Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '12

 
Kategori
Bilim
 

İnsanın ardındaki mutasyon

İnsanın ardındaki mutasyon
 

Zira, mükemmel şekilde var olan şey; nokta yani stringler=esma, kuantum potansiyel boyutudur. Yaratılma hususu insana atfen söylenmiştir....


Genetik bilimi ile ilgilenenler çok iyi bilirler ki bireylerin ve toplulukların soyağaçları, bu bilimle ilgili titiz bir uğraş sonucu ortaya çıkar. Yani 'Köklerimiz, atalarımız kimlerdi?' sorularına yanıtı, ancak genetik bilimi veriyor diyebiliriz.

Bu bilgiler, gittikçe artan biçimde şunu dile getiriyor:

"Ey insanoğlu! Sizin dedeleriniz milyonlarca yıl önce Afrika'nın göbeğinde yaşamış bir ön insan (Hominid) türüydü."

‘Asalet' iddiasında bulunanların pek çoğu ve özellikle evrimleşme olayından habersiz dindar kesim, maden-nebat-hayvan-insan dönüşümüne ve bu nedenle Darwin'in 'kalıtım' kuramına karşı çıkmışlar, üstelik zamanın gavsı İbrahim Hakkı Erzurumi Hazretlerinin insanlar maymunlardan gelmedir uyarısına rağmen ‘Bizim atalarımız maymun olamaz; bu,  Müslümanlığa yakışmaz demişlerdir.'

Bu ve benzeri kesimi ters köşe yapan bilgi, Et-tin suresindeki ‘ahseni takvim’ ibaresidir. Ayetin sadece bu kısmını göz önüne almak, şüphesiz sistemi okumaktan mahrum olanların işidir.

Zira, mükemmel şekilde var olan şey; nokta yani stringler=esma, kuantum potansiyel boyutudur. Yaratılma hususu insana atfen söylenmiştir.

Ayrıca Kuran'da da, İncil'de de "Allah, insanı kendi sureti üzere halk etti!" şeklinde geçen bir söz var.

Bu kelamın anlamı, şekil olarak insanın (homo) zamansız ve mekânsız kadiri mutlak olan Allah’a benzediği anlamına gelemez…

Konuyu saptırtmak istemiyorum.

Aslı üzerine devam edelim.

Yani insanın ortaya çıkması pek kolay olmamış, sayısız insansının (hominid) var olup yok olmasından sonra mümkün olmuştur.

Onların da hayat kavgası, yaşamı ve kendilerine göre bir uygarlıkları vardı.

İnsan (homo), takdir edersiniz ki bugünkü haliyle yaratılmamıştı. Milyonlarca yıl kendini geliştirecek mutasyonları bekleyip durdu. 400 gramlık şempanze beyninden 1600 gramlık beyne ulaşması uzun süreyi aldı. Makrosefalin geninin astrolojik tesirler (meleki güçler) istikametinde mutasyon geçirmesiyle kafatası yapısının bugünkü hale geldiğini söylemek yerinde olur.

Zira, kafatası genişliğine göre beynin büyüklüğü artmakta ve bundan sonradır ki beyni gelişmiş, insan(homo), insansı (hominid) yapıdan ayrılarak insan oluşmuş ve Adem Nebi adı altında Allah’ın halifesi durumuna gelmiştir.

Bahsini yaptığımız evrimleşme ile ilgili bir alıntıda şöyle denmektedir:

Bugün, kuyruksuz büyük maymun (Ape)’dan insan (Homo)’ ya süregiden evrimde, gelişmiş primatları diğer canlılardan ayıran özelliklerin; beş parmağın kavrama yetisi (özellikle gelişmiş başparmak), koklama duyusu ile beraber, derinliği de algılayabilen gelişmiş bir görme yetkinliği, burnun dokunma organı vasfını kaybederek ellerin bu yetiyi devralması, beynin somut ve soyut düşünceyi kapsayabilecek biçimde birbirine tezat karmaşık bir yapıya ulaşması, bu karmaşık yapıları değerlendirmesi, cinsel ilişki sonrasında oluşan yavru ile kurulan ebeveyn ilişkisi ve diğer üyeler ile birlikte sağlanan toplumsallık olduğu bilinmektedir.” (1)

Mutasyonu kendini güzelleştirmek için yaşamı boyu hiç çekince duymadan birkaç kez bıçak altına yatan kadınların haliyle örneklemek mümkün.

Dünya görüşümüz geliştikçe, kendimizi yenilemeye çalıştıkça, bu farkı kolaylıkla yakalayabiliyoruz. Benim bu konuda değerlediğim, basında yayınlanmış bir yazım var:

‘Bilim dini etkiliyor.’

Okursanız bu mantaliteyi yakalayabileceğinizi ümit ediyorum.

 Ahmed F. Yüksel

 

(1) Birikim dergisi

 

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..