Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '18

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

İnsanla Yönetmek, İnsanca Yönetmek 9

İnsanla Yönetmek, İnsanca Yönetmek 9
 

Kariyer planlaması


Konumuz; kariyer planlaması.

En sonda söylenmesi gerekeni baştan söyleyeyim vesselam:

Hayat planlanamaz; hayat gelişine yaşanır. İş hayatı da hayatın bir parçası ve akışı olduğuna göre, iş hayatı da planlanamaz; o da gelişine yaşanır. Dolayısıyla, kariyer de planlanamaz. Görevler, roller, makamlar, mevkiler, vb edinildikten sonra o yerlerin hakkı verilir.

Hemen peşinden şunu da ekleyeyim:

Hayaller, vizyonlar, amaçlar, hedefler; hayatı yaşarken ilerlemeyi-gelişmeyi sağlayan, umudu canlı tutan, bizi ileriye taşıyan, hayat enerjisini veren araçlardır.

E peki o zaman; genelde mülakatlarda karşılaştığımız; 3 yıl sonra, 5 yıl sonra kendimizi nerde görmek istediğimizle ilgili sorulara vereceğimiz cevapları ne yapacağız? Ya da ileride edinmeyi istediğimiz bir pozisyon ya da görevle ilgili bugünden yapılması gerekenler ne olacak? Veya çalıştığımız kurumlardan şiddetle talep ettiğimiz, bize ait kariyer planlaması nasıl hazırlanacak? Hadi hepsini geçtim, madem hayat planlanamaz; bulunduğu noktaya adım adım ulaşmış, yıllar öncesinden planladığını söylediği gelişimini bilfiil gerçekleştirmiş örnek kişilerin hayatlarını nasıl açıklayacağız o zaman?

Kafalar güzelce bir karışsın önce. Deniz de dalgalanmadan durulmaz. Her şey şöyle güzelce bir havalanmalı ki sonrasında yerli yerine konabilsin. Hadi gelin bazı örnekleri kısaca hatırlayalım:

·      Thomas Edison: Okulda başarısı yoktu; okuldan uzaklaştırıldı. Hayatına trenlerde gazete satarak devam etti.

·      Honore de Balzac: Küçük yaşlardan beri edebiyata karşı ilgiliydi; sonuçta da dünya çapında bir yazar oldu. Ama arada; hukuk okudu, bir avukatın yanında çalıştı, basım-yayıncılık hatta dökümcülük yaptı.

·      Winston Churchill: Soylu bir ailedendi. Süvari subayı oldu. Uzak ülkelerde savaşırken bir yandan da savaş muhabirliği yaptı. Makale yazarlığına geçti. Güney Afrika’da savaş muhabirliği yaparken esir düştü. Dönüşünde bir partiye üye olarak siyasete girdi.

·      Şener Şen: Sanatçı bir babanın oğlu; o da büyük, usta bir sanatçı oldu. Sanat hayatında tiyatro ile başladı. Peki arada neler yaptı? Öğretmenlik, işportacılık, dolmuş şoförlüğü, bir fabrikada emekçilik . . . Hoş babası Ali Şen de sanat hayatına başlamadan önce marangozdu ya . . .

·      Şenol Güneş: Çocukluk zamanlarında basketbola karşı ilgisi daha fazlaydı. Ancak bu oyunu oynayacak arkadaşı olmadığı için mecburen futbola yöneldi. Başlarda golcü olarak oynadı, sonradan kaleye geçti. Bu arada eğitim fakültesini bitirerek öğretmen oldu ve Trabzon’da bir köy okulunda öğretmenlik de yaptı. Belirli bir yaşın altındaki çoğu insan onu sadece teknik direktör olarak tanır.

·      Türkan Şoray: Memur bir baba ve ev hanımı bir anne . . . Çift boşandığı için anne ile birlikte başka bir mahalleye taşınmak zorunda kalan küçük bir kız çocuğu. Kiracı olarak oturdukları evin sahiplerinin filmlerde oynayan kızı. Komşu kızı ile yapılan bir set ziyaretinde bir yapımcının teklifi üzerine henüz 15 yaşında gelen ilk başrol. Atlanmaması gereken bir detay da tüm bunlar yaşanırken 15 yaşındaki Türkan’ın nişanlı olması.

Bu örnekler elbette artırılabilir. Ama dedik ya önce kafalar güzelce bir karışsın; karışıklık için bu kadarı kâfidir: Örneklerin kiminde hiç hesapta olmayan gelişmeler nihai durumu oluşturuyor. Bazı örneklerde ise nihai nokta baştan beri hayali kurulan şey ama oraya ulaşmak için geçilen yollar baştan planlanacak, tercih edilecek türden değil.

Hadi şimdi toparlayalım: Hayatı gelişine yaşamak kendini şansa, kadere, talihe bırakmak değildir elbette. İlaveten; gelişine yaşamak başkadır, gelişigüzel yaşamak başkadır. Dedik ya; hayaller, vizyonlar, amaçlar, hedefler bizim yaşam için enerji kaynağımız. Dolayısıyla bunlarsız olmaz. Ama bir şeysiz daha olmaz: Hayaller, vizyonlar, amaçlar, hedefler yolunda mutlaka ama mutlaka emek harcamak ve bedel ödemek. . .

Bu bedel ödeme kısmı için ayrı bir yer ayırmak istiyorum: Bedel ödemek genelde olumsuz bir şey gibi algılanır. Oysa iktisadın temel kuralını anlatan şu iki veciz söz bedel ödemeyi çok güzel özetler: 1) Hayatta bedava yemek yoktur, her şeyin bir maliyeti vardır 2) Hem karnım doysun hem de kekim dursun olmaz.

Bedel ödemenin hayatın pratiklerine aktarılmış şekli ise çok basittir: Hayat tercihlerden, seçimlerden ibarettir. Yapılan her tercihin bedeli de seçilmeyen diğer alternatif(ler)dir. Dolayısıyla emeksiz ve bedelsiz kazanım söz konusu değildir.

Hayat bir kontrollü deney ortamı değildir. Girdilerin kontrolü ile önceden kestirilebilen sonuçların elde edilmesi her zaman mümkün olamaz. İşte bu yüzden hayat planlanamaz.

Bununla birlikte yaşanan her şeyin bir nedeni vardır. Yaşadıklarımız; bazen bir ödüldür, bazen bir öğrenmedir, bazen verilememiş bir sınavın tekrarıdır, bazen bir sonraki dönem/safha için hazırlıktır, bazen geçmişten gelen bir borcun/hesabın kapanmasıdır. Velhasıl, her ne olursa olsun mutlaka gelişmeye, olgunlaşmaya, büyümeye bir vesiledir. İşte bu yüzden hayat gelişine yaşanır. Tam farkındalıkla o gelenin ne olduğu idraki ile ve tam kabullenme ile o geleni, her ne ise, bir gelişim aracı olarak kullanabilmek; bir fırsata çevirmek için.

İş hayatı ve kariyer de hayatın bir parçasıdır; planlanamaz, gelişine yaşanır. Bazen bir emeklilik, bir şirket satınalma ya da birleşmesi, başka bir çalışanın işten ayrılması, büyümeler, daralmalar, makro iktisadi gelişmeler, şirket finansalları, rakiplerle ilgili gelişmeler, müşterilerde oluşan yeni durumlar, yönetim kurulu kararları, üst yönetim inisiyatifleri, yönetici kararları, çalışma arkadaşı davranışları, ailevi bir durum, sağlık ile ilgili bir gelişme, doğa olayları, teknolojik sıçramalar, uluslararası politikalarda yaşanan gelişmeler, vb karşımıza bambaşka bir resim çıkarır. Hele de 2000’li yılların değişkenliği, belirsizliği, karmaşıklığı, esnekliği hat safhaya ulaşmış şartlarında; tüm paydaşları ve değişkenleri kontrol altında tutmayı gerektiren planlama faaliyetini yapabilmek imkansızdır. Dolayısıyla oluşan yeni koşulları kabullenebilmek, bu koşullara uyum sağlayabilmek ve bu koşullar çerçevesinde yapılabileceğin en iyisini yapabilmektir esas olan. Bu da yine emek ve bedel gerektirir.

Demem o ki; Hayallerimiz, vizyonumuz, amaçlarımız, hedeflerimiz her zaman var olsun; bu bizim yaşam enerji kaynağımızdır,

Değerlerimizin, isteklerimizin, ihtiyaçlarımızın, önceliklerimizin ve becerilerimizin her zaman farkında olalım; bu bizim kişisel farkındalığımızdır,

Hayallerimizin değerlerimiz ve becerilerimiz ile uyumlu olup olmadığını her zaman kontrol ve garanti edelim; bu bizim motivasyonumuzdur,

            Motive olduğumuz hayale, vizyona, amaca, hedefe ulaşabilmek için emek harcayalım ve bedel ödemeye hazır olalım; bu bizim rasyonel tarafımızdır,

            Karşılaştığımız her yeni duruma ve ileride karşılaşacağımız her yeni koşula uyum sağlayabilecek esneklikte ve donanımda olalım; bu bizim sürekli gelişimimizdir,

            Hayatı gelişine yaşayabilmeyi ve kabullenmeyi öğrenelim; bu bizim mutluluk yolumuzdur.

            İş hayatının da hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu unutmayalım ve yukarıdaki tüm prensipleri iş yaşamı ve kariyer planlaması için de kabul edelim; bu bizim profesyonelliğimizdir.

 
Toplam blog
: 11
: 173
Kayıt tarihi
: 16.03.17
 
 

Endüstri Mühendisi (ODTÜ'1997) Ekonomist (Uludağ Üniversitesi'2004) ACTP Sertifikalı Koç (Adler A..