Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '11

 
Kategori
Eğitim
 

İnsanı ne kurtarır 4: Eğitim kurtarır

İnsanı ne kurtarır 4: Eğitim kurtarır
 

Eğitim insan aklına bir düzen verir. İnsanın kendini, dünyayı, diğer insanları ve bunlar arasındaki ilişkileri anlayarak ve sorgulayarak düşünmesine , sorgulamasına ve yanıtlar getirmesine neden olur. Sorgulatmayan, sadece inancı pekiştiren bir eğitim tarzı eğitim değildir.. O ancak inancın pekiştirilmesini öngören bir bir ezberleme, tekrarlama sürecidir..

Eğitimde tek kaynağa bağlılık yoktur. Eğitilen insan okur. Ama bu tek kaynağa bağlı bir okuma değildir… Falan filozof ne demiş, filan bilim adamı ne demiş? Eğitilmiş kafa durmadan kafasında uyanan sorulara yanıt arar… Başkalarının bunlara hazır yanıtlar getirmesinden hoşlanmaz. Mutlaka sonuçta kendi yanıtını bulmak ister… Aslında eğitim bir ömür boyu sürecek bir araştırma sürecidir… Genellikle akılda uyanan sorulara yanıt bulmak istersiniz.. Ya bunların makul yanıtları vardır (Onlar bile gözden geçirilmelidir…) yada siz kendi yanıtlarınızı bulmak zorundasınız. Bu süreç de bazen çok zordur… Nice kaynakların karşılaştırılmasını; nice deneylerin yapılmasını gerektirir…

Ama bütün insanlar bilirler ki, eğitilmiş insanlar bir çok soruya cevap getiren insanlardır. Bu bakımdan onlar BİLEN insanlardır. Zorda kalınca bir bilene giderler… Hasta olunca bir doktora gittikleri gibi… Her alanda yetişmiş, o alanı çok iyi bilen insanlar vardır… Bir de bilir takliti yapan ukalalar vardır… Böyle bilgiçlerin eline düşerseniz yandınız gitti!

Eğitim çoğu kez bilim kazanmak içindir... Ama onun da uzantısı olan “irfan” edinmek içindir… Bilim insana yetmez. Onu doğru kullanmayı, yerinde kullanmayı, insanlık için kullanmayı da bilmek gerekir… Dağ gibi bilgin var, onu insanlık için kullanmıyorsun; durmadan kendin için saklıyorsun, neye yarar? İrfan sahibi olan insan, olgun insandır… Diğer insanlara yardımcıdır... Bilgisinden yararlandırmaya her zaman izin verir…İrfan sahibi olan insan, bilimi kazandığı gibi, yüksek kültüre de sahiptir; diğer insanlara yol gösterecek önderlik özelliklerini de taşır…

Bazı insanlar da eskilerin deyimiyle:” benim oğlum bina okur, döner döner yine okur…” deyiminde olduğu gibi bir yere, bir fikire, bir üstada takılmışlardır; durmadan onu tekrarlarlar... Hiç unutulmamalıdır ki, eğitimde çok kaynaklılık vardır. Sürekli karşılaştırma vardır. Tek kaynak, eğitimin tersidir; eğitimsizliktir…Eğitimli insanlar çok değişik fikirlerle, karşılaşmak isterler… Sürekli araştırırlar. Onun için bir bilim adamı, “benim için en iyi ünivesite, iyi bir kütüphanedir…” demektedir…

Atatürk: “Fikirler, anlamsız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır...” demektedir... O bakımdan bütün kitapları yararlı olarak kabul etmek doğru değildir. Yararsız bilgi insana yüktür. İnsan, insana yararlı olabilecek, kendine ve çevresine bir şeyler kazandırabilecek düşüncelerle donanımlı olmalıdır.

Şmdi… Okuduk; hadi kendimizi biraz kurtardık diyelim… Şu Doğu’nun hele Güney-Doğu’nun haline bakın… Hala insanların çoğu cahil… Yalnız ilkokul bitirmiş insan eğitimli sayılamaz…Hele kadınların hali koyunlardan beter… 12-13 yaşında sıra sıra dizip ondan sonra yaşlı kişilere satıyorlar… Olur mu bu? Doğu insanı ; çoğunluğu Türkçe bilmiyor; Türkçe’yi giderek unutuyorlar… Çünkü orada, öyle bir hava var ki, kendilerini yada vatandaşları bu vatandan kopartmanın yolu Türkçe’den geçiyor… Aslında Türkçe’yi öğretmek yada öğretmemek... Orada varolmanın ana şartı…Türkçe yoksa, siz de yoksunuz… Bunun lamı cimi yoktur…

Ne yapmak gerekir ? “What is to be done?”… İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer…

Ben size (HEPİNİZE…Ey Hazırun!) “KIR Enstitülerini önereceğim … Nedir o? Çok basit...

Bir ucunda mutlaka ANA okulu olan; sonra ilköğretim ve ortaöğretim (ve hatta ana okulu bile) “Mesleki Teknik “ esaslarda yürütülen; bitişi bir (iki yıllık) MESLEK Yüksek Okulu’nda tamamlanan; içinde, atelyeler bulunan... Diğer ucu KOSGEP’le bağıntılı olarak ürünler üreten ve pazarlayan bir fabrika gibi çalışan yatılı; yerleşke tipi okullar… Bu okullarda Türkçe, Ana okulunda başlayacak, orada öğretilecek; (Kürtçe de lise düzeyinde haftada bir iki saat verilebilir…Tartışmalıdır ama bence sakıncası yoktur!)

Ben olsam bu okulların tam ortasına da birer “yüzme havuzu” oturturum… O zaman zevki görün…

Hey Millet! Bu garibanları eğitmek gerekir… Türkçe öğretmek gerekir…İş sahibi yapmak gerekir… Nasıl yapacaksınız? Bu insanları nasıl kurtaracaksınız?

Planınız, programınız ne? Bana söyler misiniz? Bu insanları bombalayarak mı kurtaracağız… Bana söyleyin… Nasıl?

Eğitim… AH eğitim… Sen nelere kadirsin… Köpekleri bile şıkır şıkır oynatırsın… ama bizim insanlarımıza gelince… Onları serseme çevirirsin, kara çarşaflara sokarsın… 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..