Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '22

 
Kategori
Felsefe
 

İNSAN ÖZÜNÜ BESLEMELİDİR

 
 
Gurdjieff öğretisi -Dördüncü Yol- bize, hayatın bakış açısından hayata bakmak/ hayatın içinde olmak veya Çalışma'nın bakış açısından hayata bakmak/hayatın içinde olmak şeklinde iki ayrı yol bulunduğunu söyler. Buna göre insana dair her şey; düşünceler, duygular, davranışlar ve insan olma durumunun içindeki her türlü hal 'Çalışma' adı verilen bir disiplinler silsilesi içinde yeniden ele alınmış. Hayatın çok daha yüksek, yüce bir amacı olduğunu hisseden yanımız, dışardan bize gösterilen/ dayatılan ve aşina olduğumuz şeylere karşı bir noktada derin bir anlamsızlık ile karşı karşıya kalıyor. Bu aslında bir yol ayrımıdır. Gurdjieff öğretisinin rehberliği bu manada çok değerlidir; değerini bilene..
 
Aşağıda insanın mekanik davranışlar,düşünceler ve duygular içerisinde bulunduğu yaşam skalalarında mekanik insandan öte bir şey olmadığını(sahte kişilik ile dolu olduğunu), insanın bu mekanik olma durumundan kurtulabilmesi için bir 'çalışma' yapması gerektiği ama en önce 'bu hale uyanması' gerektiği anlatılıyor. İnsanın özünün nelerden besin aldığı üzerine düşünmek gerek. Beden, ruh ve zihnin eşit derecede beslenememesi; sahte kişiliği (edinilmiş kişilik) büyüten, özü beslemeyen yaşam alışkanlıkları mekanikliği/ makine insanı yaratan ana sebeplerden biridir. Gurjieff ve Ouspensky'nin değerli sözleri içimize giren temiz hava gibi; insanı hem yeniliyor; hem temizliyor. 
 
''Çalışma, insan makinesine giren -yani üst bölümde izlenimler, ikinci bölümde hava ve en alttakinde ise normal yiyecekler- üç besin arasında en önemli besinin izlenimler besini olduğunu sürekli vurgular. Çalışma'nın bakış açısından izlenimlerin besinler içinde en önemlisi olduğunu anlamalısınız. Genelde insanlar sıradan besinler, hava ve çok az izlenimle yaşayabilirler ama bir insan kendi üzerinde çalışmaya başlarsa, daha çok izlenimi içeri almanın ne anlama geldiği hakkında bol bol düşünmelidir. 
Daha çok izlenimi içeri almanın bir yolu, şeylere çağrışımlar olmaksızın bakmaya çalışmaktır. Bu çok ilginç bir yöntemdir. Diğer bir yol, hayatta gerçekleşen her olayı Çalışma'nın ışığında görmek, yani Çalışma'yı izlenimlerin içeri girdiği yere götürmektir. Diğer bir yol ise kendinde etkili olan Kişiliği görmektir. 
 
Çalışma'da ilerledikçe, izlenimleri çok daha geniş ölçekte alabilmenin birçok yolunu kendiniz bulacaksınız. Ama her şeyin mekanik hale gelme eğiliminde olduğunu unutmayın. Sonuçta, izlenimleri daha bütün bir biçimde içeri almanın bir yolunu bulabilirseniz, bunun sonuç vermeye devam etmesini beklememelisiniz. Kişi zeki olmalıdır. Bay O.'nun bir keresinde söylediği gibi, kişinin ateşte bir sürü demiri, yani farklı zamanlarda farklı yöntemleri olmalıdır. 
 
Eğer Kişiliği pasifleştirebilseydik -"eğer" diyorum- izlenimler, Kişiliğin ardındaki Öz'e denk düşecekti. Bu ise bize, çok büyük miktarda kuvvet verirdi. Her şey çok daha taze, çok daha parlak ve çok daha ilginç görünürdü. Mekanik olduğumuz için, yeni izlenimleri içeri almayı genellikle hayatlarımızın çok erken bir evresinde keseriz. Aynı izlenimleri tekrar tekrar içeri alırız, o kadar. Her şeyi tamamen aynı şekilde görürüz ve birbirimizi tamamen aynı şekilde ele alırız. Elbette ki tanıdığınız bir kişiyi çağrı­şımlar olmaksızın görmeyi başarabilseniz bir şok yaşayacaksınız. Tamamen farklı bir kişi görürsünüz. Aynı şekilde, kendimizi görmeye başlarsak, kendini gözlemleme aracılığıyla kendimizin ardına geçebilirsek, yine şok yaşayacağız. Kendimizi tanımadığımızı ve düşündüğümüzden tamamen farklı olduğumuzu fark edeceğiz. 
 
Kişilik -yani edindiğimiz kısmımız- hakkında konuşmak ve size birkaç hatırlatmada bulunmak istiyorum. Herkes kendi görüş açılarıyla, hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyleriyle, gelenekleriyle, tutumlarıyla vs. bu yerleşik Kişiliğe sahiptir. Bu tür bir makineye sahip olduğunuzu ve bunun aslında siz olmadığını görebiliyor musunuz? Her ülkede, oldukça farklı Kişilik türleri kökleşmiş hale gelir. Bir Çinli, bir İngiliz'den çok farklıdır. Oysa her ikisi de kendi Kişiliğini mutlak gerçek, mutlak doğru olarak kabul edecektir. Neyi kastettiğimi biraz olsun kavrayabilirseniz, kendinizde Kişiliğin ne olduğunu görmenize yardımcı olabilir. 
Söylendiği gibi, Kişilik daha pasif hale gelirse, izlenimler Öz'e gelmeye başlar. Bu, çok olağan dışı bir deneyim olan Öz'ün gelişebilmesini mümkün kılar. İzlenimler Kişiliğe geldiği sürece, her zaman mekanik olarak aynı sonuçları üreteceklerdir. Ama Öz'e gelmeye başladıklarında, her şey daima yenidir, çok daha zengindir ve daha çeşitlidir. Aslında, her şey harikuladedir. Her şeyin kendini tekrarladığı, her şeyin aynı olduğu hissi yerine, kişi asla hiçbir şeyin aynı olmadığını hissetmeye başlar. Gerekli olan tek koşul, kişinin daha çok içinde bulunduğu anda yaşaması, o anda gelen kuvvetlerin farkına varması ve izlenimleri tam o anda içeri almasıdır. Kişi hep imajinasyonda veya geçmişte yaşıyorsa bu imkansızdır. 
Kişilikte olduğumuzda ve her ana belirlenmiş, klişeleşmiş mekanik tepkiler verdiğimizde çok geçmeden içimizde tuhaf bir bayatlık ve cansızlık hissederiz. Yeni izlenimleri içeri almak için hiçbir girişimde bulunmuyoruz. Aslında içimizde oluşturulmuş ve kendimiz olduğunu düşündüğümüz bir kişinin içindeyiz. Çalışma'nın asıl gayesi bu iken, insanların "Nasıl farklı bir biçimde düşünebilirim? Nasıl farklı bir biçimde hissedebilirim?" demeleri çok ilginçtir. Nasıl tepki verdiğinizi gözlemleyemezseniz, elbette ki hiçbir şey değişemez. Yeni fikirleri içeri alamazsanız ya da almayacaksanız, hiçbir şey değişemez. Şeyleri düşünmek, anlamak ve değerlendirmek için daha önce kullandığınız yolları alıkoyabileceğinizi ve sadece şimdiki halinize yeni bir şey ekleyebileceğinizi düşünürseniz, o zaman yine değişemezsiniz. Değişmesi gereken sizsiniz ve siz her şey hakkımda mekanik bir biçimde düşünme ve hissetme tarzınızsınız. Bu, sizsiniz. 
 
Kendinizi, yani her zamanki gibi düşünen, hisseden ve hareket eden bu kişiyi gözlemlemeye başladınız mı? Edinilmiş bu sizden memnun musunuz?''*
 
*Gurdjieff ve Ouspensky öğretisi üzerine psikolojik yorumlar
 
Toplam blog
: 118
: 631
Kayıt tarihi
: 07.10.13
 
 

İnsanın kendinden bahsetmesi meselesi benim için zor konuların başında gelir. Bu anlamda söyleneb..