Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '17

 
Kategori
Eğitim
 

İnsanlar istemedikleri için başarılı ve mutlu olamazlar. Her insan düşündüklerini yaşar (5)

İnsanlar istemedikleri için başarılı ve mutlu olamazlar. Her insan düşündüklerini yaşar (5)
 

Başarılı olmak bir düşünce biçimidir.


Kaza, Hata ve Tercih değerlerinin farkını elbette biliriz. Peki, burada tercihimizi “Kader” yapan çıkış noktası nedir? Bunun için yukarıdaki tanımlar biraz açılmalıdır.

Kaza : Can veya mal kaybına, zararına sebep olan kötü olay. Birdenbire olan musibet. Beklenmedik bela.

Hata : İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı.

Tercih : Herhangi bir kısıtlama olmaksızın farklı seçenekler arasında yapılan sıralama. Bir şeyi öbürüne göre daha iyi, üstün veya önemli sayma, yeğ tutmak, daha çok beğenmek, öncelik tanımak, atamak, tayin etmek, sunmak, arzetmek, ileri sürmek…

Akıl, kendisine yapılan besleme, yüklemeler sonucu: Kaza ve Hataların tekrarına mani olmaktadır.Olmadığı noktada ise, uygulamalar bizim tercihimizdir.

Tercih ve Kader

Kullandığımız sözler düşüncelerimizin,

Davranışlarımız sözlerimizin,

Alışkanlıklarımız davranışlarımızın,

Karakterimiz alışkanlıklarımızın ve

Kaderimiz, karakterimizin (yaşamımızın) ulaştığı son durak mıdır?

...

Bakınız düşünürler, “Düşünce-Tercih-Kader” ilişkisini nasıl özetlemişler?

Düşüncelerine dikkat et, çünkü onlar  Söz olur..

Sözlerine dikkat et çünkü onlar  Davranış olur.

Davranışlarına dikkat et çünkü onlar  Alışkanlık olur.

Alışkanlıklarına dikkat et çünkü onlar senin Karakterini oluşturur.

Karakterine dikkat et çünkü o senin kaderini oluşturur…”

...

Geçen bölümden kısa bir özetle kaldığımız yerden devam ediyoruz.

“Başarı” konusunda Harvard Üniversitesinde yapılan bir çalışmaya göre:

- “İnsanları psikoloji bakımından geniş iki gruba ayırmak kabildir. Bunlardan azınlığı teşkil eden birinci grup fırsat ve imkânlardan faydalanan ve bir şey elde edebilmek için büyük bir gayretle çalışmak arzusunu gösteren insanlardır, çoğunluğu teşkil eden ötekiler ise buna o kadar hevesli değildir ve aldırış etmezler…”

Diyerek ve bir tespite işaret ederek:

-(Başarılı olmada) Belirli bir insanî güdü mevcuttur ve bu ötekilerinden ayırd edilebilir.

Bu insani güdüye “A Güdüsü” diyelim.

A Güdüsüne sahip olanlar yaşam çizgisinde ilerlerken daima kendilerini bir meydan okuma ile yapılması biraz güçlük isteyen görevlerle karşı karşıya bırakırlar. Onlar hiçbir şekilde kumar oynamazlar.

Eğer onlardan meselâ zar atmak suretiyle 3’te 1 oranında bir kazanma şansı ile belirli bir zamanda 3’te bir oranında çözüm imkânı olan bir problem üzerinde uğraşmaktan birini tercih etmeleri istense;

Kuşkusuz problem çözmeği çok daha basit olan zar atmağa tercih ederler. Onlar bir problem üzerinde çalışmayı sonucu talihe veya başkalarına kalmış bir şeye tercih ederler.

Açıkçası onlar şahsî başarılarıyla asıl başarının getireceği mükâfattan çok daha fazla ilgilidirler, çünkü aynı mükâfatı zar atarak daha kolayca kazanabilirlerdi.

Başarıya ihtiyacı olan adam (n Ach):

Fakat neden bazı insanlar bu şekilde davranıyorlar da ötekiler davranmıyorlar. Bir bakımdan bunun cevabı basittir : Çünkü onlar, zamanlarını yaptıkları şeyleri daha iyi yapmağı düşünmekle geçirmek alışkanlığına sahiptirler.

Psikologlar insanların anî düşüncelerinden örnekler alarak A (yani iş başarma) güdüsünün tipik bir surette kuvvetini ölçerler (meselâ gösterdikleri bir filme dair bir hikâye hususunda kaç kere fikir yürüttüğünü tespit ederler. Bunun sayılması objektiftir ve bugünkü yardımı ile de yapılabilir. Böylece teknik lisanda ferdin “n ach” faktörü denilen şey meydana çıkartılmış olur, bu İngilizce (need tor Acmevement) kelimelerinden alınmıştır. Türkçesi (iş başarmaya olan ihtiyaç) diye tercüme edilebilir.

Daimi surette işleri daha iyi nasıl yapacaklarını düşünen insanların hakikaten bu işlerde daha fazla muvaffak olduklarının sebebini anlamak güç değildir, onlar kendilerine ılımlı, elde edilmesi mümkün olan hedefler seçerler, kumar oynamağı sevmezler (çünkü onlar başarının kendisinden, bir iş başarmanın onları tatmin ettiği kadar zevk almazlar) ve sonunda kolayca daha iyi sonuçlara varıp varmadıklarını gösteren iş durumlarını tercih ederler.

Fakat bazı insanların bunları böyle düşünmesi ve ötekilerinin ise düşünmemesi büsbütün başka bir meseledir. Araştırma ispat etmiştir ki bu onların bu şekilde doğmuş olduklarından ileri gelmiş değildir, bilâkis bu, daha küçükken evlerinde onlara daima orta derece yükseklikte başarı hedefleri bulmasını öğreten, sıcak, teşvik edici bir yüz gösteren ve bu hedefleri elde etmeleri için çocuklarına otoriterlikten uzak olarak şefkatle yardım eden ana ve babaların özel eğitimlerinin bir sonucudur…” (1)

"Başarı" konusunu sonlandırırken yazılanlar özetlenecek olursa:

"...Eğer bir çocuk cesaret ve heyecana değer verilen bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk övmeyi bilen insanlarla beraber yaşarsa, başkalarını da takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk sevgi içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk kendisini adam yerine koyan bir çevrede yaşarsa, hayatta erişmek için çalışmağa değer bir amacı olmasını öğrenir.

Eğer bir çocuk dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir.

Eğer bir çocuk sözlerine güvenilir insanların içinde yaşarsa, hakikatin ne olduğunu öğrenir.

Eğer bir çocuk açık kalpli, güleryüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa, dünyanın gerçekten yaşamağa değer güzel bir yer olduğunu öğrenir..." (2)

Genç kardeşim!

Yaşam arabana, bilgi ve yeteneklerini (sıkı çalışmanı) koşarsan; yolculuğunun rahat geçecektir.

Yaşamının yol ayrımlarında, hata yapanlardan (düşenlerden) bir ders çıkarabilir ve aynı hataları sende tekrar etmezsen; ömrün bereketli (uzun); başarıların daha düşük maliyetli olacaktır.

 

Genç, güzel ve akıllı kardeşim!

-Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”, diyenlere inanmayınız. Eğer, bu (iddia) doğru olsaydı, “Dürüstlük” beş para eder miydi?

Bu değerler gerçek yaşamda böyle midir?

Dürüstlük, bir insanın hayatta sahip olacağı tek ve en önemli değer değil midir?

Güvenilmeyen insanlarla bir arada olabilir misiniz? Örneğin, onlarla;

-Arkadaş olabilir,

-Evlenebilir, eş, "eşit" olabilir misiniz?

-İş kurabilir;

-Veya Ölen birisini ve birisinde kaybettiğiniz güveni geri getirebilir misiniz?

-Evet…Getirebilir misiniz?

 

Genç Kardeşim?

Başarılı olmak için başlarına bir  "Talih Kuşu!"  konmasını bekleyenlerden kaç kişi, bir Talih Kuşu'nun sırtına binerek” yukarılara yükselmiştir?

Başarı bir tercihtir.

Şans oyunlarına ilginiz varsa bu tercihinizi düşüncelerinizle ve kendi ellerinizle yok ettiğinizi bilmelisiniz.

www.canmehmet.com

Resim: Web ortamından alınmıştır, yazı tarafımızdan düzenlenmiştir.

(1)“İnsan Mühendisliği”, Nüvit Osmay

(2) Alıntı kaynağı, A.g.e.

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..