İnsanlar ve düşünceleri -2

Bir başka önemli husus da, İslami kesim içinde çekişmeci, kavgacı tavırlarla kişilerin çarpışması, ithamların neredeyse küfre varacak noktaya ulaşmasıdır. Hiçbir fayda temin etmeyecek, Anti mistik alana koz olacak bu tür hareketlerden kaçmanın yolu mutlaka bulunmalıdır.

Yunanlı Filozof  Eflâtun ;

“Bu Alem bir yay, hadiseler oklar, hedef İnsan, oku atan Allah’tır. Acaba nereye kaçmalı!..” der.

Hz. Ali de bu söyleyişin devamını ;“Kaçış Allah’tan Allah’adır” şeklinde dile getirmiştir.

Bitmez tükenmez kargaşa içinde, bir an düşünelim, bakın nelerle meşgûlüz. Yaşamımız sıradan şartlanmaların oluşturduğu değer yargıları ve bunların getirisi olan duygulara sıkı sıkıya bağlı şekilde devam etmiyor mu?

Önce iyi bir evlât, başarılı bir talebe, cemiyet içinde örnek bir insan, kariyer sahibi bir kişi, sonra sadık bir eş, fedakâr ve cefakâr anne, baba olabilmenin çabası  içinde geçiriyoruz kısacık ömrümüzü...

Ömrün, sonsuzluk kavramında ne kadar yer tuttuğunu hiç hesapladınız mı?..

Kozmik takvimde, Evrenin var olduğu kabul edilen Big-Bang anından, yaşadığımız şu ana kadar geçen 15 milyar Dünya yılı, bir “Kozmik Yıl” dır.

Güneş, Dünya senesiyle 4,5 milyar, kendi senesine göre ise, henüz 8 yaşında bulunmaktadır.

Çünkü içinde yer aldığı Samanyolu Galaksi merkezine, bu güne kadar ancak 8 tur atabilmiştir. Güneş'in bir turu, Dünya yılıyla 255 milyon yıldır.

(Yapılan hesaplamaya göre 2.040 milyon yaşında olması gerekir. Bu rakama termonükleer tepkimelerle geçen süre ile proto gezegen devresi dahil edildiğinde, Güneşin yaşı 4.500 milyon yıl olmaktadır.)

Şimdi, bu astronomik verilere göre hesaplayalım...

Evrenimizin yaşı var sayılan 15 milyar Dünya yılını 12 ay olarak düşünürsek, Dünya yılıyla 4.500 milyon yaşında olan Güneş'in yaşı Kozmik takvime göre 3.6 ay, o da yaklaşık 4 ay eder!..

İnsanın Dünya üzerindeki varoluş süresi, 200 milyon yıl olarak tahmin ediliyor. Buna göre; 15 milyar Dünya yılını 8766 saat (365 gün x 24 saat= 8760 + 6 = 8766) olarak kabul ettiğimizde 200 milyon yıldır varolan insanoğlunun kozmik takvime nisbetle, Dünya üzerindeki hayatiyeti 5 gün gibi bir süreye sığmaktadır.

Şimdi gelelim sadece bir insan ömrüne. Farz edelim ki 70 yıllık bir süre.

Kozmik takvime göre değil, Güneş zamanı birimine göre benzer hesapları yaptığımızda, İnsan ömrü tam 8.6 saniyedir. Evet yanlış duymadınız, bilemediniz 9 saniye...

Bu 9 saniyelik sürenin de belki çoğu uykuda geçiyor. Böylesine “HİÇ” diyebileceğimiz bir süreye sığan yaşamımızı nasıl değerlendireceğimizi çok iyi düşünelim.

Ayeti Kerime anlatılan bu konuya atıfta bulunuyor ;

“...ve inne yevmen inde rabbike ke elfi senetin mimma teuddun.” (Hacc 47)

(Rabbin indinde bi gün, sizin sayacaklarınızdan bin yıl gibidir.)

İslam verilerine göre telafisi asla mümkün olmayacak, sonsuza dek sürecek bir yaşam bizi bekliyor.

Tüm bu verilere karşın varmak istediğim husus şu ;

Çok kısa süren bir Dünya hayatında ve ölüm ötesi yaşamda, sonsuza kadar hükümleri devam eden Kur’an Ayetlerinin, keza sağlıklı tüm Hadislerin, aslında İnsanlığa bir mesaj mahiyetinde olduğu açıktır. Özellik arz eden bu harikûlade uyarıları deşifre edebilecek müsbet ilme gereksinim, tabi ki olacaktır.

Arabadan tutun, kravatımıza kadar kullandığımız her türlü eşya ithal malı etiketi taşırken, Kur’an ve Hadisleri aydınlatabilecek müsbet yönlü ilmi,“kâfirlerin yaygarası” deyip “kulak arkası” etmenin cehaletten başka açıklaması olamaz. Bu tür ilim faydalı ilimdir.

“Faydasız ilimden ise Allah’a sığınılmalıdır.”

Allah Muin’imiz olsun.

Ahmed  F. YÜKSEL