Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsanın, Güneş'e ve sevgiye olan mecburiyetleri içindir...

İnsanın, Güneş'e ve sevgiye olan mecburiyetleri içindir...
 

Sevginin ve güneşin sıcaklığı üstüne bir söz...


Hani bir şeyleri başka duyumsamaya başladığın zamanlar vadır, bir türlü adını koyamazsın, korkarsın, bilmediğin birşeylerden; duyumsadıkların saklı kalsın, bilinmesin istersin.
İlk önce sen inanmalısın, kendine kanıtlamalı, kabul ettirmelisin ki sonra diğerlerine duyurmaya cesaret edebilesin. Beklediğin, aradığın bir şeyde bulmak istediğinin ne olduğunu bilirsin de, bulduğunda hiç bir şey eskisi gibi değildir artık.
Ya bulduğunun aradığı sen değilsen, ki eyvah...Ama yinede, eyvahı daha seslendirmeden önce; bir sevinmeler, heyecanlar yüklenirsin omuzlarına, biraz ağır geldiği, fazla yüklendiğin de olur.
Şaşkın bakınırsın, ne söylesem, ne yapsam dersin, nasıl düşüneceğini bilemez kalırsın.
Sonra suya benzemeye başlarsın, çatlak nerede ise oradan akmak istersin ve bilmediğin bir yerden akmaya başlarsın. Güneşten kurumuş, çatlamış toprağın üzerinde akmaya bırakılmış su gibi, bir vakit çatlamış ve kuru toprağı kendinle doyurmak için, onun bir parçası olabilmek için kendinden verebilmen, harcayabilmen gerekecektir. O , çatlamış toprak doyduğunda, seninle kendini bulduğunda, artık senin üzerinde akabilmen için yol verir, ark olur; işte o zaman doyasıya güneşin altında gezinir, bir o yana-bir bu tarafa salınır durursun. Işıltılı, neşeli, su gibi sesli akmaya başlarsın.
Sonra, toprak suyu emer, güneş toprağı ısıtır, ısınan toprak tohumu çatlatır; o tohum, senin, toprağın ve o güneşin altında filiz verir, yaşamaya durur. Sen yine aynı duyumsamaların varlığını algılar, aynı sözleri demeye başlarsın; "yine su olmalı, filize dost olmalı, yoldaş olmalı".
Vermek güzeldir, yorucudur, mutlu eder insanı, "olmak" istiyorsan eder.
Bir yerlere, bir şeylere tutunmak, yaşamla birlikte var olmak isteyen her filiz, senin gibi yukarıya, toprağın üstündeki güneşe yürümek ister. Sıcaktır bilirsin, bazen yakar, bunaltır, terlersin, sanki erir gibi olursun; dayanır ve mutlu görürsün kendini, akan suyun yansımasında.
O garip haller var ya, galiba işin buraya varacağını sezdiğinden insanın ruhunu "işgal" ediyor, ta başından.
Hangisi daha sıcak, sevgi'mi yoksa güneş'mi; yaşamı mutlu, katlanılır vegüzel kılan, sevecen hale getiren hangisi? Güneş'mi yoksa sevgi'mi insana en gerekli olan (?) ; yan yana olduğumuzda canımızı acıtmayan hangisi (?) , acaba ikiside bir de, biz mi ayrı niteliyoruz, diye düşünebiliyorda insan.
İkiside yaşam nedeni, yaşamın sıcak ve güzel iki yüzü, olmaz ise olmazı, ikiside bazen kıyıcı-yakıcı olabilecekleri hallerin seçilimini yapabilirler. Eğer ellerinizle tutmak isterseniz...!
Kendi hallerini, güçlerini bilirler ve ol sebepten kendilerine dokunulmasına ses çıkarmazlar; ama siz dokunmadan sevmelisiniz; kendi iyiliğiniz için.
Şunu da hercai olarak sorabilmeliyiz kendimize;
"...sevginin, güneşinin karşısında, ben, neredeyim (?) diyebilmeliyiz..!"

İlgili Not:Bu yazı; insanın, ruhunun üşümesine çare olabilen iki şey, Sevgi ve Güneş'in karşısında duyumsadıklarının başka bir seslenişini dile getirebilmek amacı ile yazıldı.
Yapabildim mi bilmiyorum!


Blog yazılış tarihi: 25 Kasım2007 :saat:22:55
 
Toplam blog
: 61
: 762
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Sosyoloji, psikoloji, kültürel alanlar ve ilişkiler, insan ilişkileri ve ekonomi-politik ilgi ala..