Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '15

 
Kategori
Deneme
 

İnsanın en etkili olduğu yaş söylemi şehir efsanesi

İnsanın en etkili olduğu yaş söylemi şehir efsanesi
 

Biliyor musunuz, insanın hayatında ben her şeyi yaparım (her şeye gücüm yeter hem de istendiği şekilde) diyebileceği bir zaman dilimi yok. Etkili olma becerimiz beceri portföyümüzdeki çeşitli konulara bölünmüş, bu bölünen konular da hayatımızdaki yıllara dağılmış.

Yani hayatınızda bırakın her konuyu herhangi bir konuda yüzde yüz kendinize güvenebileceğiniz bir zaman dilimi yok. Bazı konularda yetenekli olabilirsiniz ama iyi yaptığınız konularda bile yaşa bağlı (olgunlaşmamış ya da zamanı geçmiş anlamında) eksikliklerimiz olabiliyor.

Bu, sizden kaynaklanan bir durum değil yaşamın bir özelliği. Hiç kimse hiçbir zaman bir işi mükemmel yapabilecek konumda olmuyor. Gençken dinamik oluyorsunuz ama kaslarınız yeteri kadar güçlü olmuyor. Beyniniz iyi çalışıyor ama muhakeme kabiliyetiniz gelişmemiş oluyor.

İnsanlar yürümeyi 10 yaşında, koşmayı 20 yaşında, çalışmayı 30 yaşında, düşünmeyi 40 yaşında, sevmeyi 50’li yaşlarda öğreniyor.

40 yaşında düşünmeyi öğreniyorum; 40 yaşına kadar düşünmeden aptal gibi mi yaşayacağım? Aşk bana 20’li yaşlarda lazım 50 yaşında ne işime yarar ki…30 yaşına kadar insanlar sevişmeyi bilmiyorlar.

Örneğin 30 yaşındaki 40 yaşındaki insandan devlet adamı olmaz. Acelecidir. Sağlıksız karar verir. Doğrular kafasında henüz yerini almamıştır. Dikkat ederseniz genç bilim adamı yoktur. Filozoflar sakallı yaşlı insanlardı. Bana Ağaç Hareketi’ne neden 30 yaşında başlamadın dediler. Onların söylediği 30’lu yaşlarda ben kahvede piştilik oynuyordun. Yetişmek olgunlaşmak için mahsus bekledim. Bir de olgunlaşmak deyince insanlar daha fazla yetişmek bilgilenmek şeklinde anlıyorlar. Oysa kişiliğin, aklın olgunlaşması kastediliyor.

En etkili olduğunuz yaş diye bir şey yok; bazı şeyleri bazı yaşlarda biraz daha iyi yapıyorsunuz. 50 yaşındaki kişi sevişmeyi iyi biliyor ama aksilik bu ya sevişmenin gerektirdiği güç ve duygudan mahrum oluyor. 25 yaşındaki dudaklarımızla 50 yaşında sevişmeliyiz gibi bir durum çıkıyor ortaya. Bilmiyoruz, canavar gibiyiz; öğreniyoruz, bitmişiz.

Sanki 40’lı yaşlarda her konuda bir dengelenme olduğu sanılsa da burada da maalesef “bazı şeyler için erken bazı şeyler için geç” durumunu yaşıyoruz. Yani denge diye bir şey yok. O nedenledir ki hiçbir şeyi istediğimiz gibi yapamıyoruz. Yani her yaşta bir şeyler yapabiliyoruz ama ya kendi eksik ya da keyfi eksik kalıyor. Bu anlamda şöyle söylenebilir “ Çocuk halimle büyük, büyük halimle çocuk olmak isterdim”

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..