Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

İnsanları Bir Arada Tutan Bağlar

İnsanları Bir Arada Tutan Bağlar
 

Biz insanlar, diğer insanlarla birbirimize bağlıyız. Bu bağlar çeşitli şekillerde ve isimler altında toplanmakta. Aynı zamanda insan diğer insanlarla da bir şekilde bağlı hatta bağımlı. Doğa ve çevresel bağlılıklar menfaatler ise farklı bağlılıklarımız. Tüm bunlara ek olarak inancı olanlar için söylüyorum, bir Yaradan’a bağlılık var. İnsanlığın en büyük sorunu bu bağlar arasındaki dengeyi kuramamasından kaynaklanıyor.

21. Yüzyılda yaşadığımız coğrafyamız, ülkemiz, doğduğumuz şehrimiz veya ilçemizin bir köyü, ailemiz ve aile çevremiz. Varsa ait olduğumuz bir dini veya milli kimlik hatta aşiret. Bunlar bizim aidiyet duygusuyla bağlı olduğumuz toplumsal kümeler veya yerler. Bu çevre bize gerçek kişiliğimizi bir şekilde kazandıran yerler.

İnananlar için ki, bunlar çoğunlukla kişilerin seçimlerine bağlı kalmaksızın (veya çok az değişerek) dini yapımız, dini değerlerimiz, örfi değerlerimiz diğer değerlerimizi oluşturuyor. Bu değerler gerçekte inanlar için çoğunlukla tartışılmadan kabul edilen öz değer diye niteleyebileceğimiz en kalıcı değerlerimiz. Tüm değerlerimiz değişse de bunlarda çok az değişiklikler olur, geliştirilir, yoğunlaştırılır, bağlar ve bağlılıklar daha da sıkılaştırılması kişinin yaşadığı toplumların dini kanaat önderleri tarafından tavsiye edilir. Dini kanaat önderleri demişken bunlar gizli veya açık bir şekilde diğer tüm kurumların üstündedir. Bu Avrupa için de böyledir, Türkiye için de böyle, Amerika için de aşağı yukarı böyledir. Toplumlar dini yapılarında bağlılıkları korurken, diğer toplumlarla da ayrışmayı öngörürler. Bir nevi kimin ne olduğu anlaşılsın, kim hangi yolun yolcusu bilinsin istenir. Aslında burada bir saçmalık olmakla beraber kimse hasadını başka toplumla paylaşmak istemez. Neden istesin ki? İlahi karar verici Allah olduğuna göre; Cennetine kimi alıp kimi almayacağı sadece ve sadece O’nun tasarrufundadır. Bizim inancımız bize göre doğrudur ve biz böyle kabul ederken, Hindu başka türlü, Çinli başka türlü, Avrupalı veya Amerikalı da kendisiyle çelişmez ve doğru yolun kendi yolu olduğunu kabul eder. Bizim inancımız, dinimizin emir ve yasaklarını başka toplumlara da anlatma tebliğ dini olmasına rağmen son asırlarda bırakın tebliğ etmeyi tebliğ edilen tamamen savunmada bir dini yapıya büründüğümüz söylenebilir. Esas olarak dinimiz; Dinde zorlama yoktur emriyle başka dinlere mensup insanlara hoşgörüyü de tavsiye eder. Bu tavsiyenin anlamı; dini hükümler konusunda karar verme, dinin emir ve yasaklarını diğerlerinin hareket alanı, bozgunculuk alanı olmasını tabi ki onaylamaz. Hatta başka dine mensup insanlara saygı göstermekle birlikte o dinlere mensup kişilerle dost olmamamızı tavsiye eder. Bazı dini otoritelerimiz hatta kim ki kendi öz kardeşini bertaraf etmek için hariçle dostluk kurar, sonu felaket olur buyurmuşlardır. Bu prensip de yüzlerce yıldır kanıtlana kanıtlana kural olmuştur adeta. Tabi anlayana…

İnsanlar arasındaki başka bir bağ günümüzde dini bağın da ötesine geçen menfaat bağıdır ki, bu son zamanlarda adeta din gibi, tarikat gibi sunulmaya başlanmıştır. Bu tip bağların daha basitleştirilmiş olanları, güçlüyle zayıf arasında, güçlüyle güçlü arasında kurulmuş menfaat bağlarıdır. Adlarına ne denirse densin bu bağlar da kalıcı bağlar olmayıp, genellikle kişilerin veya grupların birbirlerinin işlerini, görevlerini tamamladığı ancak bu karşılıklı görevler yapılırken bir satranç oyuncusu misali daha fazla kazanmaya, en sonunda tek olmaya lider olmaya götüren denge oyunudur. Bu denge oyununda taraflardan biri diğerini dengede tutmak zorundadır. Denge bozulduğu anda zayıf taraf bir piyon misali harcanabilir. Kazanma veya çıkar umudunun sürekli canlı tutulduğu bu oyun tarafların birbirlerinin hatalarını görmezden geliyormuş gibi yaptıkları ancak tüm zayıf noktaları bir bir kaydettikleri hatta ona karşı bir oyun tarzı belirledikleri aslında strateji oyunudur. Kötü olan bu strateji oyununun din adına, dini kullanılarak yapılmasıdır. Menfaatin adı sadece menfaattir. Ölümlülerin menfaati belki on yıl, belki yirmi yıl belki de bir ömür sürer. Nihayetinde menfaat de geçicidir, hevestir.

İnsanlar arasındaki en önemli bağlardan birisi tabi ki çıkar bağı olmuştur. Çıkar bağı insanlar arasında bulunan en güçlü bağlardan birisini oluşturmuştur.  Çıkar bağı anne-kızı veya baba-oğlunu ayırmayı becermiştir. Normal şartlarda her anne veya baba çocuklarını çok sevebilir ve onlar için her türlü fedakârlığı yapabilir. Fedakârlık sınırları çocuklar büyümeye başlayınca artar ve bu sınırların bir zaman sonra keskinleşmesi, resmileşmesi izler.  Aile bağları bile bir müddet sonra kırılgan olup yok olmasına rağmen, “çıkar bağları” insanlar arasında daima canlılığını korumuştur. İnsanlar arasında birden çok fazla grup olduğu iddia edilir. Esasında insanlar arasında gruplar; bedenen çalışmanın ibadet olduğuna inananlar, çalışmanın değil, çalıştırmanın ibadet olduğuna inananlar, çalıştıranların çalışmaya inananların çalışmasını sağlayan hatta zorlayanlar olmak üzere belki de üç gruptur. Alt gruplar birbirleriyle rakip hatta savaşan pozisyonunda iken üst gruplar arasında genellikle bir uyum, veya göstermelik bir savaş göze çarpar. Almanya’da bulunan bir Alman firması ile Amerika’da yer alan Amerikan firması çıkarlar ortaksa ve bu ortaklıktan daha fazla kazanılacaksa dünyanın herhangi bir ülkesinde bir araya gelebilir ve ortaklık kurabilir. Burada baktıkları şey kazançtır. Bu şirketlerin kazancını toplumun toplumların kazancı olarak lanse edebilen, inandıran toplumu politikacılarla birlikte yönlendiren üst grup çoğu zaman şirket kazançlarını toplumsal kazançlar olarak makyajlamayı mükemmel bir halkla ilişkilerle süsler toplumsal kazanca dönüştürür. Kazanan veya kazandığına inandırılan ayyaşlar akşam yine kendi içkilerinin parasını kendileri vererek içmeye devam ederler.

Uluslar arası çapta birçok enerji firmasının, bankanın, ülke sınırları tanımaksızın ortak olması bilinen ve kabul edilen bir durumken,  sınırlar sadece küçükler sıradan insanlar içindir. İnsan grupları arasında çalıştıranlar aşağı yukarı aynı amaçla bulundukları milletlerin tepesine çöreklenmiş ancak mantalite olarak milletle ortak bir bağlarından çok, uluslar arası birliklerle bağlıdır. Tepedekiler bir nevi o ülkede çalışmadan kazanan, o ülkedekileri çalıştırarak kazanan, kazançları bitince sessizce o toplumdan çekilen bir nevi patronlardır. Bulundukları yapı ve yapılar itibariyle; dini yöneticiler, askeri ve güvenlikle ilgili yöneticiler, siyasi yöneticiler ve tabi ki ticari yöneticiler. Bu üst gruplar ile alt grupların oluşturduğu alt gruplardan üst gruplara neredeyse gerçek bir geçişin olmadığı bir kontrol sistemi mevcuttur. Alt gruplardan üst gruplara geçmek arzusunda olan birisi hem çok inandırıcı olmalı, hem kuzu görünen kurdun hizmetkârı olmalıdır ve bunu kanıtlamalı, kanıtlayabilmelidir ki üst gruba geçebilsin. 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..