
: 607
Kayıt tarihi
: 11.01.12
 
 

Dünyayı güzellik kurtaracak... ..