Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '07

 
Kategori
Güncel
 

İnsanlar birbirini yiyecek mi?

İnsanlar birbirini yiyecek mi?
 

Merhabalar

İnsanlık, insan, insani, insancıl gibi sözler aslında insanoğlunun, ingilizcede human being deniyor, ben de aslında insan varlıkları desem daha feministçe olurdu galiba. Öyle diyelim. Evet aslında insan varlıkları da bir canlı türünü oluşturuyorlar. Eskiden batı dillerinde insanı tanımlayan düşünürler hep hayvan demişler. Onlar bizlerin ataları olsaydı, feministçe olmayan bir yaklaşımda, kendimizi tanımlarken şöyle usturuplu bir şey derdik herhalde. Tabi aslında onlar hayvan derken, canlı'yı kastediyorlar. İnsan da canlı, maymun da canlı bizim Bıcır da bir canlı. Güya varlık hakkındaki ileri sürdükleri 'bilgilerin' yanında iyinin ve güzelliğin methotları olan dinlerde ise, bildiğim kadarıyla insan canlısı ile diğer canlılar arasında bir değer ve derece farkı yaratılmış. Bu sadece dinlerde yok tabi, çeşitli düşünürlerde de vardır. Bir canlı sıralaması yaparlar, en altta işte taş toprak sonra bitkiler filan, en üstlerde insan, hatta onun da üstünde melekler. Bunlar tabi tanrı inancı olan kişilerdir.

Neden inanç dedim? Çünkü, inanç, kanıtlamayan şeyler için kullanılır. Bilgi değildir. O yüzden inançtır. Günahı da sevabı da bana ait der, inanan. Tabi, her inanan bunu bilmez. O sanır ki, bir yerlerde bir tanrı var bu bilgi doğru. Kutsal kitap da göndermiş bak. hemen ona uyuyum. yoksa cehenneme giderim der. Sen ters bir şey dersen de, beyninin yıkanma derecesine göre celallenir vay zındık vay kafir! der. Bu kişiler düşünce sistemlerini sorgulamadıkça ya da teorisinin öngörmediği yeni bir olguyla karşılaşmadıkça, (teoriler o yüzden kendilerine karşıt görüşleri de teorilerinin içine alırlar, buna bildik adla desenformasyon deniyor, yani mürit ters anomalik bir olguya toslayınca yolundan sapmasın diye, teoride ondan bahsedilmiş ve çürütülmüş olunur) asla hayatı başka türlü göremezler. Çünkü bu bir teoridir ve teorisi olgusuna teoriyi doğrulyacak şekilde baktırır. Siz olgunuza, teorinizin verdiği anlam ile bakarsınız, o teorinizle uyum sağlar ve teorinizi doğrular. Bu durum sadece dinler için geçerli değildir. Her alanda geçerlidir. Yoğun yaşanılan yerler, dinler, siyasi görüş grupları ve bilimsel teori gibi (bilimsel alanda en kısa sürede yanlış yerle bir edilir, iyi ki varsın bilim) yerlerdir. Nihayetinde gündelik yaşamımız için de geçerlidir bu. Günledik yaşadığımız hayat şeklini sorgulamayız. Üzerinde hiç düşünmediğimiz pek çok kriterimiz, normumuz ve değerimiz vardır. Niye vardır diye fazla sormadan benimseriz ve uygularız. Bize ters bir şey söyleyen olursa, önce şöyle bir mal mal bakarız ne diyo la bu deriz, sonra bildiğimiz gibi yürürüz. Çünkü, psikolojik etki, akıl etkisinden daha güçlüdür. Bu düşünceye şu itiraz yapılabilir. Hayatımızı yönlendiren tonlarca husus var, biz her birini tek tek sorgulayarak bir yaşam tarzı oluşturamayız ki. Bu hem bizi sorgulama sapığı yapar, hem üstesinden gelinemez, hem de hayatın tadını kaçırır. Doğru bu. Ama en azından, böyle bir şeyi bilmek, insanı mal mal bakmaktan kurtarır, tolerans yaratır vs. Ve elden geldiğince yapıldığında da hayatınız aydınlanır, aydınlattığınız hayatınız başkalarını da aydınlatır. Hayat aydınlanınca ne olacak ki? Adamın bir teorisi var olgusu da ona uyuyor, mutlu mutlu yaşıyor, örneğin dünyanın düz olduğuna inanıyor, ve mutlu, sana ne!? Bana ne tabi, ben ona düz olmadığını söyliyim, bana olan bu.

Gelelim diyeceğime.. insani ya da insancıl derken insan sözcüğüne özel bir anlam yüklüyoruz. Biz human being'ler gerçekten insan mıyız? Tamam, kendimize insan diyoruz ad olarak insnız da. Ama özel anlam yüklediğimiz anlamda insan mıyız?

Ya da şöyle sorayım, insanlar olarak insani miyiz? Cevap: İnsani değiliz; insanilik, bizim idealimiz sadece. Neden? Bir tür canlıyız. Aklımız gönlümüz bir ideal üretmiş. Yakınlarda o kadar hayvanı boğazlamış ve yemiş insanlar nasıl insani olur? Yemeyecek miyiz yani? Yiyeceğiz, çünkü canlılığımız buna bağlı. Ama idealimizdeki canlılar olduğumuzu sanarak böbürlenmeyelim. İnsan hakkında düşünürken, insan olduğumuz halde, ben ne insaniyim demek fazlalık. Kendine göre bir canlılık şekli olan, dünyada yaşayan pek çok canlıdan biriyiz. İnsanın bu evrende kendine bir değer atfetmesi, çok yaygın, ama içi boş ve temelsiz. İnsanız, tahtalı köye muhtar olana kadar, yok edecek şekilde yiyip içeceğiz, çok zevkli oln seks ile neslimizi artıracağız onlar da dünyayı yok edene kadar, yiyip içecekler. Sonuçta ne bir değer kalacak ne de başka bir şey. Bir de gelecekten bir haber vereyim. İnsanlar dünyayı yok etmeden önce, birbirlerini yiyerek yaşayacakları bir döneme girecekler. Benden söylemesi. Hadi eyvallah...

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..