Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsanlarımızı harcıyoruz...

İnsanlarımızı harcıyoruz...
 

Hekimpostası.org.tr


Elbette bir ülkede insanın değeri yoksa… İnsan çoksa … Ve durmadan : “Üç tane doğurun yetmez beş tane doğurun..” diyerek çoğalmayı teşvik edip, onlara aş, iş bulamazsan. “Saldım çayıra, Allah kayıra…” dersen ; o insancıklar telef olup giderler. Nerede ?
 
İnsanlar trafikte telef olup giderler. Trafik kazalarında ölüp giden insanların haddi hesabı yok.
 
Maden kazalarında telef olurlar. Soma’da, Ermenek’te ölenlerin ailelerine ne yaptılar; madalya mı verdiler… Ölen öldüğüyle kalıyor!
 
İş kazalarında telef olurlar.. Yüksek binaların bilmem kaçıncı katından önlem alınmadığı için düşüp ölen insanların sayısı belirsiz. Yananlar, ezilenler… Elini, kolunu kaybedenler… Bari karşılığını görseler. Giden gittiğiyle kalıyor; kalan rezil olup gidiyor.
 
İnsanlar, cahil cühela takımının elinde bıçak yarasıyla, tabanca kurşunuyla habire telef oluyorlar…  Önlem? “Ne önlemi Bey’im kaderin önlemi mi olurmuş?”  Utanmasa böyle söyleyecekler.
 
Onlara göre her şey kader veya kısmet… Kaderde varsa yaşarsın, yoksa pisi pisine ölür gidersin. Anandan başka şöyle “Vah yazık oldu..” diyecek kimse de bulunmaz ha !
 
Şu uçaklarımıza bakın : Paldır, küldür düşüp duruyorlar.. Sebebi?
 
“Eğitimsizmişler..!?” İşe bak! Bu yavrulara Hava Hap Okulu’nda verilen eğitimi kim sağlayabiliyor. Bundan dolayı bütün komşu ülkelerin pilotlarını da biz eğitmiyor muyuz? Peki, mesele ne?
 
İtiraf edemiyorlar. .. Bütün dünyada modası geçmiş; eskimiş; her yanı dökülen uçakları hala genç insanların “Rus Ruleti”nde kullanıyorlar. Neymiş… Eğitimmiş..? Yazık günah bu insanlara. İnsanların bu gençliği böyle harcayabilmesi için ne kadar duyarsız olması gerekir ki!
 
Şehit olan pilotlardan birinin babası, “paraları saray yaptırmakta harcıyorsunuz; çocuklarımıza da uçan tabutları reva görüyorsunuz…” demiş. Hadi  bakalım bir söz söyleyin!
 
Yalnız onlar değil ki, dağda taşta kadınlarımız harcanıyor; kötü eğitim sistemi içinde gençlerimiz harcanıyor. Ama farkında değiller. Onların uçakları 25 yıl sonra düşüyor ama ne fayda!!
 
Bu gün Bandırma Devlet Hastanesine gittik. Eşimin ayağı ağrıyor. Ameliyat olduğu sağ dizinden kadının hala ıztırabı var. Yürüyemiyor. 
 
Sebebini anlamak için buradaki Fizik Uzmanına geçen hafta gelmiştik. Biliyorsunuz hastanede bu uzmanların hastaya ayıracakları sadece 10 dakikaları var. Ondan sonra başka hasta… Doktor hanım “Neyiniz var?” dedikten sonra, hanımın yakınmasını alır almaz, on dakika bile harcamadan “hemen bir MR çektirelim, dedi, daha sonra ne olduğunu anlarız..” Elimizde bir kağıtla Röntgen Bölümüne gittik. MR çektireceğimizi söyleyince bir hafta sonraya gün verdiler. Bazen bu süre bir aya kadar uzayabiliyormuş… Ne yapalım, ya sabır, deyip, verilen gün olan bir hafta sonrası Cumartesi saat 7.30’da yeniden gelmek üzere hastaneyi terk ettik.
 
Ertesi hafta Cumartesi günü saat 7.30’da MR çektirmek üzere Hastaneye geldik. Sorunsuz MR çekildi. Filmin bir CD’sini rica ettim. Hemen çektiler ve verdiler. Sonucu ne zaman öğreneceğiz ? diye sorduğumuzda . “Haftaya Cuma günü, gelin” dediler. Güzel .. Demek ki bir hafta daha geçecek..!
 
Ve bugün Cuma (6.3.2015) Hastaneye gittik. Sonucu öğleden sonra saat 15.00’de vereceklerini söylemişlerdi. Belki MR CD’sini doktora gösterirsek, bir şeye karar verir… diyerek yine randevu alarak, odasına gittik. CD’yi kabul etmedi, “Bize doğrudan MR ve sonucu gelir,” dedi, beklememizi söyledi…”
 
MR. Bölümüne gittik. Saat 15.00 oldu, 16.00 oldu ve epey geç oldu. “Oradaki görevli hemşire hanım : Sonuçların gelmediğini ve pazartesi günü yeniden gelmemizi,” söyledi.. 
 
Bizimle birlikte köylerden , Erdek’ten, Manyas’tan ve çeşitli yerlerden ve işini gücünü bırakıp gelen bir sürü insan vardı. Nasıl hayal kırıklığına uğradıklarını tahmin edebilirsiniz. Tam bir, “Bu gün git yarın gel…” tavrı! Neden??
 
Görüyorsunuz Sağlık İşleri de yürümüyor. İnsanlar, uzun sıralarda 5 dakikalık muayeneler için uzun kuyruklarda bekliyorlar. Ve sonuçlar için mutlaka filmler, MR’lar , tomografiler isteniyor… Ve onlardan da sonuç almak bazen haftalar, bazen aylar sürüyor… 
 
İnsanlar hastane yollarında telef oluyorlar…
 
Ve her yerde…
 
İyimser olmak için nedenlerimiz var mı?
 
Dağda, taşta insanlarımız harcanıyor. Aldığı para, onu aybaşına kadar getiremiyor. 
 
Kimisi ev kirasını ödeyemediği için evinden kovuluyor. Hastane köşelerinde barınmaya çalışıyor.
 
Nasıl avutacağız insanları?
 
“Sabret!” mi , diyeceğiz.
 
“Senin kaderin  bu, ne yapalım?” mı diyeceğiz.  İnsanlarımızı nasıl avutacağız.
 
Ya o şehit analarını, babalarını..! Parmakları ölünceye kadar birilerini gösterecektir..!
 
Nasıl avutacağız kendimizi? Söyler misiniz?
 
Oysa uygarlık demek, insana değer vermek demektir. Ama kime anlatacaksın ki?
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..