Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

İnsan

İnsan
 

İsrail’in barış gönüllülerine saldırmasının yankıları sürerken, ülkemizde kimin ne olduğu, kimin hangi amaca hizmet ettiği bir bir ortaya dökülüyor. Saldırının ardından fevri bir şekilde bütün Yahudi’leri suçlu gösterenler, lafı döndürüp dolaştırıp gizliden gizliye İsrail’i savunanlar, savaş çığırtkanlığı yapanlar ve olup biteni anlamaya çalışan milyonlarca insan. Herkes kendi çıkarı ve görüşü doğrultusunda fikir üretip, bu fikirlere destek bulmaya çalışıyor. Aslında bu gibi olaylar insanların iç yüzlerini anlamak ve gerçek kişiliklerini görmek açısından çok önemlidir. İnsanların altyapısının, her hangi bir konuda yorum yaparken aslında ne kadar önemli olduğunu görürsünüz bu tip olaylardan sonra. İnsanların eğitimi, bilgi birikimi ve geçmiş tecrübeleri yorumlarının içinden kolayca ayıklanabilir. Bu yorumları yapan kişilerin psikolojilerini ve ruh hallerini kolaylıkla anlayabilir, bakmayı bilen gözler. Gelişmişlik seviyeleri, insani tutumları ve toplumsal adalete olan inançları da net bir şekilde ortaya çıkar.

Konu çok nettir: Bir ordunun askerleri, bir yardım gemisine saldırıp, içindeki insanlara saldırmıştır. Bunun ülkesi, milleti veya dini yoktur ve olamaz da. Yalnızca ezilen ve muhtaç insanlara yardım götüren bir gemiye yapılmış bir saldırıdır bu. Oturup o ülke bu ülke diye yorumlanmasının bir tek amacı olabilir: Suyu bulandırmak. Neyin ne olduğunu anlamayan insanların gözünü boyamak, kafalarını karıştırmak için yapılan bu yorumlar ne yazık ki çoğu zaman işe yarar.

Bir arkadaşım gelip, Ahmet Kaya’ya çatal bıçak fırlatmış soytarının yorumlarını herkesin içinde anlatıyor: “Biz önce kendi içimizdeki sorunları çözmeliymişiz. Kendi askerlerimize üzülmeliymişiz. Filistin’in avukatlığını yapmamalıymışız. Diğer Araplar niye tepkisizmiş.” Einstein geliyor aklıma: “Aptallığın sınırı yoktur!”

İnsanlığın ve insan olmanın alt yapısı vicdandır. Basit, 6 harfli bir sözcük, bize insan olmayı, insanca yaşamayı, aile olmayı, arkadaş olmayı ve dünyayı sevmeyi öğretir. Dünyanın bize verdiği güzellikleri paylaşmayı ve herkesin eşit olması gerektiğini anlatır. Zalim olmamayı, nefret ve kinin esaretinden kurtulmayı, insanlara zulüm etmemeyi öğretir. Her insanın eşit muameleye tabi tutulmasının ne kadar hayati olduğunu ve adaletin insanlığa yayılması gerektiğini söyler. Vicdanı ve sevgisi geniş insanlar, bu dünyada olan her haksızlığın karşısında durabilecek gücü kendilerinde bulabilirler. Ama vicdanı dar ve sevgisi olmayan insanlar, önce kendi çıkarlarını düşünmekten bir adım geri durmazlar. Bu dünyada olan biten her şey bizi ilgilendirir kafasız herifler: Cahillik yüzünden töreye kurban giden Kürt kızları bizi ilgilendirir… Gazze’de açlıkla boğuşan çocuklar bizi ilgilendirir… Hindistan’ın kendi töresinden dolayı suratına kezzap dökülen kadınlar bizi ilgilendirir. İran’da, Afganistan’da taşlanan kadınlar, Sudan’da tecavüze uğrayan, soykırıma uğrayan insanlar, Irak’ta diktatörlerin zulmü altında inleyen insanlar bizi ilgilendirir. Ben insanım, bir vicdanım, bir kalbim, bir yüreğim var diyen herkesi ilgilendirir bu vahşilikler. Dini de fark etmez, dili de, ırkı da. Bizim vicdanımız da geniş, sevgimiz de. Biz insanları “Bizden” diye sevmedik. İnsan olmanın birinci kuralı olduğu için sevdik. Başkalarına zulmeden insanlardan da bu yüzden uzaklaştık. İnsan sevmeyi çıkarlara bağlayanları da bu yüzden kendi hallerine bıraktık. Onlar kendi nefretlerinin içinde boğulduklarında, kendi cehennemlerini bu dünyada yaşadıklarında, onları koruyup kollayacak ve gerçekten sevecek insanları bulamadıklarında, onlar içinde üzüleceğiz. Çünkü bu yalnızca bizim sınavımız değil, aynı zamanda insanlığımızın da sınavı olacaktır.

 
Toplam blog
: 15
: 580
Kayıt tarihi
: 24.05.10
 
 

12 Eylül 1980... Doğduğum gün... Mayıs 2010... Gerçeği arayışın 30'uncu yılı... Üniversite: Harran M..