İnsanın oluşumu - 4

Çünkü, bu hücrelerde şayet akıl olsaydı ! o zaman bu hücreler elbette düşünürlerdi. Düşünen varlıklarda elbette irade kullanırdı. İradesi olan düşünen varlıklarda hiçbir zaman intihar etmezdi. Patlayıp çoğalma özelliği göstermezdi. Ancak bu oluşumları şuurla yaşayanlar yerine getirirler. Ancak bu şekilde bütün varlıklar kendilerine önceden verilen emir ve görevleri hiç itirazsız yerine getirirler.

Kendileri intihar edip, ölüp yok olsalar bile, bu oluşumu itirazsız yerine getirirler. Bu ilahın yarattıklarına ezelde yaratılışın gereği olarak vermiş olduğu yaşama bilinci denilen önceden verilen bir iç güdüsel bilgi verisi olduğunu düşünüyorum. İşte zigot denilen tek bir hücrenin çoğalması ancak bu şekilde olabilir diye düşünüyorum.

Dolayısıyla tek bir hücre ancak bu şekilde çoğalıp yüz trilyona civarında bir sayıya ulaşabilir. Aksi takdirde hiçbir hücre bu sayıya ulaşamazdı. O zamanda çocuk ya da insan denilen canlı varlık oluşmazdı diye düşünüyorum.

Buradaki insanı oluşturan tek hücreli yumurtada henüz bu işleri yapabilecek yetiye sahip bir akıl olamayacağını düşünmeliyiz.

Henüz o aşamadaki hücrede akıl olsa bile, henüz cüzi ve gizli olduğundan ortaya çıkmamış bir akıl mevcuttur. Demek ki, zigot denilen hücrede, sonradan ortaya çıkacak olan gizlenip saklanmış bir aklın varlığını düşünmeliyiz.

O halde bu hücreler, zaman içinde bölünüp parçalanıp çoğalmadan, içinde gizlenmiş olan akıl hücreleri, henüz o aşamada hiçbir faaliyet gösteremezler. Çünkü bu aşamadaki büyümeye ilişkin bütün oluşumlar, yaşama bilinci denilen şuurla yerine getirilip olgunlaştırılırlar. Sonunda insanı oluşturacak çocuk oluşup, meydana gelir. Bu aşamadaki akıl, hiçbir zaman bu işleri yapabilecek yetiye sahip değildir.

Bu aşamadaki bütün oluşumları, canlı cansız bütün mahlukat, Allah’ın ezelde onlara, yaratılışları gereği vermiş olduğu bu görev ve sorumluluklarına dair bütün oluşumları, ilahi emir üzerine hepsi de eksiksiz yerine getirirler. Çünkü görevleridir. Üzerlerine düşen bu görevleri, yerine getirirlerken de, ölüp yok olacaklarını bilseler bile, hiç itirazsız yerine getirmekle görevli oldukları bilinci içinde yaşadıklarından, kendilerine önceden verilen yaşam içindeki sürekliliğe yönelik bütün oluşumları da yerine getirirler.

Bu hücreler içinde sonradan gelişip olgunlaşacak olan akıl, hücre içinde olmasına rağmen, henüz bu işleri yapabilecek yetideki olgunluğa sahip değildir.

Bu yüzden bütün mahlukat, akıl tarafından yapılacak iş ve işlevlerin dışında kalan, hayat içindeki yaşamlarına yönelik sirkülasyondaki neslin devamına yönelik oluşumların gerçekleştirilmesi için Allah’ın yarattıklarına fıtrat üzere verdiği emir, görev ve sorumluluklarını aksatmadan şuurla yerine getirmelerine yönelik, ölüp yok olacaklarını bilmelerine rağmen, bu bilgilerin ezelde varlıkların belleklerine iç güdüsel olarak işlenmiş olduğundan itirazsız yerine getirirler.

Sevgiyle arz ederim.

Cahit KARAÇ