Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '09

 
Kategori
Felsefe
 

İnsan ve...

İnsan ve...
 

Adalet Simgesi


Üzüntüyle başlayan bir dönemde tamamen dengesini kaybeden, kendinden uzaklaşıp olaylarla ve üzüntülerle bütünleşen bir insana her bir taraftan bir dost eli uzanır. Her biri kendi gerçeklikleri, kendi inanç deneyimler, kendi olaylarla başa çıkış tecrübeleri doğrultusunda kendi varlığını ortaya koyar.

Zaman periyodik kısa dönemlere ayrılmıştır. Her bir dönem bittiğinde benzer yeni bir dönem başlar. Her periyodik dönem esasen bir öğreticidir. İnsan yaşadığı olayların anlamını neden o olayı yaşadığını bilmeden kendi varlığındaki teslimiyetle adeta yuvarlanır. Her insanın sistematik bir zincirin küçük bir halkası olması ve bu düzende yaşamını sürdürmesi onun hayata küsmesin, hayata kahretmesini, hayatı anlamsız bulmasını, hayattan usanmasını GÖZLEMLEDİĞİMİZ ŞAHİT OLDUĞUMUZ VE HATTA YER YER BİZİMDE BAŞIMIZA GELEN BİR YAŞAM GERÇEĞİ OLARAK KABUL EDİŞİ SUNAR BİZE.

Her yerde duyarız. Her zaman duyarız. Ölümle aramızda çok ince bir tül perde vardır. Ölümün peçesi dediğimiz şeyi bildiğimiz halde ölümle ilgili hiçbir şeyi de merak etmeyiz. Sadece korkarız veya korkmaya alışırız, Bilinçaltımıza yerleştirdiğimiz bir ölüm gerçeği ile beraber yaşar, onu şuh bir gerçek olarak şiirlerimize ve hayatımızdaki her yaratıcılığın üzerine bir süs yaparız adeta. O bizim için aslında korkunç bir şey değil esrarengiz ve bir tür karanlığın yüzüdür. ASLINDA BİZ DE KARANLIĞIZDIR ÇOĞU ZAMAN. Karanlık olmayı deneyim kazanmak ve ruhumuzun beslenmesine yardımcı olacak ışığa ulaşabilmek için kullandığımızı söylüyorum o halde.

Aramızdan birini seçeriz. Bu toplum ahlakına uygun olmayan, toplum ahlakına, dine, geleneğe göreneğe, toplumu bir arada tutan her şeye rest çeken biridir. Ve içimizdeki yaratılışımızda olmayan şeytani bir kötülüğün ve karanlığın bizi esir ettiği insani yargılarımızın içsel savcısını ortaya getirmemize vesile olur. Bir mahkeme kurarız. Bir hodri meydan alanıdır bir burası ve bu meydandan cesaret edebilecek bir ya da iki avukat çıkar. Kendimizi, içimizdeki savcıyı haklı çıkarabilecek her türlü malzeme konusu vardır. Bu malzemeyi toplayan da nefsi irademizdir. Hiç kimse düşünmez bu kişiye suçlamalarımızın hangi anlarda hangi karanlık düşüncelerimizin oluşturduğu kaosların tesirlerine maruz kaldığını.

Mesela kötülük nedir? Ne zaman çıkmıştır, ne zararı vardır?

Kötülük bizim iyiliğimizin tersidir. Ne kadar kötüysek o kadar iyiyiz çünkü denge vardır. Bu evrenin sistemindeki mecburi bir düzendir.

KARŞIMIZA HOŞLANMADIĞIMIZ BİR İNSAN ÇIKTIĞI ZAMAN ÖNCE bu insanı yargılamamayı başarabiliyor muyuz ? Kendimize bunu soruyor muyuz ? Bu insanı neden yargılıyorum diyebiliyor muyuz? esasen bunu sorarken ne sorduğumuzu hissediyor ve duyuyor muyuz? .Bir insanla konuşurken ne kadar "ben" diyoruz. İşte karşımıza yargılayacağımız insan çıktığı zaman bizim hangi karanlık yanımız olduğunu yansıtan bir ayna bulmuş olacağız. Bunun için kendimizi şanslı görmeye başladığımız zaman kendimizi dinlenmeyi öğrenmeye başladığımız ana merhaba diyeceğiz.

ÖLÜM PERDESİ SADECE İÇİMİZDE BİLMEDİĞİMİZ KORKULARIN BİRİKİMLERİDİR. Bu korku tünelinin adı ölümdür. Ve biz hoşlanmadığımız bir insana kendi karanlık yönümüzden bakarız onu ölüm olarak gören zihnimizin vesveselerine kanar ve onu ölüme mahkum ederiz. En büyük hata budur. ÖLÜME MAHKUM ETTİĞİMİZ HER YARGI BİZİ BİRAZ DAHA KENDİ KARANLIĞIMIZA GÖMER.

VE insan; bilince merhaba deme zamanı olan bu yüzyıllarda uyanışa geçiyor. KIYAM EDİYOR. Daha fazla düşünüp vicdanıyla daha fazla baş başa olma gayreti içinde.

Türkiye için çok büyük bir dönemdeyiz. Birlik bütünlük içinde. Terör bizim kendi içimizdeki savaşların dışa verdiğimiz öfke kaoslarından oluşur. Bunu her okuduğunuz kitaba dikkat edersek rahatça görürüz. Kelebek etkisini hepimiz biliriz.

ZAMANINDA ekilip biçilen her şey kendini dünya ekseninde boy aynası vazifesini göstererek bugünlere taşıdı. KUR`AN-I KERİM DE Türk Milletinden "Muhterem VE AZİZ ırk" diye bahseder. Önce insanız. Kutsal vazifemiz vatanımızla milletimizle bütün içinde, sırt sırta omuz omuza, yarınlara merhaba diyebilmek umuduyla.

 
Toplam blog
: 58
: 352
Kayıt tarihi
: 11.07.09
 
 

04/07/1968 Gaziantep doğumluyum. İstanbulda yaşıyorum. İstanbul aşığıyım. Şiir yazmakla uğraşıyorum...