Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

İnsan olmanın dayanılmaz ağırlığı

"İnsan nedir" diye bir soru ile karşılaştığınızda belki de en basit cevap "düşünen hayvandır". Ama bu cevap yüzyıllardır felsefecileri tatmin etmemiştir. Tatmin etmemesidir de doğru olan. Bence insan olmak ile ilgili enine boyuna düşünmek gerekir. Fiziksel olarak insan olmak değildir özünde çözümlenmek istenen.

İnsan olmak bir SANATTIR, bir DİNDİR, bir YOLDUR; özveri gerektirir, çaba gerektirir, beceri gerektirir, sürekli gelişim gerektirir, arsızlıklarımızdan, çiğliklerimizden, yalanlarımızdan arınmayı gerektirir. İnsan olmaya giden yol zorludur; en zor tarafı da doğru kalabilmektir.

İnsan olmak; herkes tarafından sevilmek demek değildir. Doğruluğunuzun kimsenin işine gelmediği durumlarda tek bir insan dahi sizi sevmese bile doğruluğunuzdan şaşmamaktır. Zira insanlar doğruları sandığınız kadar sevmezler. Peki burada yeni bir soru karşımıza çıkıyor. Nedir "doğru"? En az insan olmanın tanımı kadar zordur "doğru"nun da tanımı. Çünkü doğru görecelidir. Pek çok konuda kişiden kişiye değişmektedir. Bu yönüyle de gerçeğe benzememektedir. Gerçek tek doğru ise binlercedir. Ancak önemli olan sizin doğrunuzdur. Zaten gerçek gibi doğru da tek olsaydı dünyada hiçbir anlaşmazlık olmazdı. Kendi doğrunuzu nasıl belirlediğiniz çok önemlidir. Hangi kriterlere göre oluşturulduğu. Bence doğru kişinin vicdanının sesiyle oluşturduğu; insanlığın fayda ve çıkarına yönelik, belli etik kuralları çerçevesinde oluşturulmuş olmalı.

Hayatımdaki en önemli felsefe "doğru insan olmak" oldu. Bazen sıkıntılar yaşamama neden olsa da bu felsefem değişmedi. Ancak zaman zaman felsefemden koptuğum dönemler oldu. Kendimle hesaplaşmalara girdiğim, vicdan azabı çektiğim anlar oldu. Üzerinde günlerce düşünüp, rüyalarıma sokacak kadar kendime kızdığım zamanlar bazen çok uzun sürebiliyordu. Kılıf bulduğum, kendime yonttuğum pek çok şey yaşamışımdır. Belki de istediğim kadar doğru bir insan olmanın önündeki en büyük engel zekam ve hırsımdır. Çünkü bazen haketmediğimi düşündüğüm şeyler yaşadığımda hırsım içimi kemiriyor. Böyle olmamalıydı ya da böyle olmamalı diyorum. Böyle zamanlarda felsefenizi sorguluyorsunuz. İnancınızdan şüphe etmeye başlıyorsunuz. Adaletin olmadığını, düzenbazın, işini bilenin gemisini yürüttüğünü görüyorsunuz. İnsan olmanın dayanılmaz ağırlığı altında eziliyorsunuz. Düşünüyor ve düşündükçe daha da batıyorsunuz. Taa ki en dibe kadar. en dipte zeka ve hırs devreye giriyor kötü düşünceler, karanlık planlar içine giriyorsunuz istmeseniz de. En dipte olduğunuzun farkında bile olmadan dipte debeleniyorsunuz. Ama size engel olan insan olduğunuz düşüncesi oluyor. Doğru insan olma felsefeniz önünüzde dimdik duruyor. Sonrasında ise uzakta bir ışık görüyorsunuz. Minicik çok uzaklarda karanlığın içinde var-yok bir ışık. Peşine düşüp çıkmaya başlıyorsunuz. Çıktıkça geriye bakıp ne kadar battığınıza şaşıyorsunuz. Sonra kızıyorsunuz kendinize felsefenizden ve mücadelenizden koptuğunuz için... Ne kadar ağır gelirse gelsin kısa bir süre de olsa insan olmaktan vazgeçtiğiniz için...

Tüm ağırlığına rağmen insan olmanın dünyanın en güzel özelliği olduğunu tekrar farkediyorsunuz... Tüm insanlara sevgiler...

 
Toplam blog
: 17
: 4410
Kayıt tarihi
: 03.09.07
 
 

Yazmayı seviyorum, fikirlerimi paylaşmayı da seviyorum. Dolayısıyla işte burdayım. ..