Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

İnsanlar, diğerlerini ne kadar doğrulukla algılar

İnsanlar, diğerlerini ne kadar doğrulukla algılar
 

ırk, din, dil, cinsiyet, sosyal statü ayrımı gözetmeksizin BIRLIK


Insanlar birbirlerini sadece o anda yaşadıkları ile değil, geçmiş birikimlerinden getirdiği “şema”larla yorumlar. Şemaları kullanmanın hız, etkililik, olayları kavranabilir ve kestirilebilir kılması gibi iyi yanları olduğu gibi önyargılar üretmesi ve iletişim kazalarına sebebiyet vermesi gibi ciddi sorunları da vardır.

 

Örneğin, bir kız çocuğu yetiştiği ortama, üniversiteyi bitirip, hatta çalışma hayatında belli bir noktaya geldikten sonra dönse bile, insanlar onu halen ilk genç kızlık zamanlarındaki performanslarıyla değerlendirir. Fevri kadın, kibirli kadın v.b. Oysaki köprünün altından çok sular geçmiş, kız çocuğu olgunlaşmıştır. Başka bir örnek, iş hayatında tanıştığınız ve çok ciddi olarak tanıdığınız sizin üstünüz bir kişiyi sivil hayatta, kot pantolonla, elinde mikrofon kitlelere şarkı söylerken gördüğünüzde kişiyle nasıl iletişim kuracağımızı bilemeyiz. Ciddi mi, çılgın mı?  Ya da bir ülkedeki ayaklanmayı ve buna karşı yürütülen çalışmalardaki kararları nedeniyle bir bakanının yıllar sonra başbakan olduğundaki kararlarını geçmişteki kararlarıyla değerlendiririz. Saldırgan mı? Barışsever mi? Hatalarından ders alıp almadığını veya halen aynı ruhsal toyluk da kalıp, kalmadığını sorgulamayız.

 

İnsanları sınıflandırmak kaçınılmaz ise, bakalım nelere göre sınıflandırıyoruz?

  • Fiziksel özelliklerine göre

Ilk kez tanıştığımız bir kişiyi örneğin, “ye kürküm ye” anlayışı içerisinde değerlendiriyoruz. Yıllar önce Amerika’dan Türkiye’ye dönerken Paris’te mola vermiştim. O gün, çok yağmurlu bir gündü ve kot pantolan-sırt çantamla sırıksıklam bir şekilde Notre Dame Kilisesi civarında yemek yiyecek yer arıyordum. Fast food tarzını da sevmediğim için, gözüme camın arkasında beyaz saçlı iki hoş hanımefendinin şarap içerek yemek yedikleri restoran takıldı. Hemen oraya yöneldim ama kapıdan içeri girerken, garson beni elindeki menüyü işaret ederek karşıladı. İçerisinde şömine olan çok şık bir restoranta pespaye bir öğrenci şeklinde girmemin tepkisiydi, bu. Öğrenci öyle bir yerin bedelini ödeyemezdi, doğru ama ben öğrenci değildimJ

 

Ama daha acıklısı, insanların renklerine, saç/sakal biçimlerine, cinsiyetlerine v.b. göre ayrıştırılmasıdır.

 

  • Psikolojik durumlarına göre

Ilk imajlar ne kadar önemli! Bizimle yaz tatilinde tanışan kişi, zaten denizlere açılmış, yelkenli kovalamaya meyilli olduğundan, yaz aşkı yaşar. Bu kişi kalıcı mıdır, geçici midir, düşünmeyiz. Normal hayat düzenine geçildiğinde ilişki sürdürülmeye çalışılsa da çoğunlukla o tatlı yaz akşamlarının neşesine ulaşılamaz. Sonra “sen değiştin” olur. JYa da rasyonel kararlar veren bir iş adamına, Türkiye gibi duygusal yönü ağır basan insanların yaşadığı bir ülkede “gaddar” olarak nitelendirilmesi çok rastlanılan bir durumdur. Başka bir örnek, arkadaş grubunuzdaki bir kıza saf damgası vurulmasıdır, oysaki kızımız muhtemelen her şeyi gayet iyi anlıyor ama ortamı uyumlaştırmaya çalışıyor da olabilir.

 

  • Zihinsel kapasitelerine göre

Bir konferansta dinlediğimiz kişi, bizi aktardıklarıyla bakış açımızı genişletmesi bağlamında çok etkileyebilir. Daha sonra eşiyle sohbet ettiğimizde kişinin ırkçı olduğunu öğrenir ve hayal kırıklığına uğrarız. Ya da idealizmin gençlere özgü olduğunu düşünen kişi, olgun ve kariyer sahibi idealist bir kişi ile karşılaştığında şaşırır, bu sefer de “farklı” damgası vurulur. Veya bir fikri, terminolojik olarak inançlar üzerinden anlatan kişinin, belki de gerçekte doğanın bir yasasını anlattığı anlaşılamaz.

 

  • Ruhsal tutumlarına göre;

Başı örtük veya değil, cumaları camiye giden veya değil, oruç tutan veya değil, ateist veya değil, Tanrı/Allah ayrımı…ve bunun gibi şekilselliklere göre insanların ayrıştırılması da çok sık rastladığımız örneklerdir.

 

Peki bunlardan her birine bakarak insanlar, bir diğerini ne kadar doğrulukla algılar?

 

Bunların her biri önyargılar oluşturmaya mı daha fazla hizmet edebilir yoksa doğruya/gerçeğe mi ulaştırır?

 

O halde, daha doğru, iyi, güzel ve adil kararlar için; her yöndeki tutarlı tarafları bulmayı ve buna göre tepki vermeyi teklif ediyorum. Yani, kişi bir bütündür; kişi yanlı olarak değerlendirilemez, tüm davranışlarında, psikolojik, zihinsel ve spiritüel durumlardaki tutarlılılık aranmalıdır. Yok ise, çok çok tutarsız bir kişi olduğundan değerlendirilemeyeceği, henüz olgunlaşmadığı, öğrenmeye ihtiyacı olduğu, ruhsal olarak toy olduğu düşünülebilir.

 

Eğer insanları sınıflandırmaya çok ihtiyacımız varsa, toy-olgun olarak sınıflamanın dışında bir sınıflamaya itirazım var. Bizleri ayrıştıran her türlü sınıflamaya HAYIR.

 

 

Şema: Herhangi bir şey hakkında, geçmiş yaşantımıza bağlı olarak oluşturulan inanç ve beklentilerdir.

 

Kaynak: Sosyal Psikoloji, Açıköğretim Fakültesi Yayın No:826,  Anadolu Üniversitesi 

 
Toplam blog
: 68
: 2603
Kayıt tarihi
: 27.05.11
 
 

Çoklu paydaş ortamında çalışma yeteneği, özellikle inovasyon ve kümelenmeyi teşvik etmek için kamu k..