Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

İnsanlığın çözemediği sorun/Sıkıntı

İnsanlığın çözemediği sorun/Sıkıntı
 

Bilimsel açıklamaları ciltler tutan bu konuyu hiç oralara girmeden irdelersek -herkesin bildiğinin dışında farklı şeyler de söylememiz icap ettiğinden- sıkıntıyı açıklanması gereken bir konudan çok çözülmesi gereken sorun olarak görmeliyiz derim. Çünkü yani sonuçta sıkıntının bilimsel açıklamasını yapmakla sıkıntıdan kurtulamıyoruz değil mi?

Öncelikle bizim suçumuz yok, organizmanın yediği nane. Yani niye sıkılıyoruz ki. İlla aklımızı oyalayacak, bir yerlerimizdeki kaşıntıyı giderecek şeyler yapacağız. E yok. 8 saat iş, sonra çiş, uyku muyku. Sıkıntıyı gidermek için bir şeyler yapmak lazım. E bu bir şeylerin de çoğu parayla oluyor. Alaska dağlarında ayı kovalamak insanda sıkıntı filam bırakmaz ama nasıl yapacaksın. Ayrıca ayının seni kovalaması ihtimali de var.

Yapacak bir şey olmadığında ya da ne olursa olsun bir şeyi ikinci kere yaptığında sıkılırsın. Ayrıca insan sevmediği hoşlanmadığı şeylerden ilk defa da olsa sıkılır. Ben örneğin aynı basit şeyleri büyük bir iştahla yapan insanlardan sıkılırım. Hatırlıyorum, Galata köprüsünde balık tutan birine takılmıştım.”Hep aynı şeyleri yapıyorsun” dedim. “Tuttuğun balıkları denize atalım, sen yeniden tut; bir değişiklik olsun” Adam bana deli işareti yapmıştı.

Yarım akıllı mahlûkat insanoğlu diğer çözemediği tüm konular gibi sıkıntıya da kutsal reçeteli sözde bir çare bulmuş: Sabırla geçmesini beklemek. İyi ama o da sıkıyor. Önemli değil, biz sıkıntıyı sıkıntıyla hallederiz.

Yukarıdakine şükredeceğim tek bir yönüm var, nasıl olmuşsa beni sıkılmayan bir karakterde yaratmış. Ömür yarı oldu uflayıp pufladığımı hatırlamıyorum. Sıkıntıyı gidermek benim için çocuk oyuncağı, boş kibrit kutusuyla on saat oyalanırım. Yapacak bir şey bulamasam kaba yerimi kaşırım hahahahahaha! Elbet beni de sıkan bir şey var: Sıkılan insanlar.

Aslında ticaretçiler affedersin bir b…k bilmiyorlar; bu alanda çok ekmek var. Adamın sıkıntısını gider parayı kap.

Düşündüğüm konu sıkıntıyı anlattığım bu yazıyı okurken insanlar acaba sıkılırlar mı? Girişe mahsus sıkıcı uzun bir cümle koydum ki okuyucu daha yazıya bakmadan bıraksın, adamın kanına girmeyim. Yani sıkıntıyı anlattığınız yazı da sıkıcı olabilir. Hiç sıkılmayacağımı düşündüğüm konu aşk meşk, karı kız, vadide mehtap, balkonda yârin dizlerinde yıldız. Allahül azim bu konuda bana müthiş bir enerji yüklemiş.

İnsanlara bu konuda diyebileceğim tek şey, sıkılmasınlar işte. Çünkü bunun nasıl yapılacağını bilmiyorum. Yönetimler karnımızı doyurmayı ön plana almışlar, tamam doğru ama madalyonun öbür yanı da sıkıntımızın giderilmesi. Yapacak bir şey bulamayan, sıkıntıdan ölen insanlar bir ülkede potansiyel kaos üreticisi. Ayrıca sıkıntılarımızı gidermek için matah bir şeymiş gibi Beyaz Geceler’i 360. kez seyrettirmeniz de manyaklık yani. Hâşâ senarisini Tanrı yazmış olsa bile kusura bakmayın ben 3. den sonra seyredemem.

En büyük sıkıntı kaynaklarından biri de benim. Çünkü aldığım duyumlara göre sitede en sıkıcı yazıları ben yazıyormuşum.

İnsan dağdan taştan sıkılmaz; her an beraberiz, olsa olsa birbirimizden sıkılırız. Bu nedenle herkes kendi çapında sıkıcı olmamaya gayret göstermeli. Değilse diğer insanların ondan uzaklaşma hakları vardır. Kimse sizden Cem Yılmaz olmanızı beklemiyor ama karşınızdaki sıkıntıdan esniyorsa kusura bakmayın bu hayatı yalnız yaşamak zorundasınız.

İnsanların sıkıntılarını gidermek de kolay değil. Onlara neyin ilginç geldiğini bilmiyorsun. Bir şey bulamayıp köpek taklidi yaptığın zaman da mutlu olmuyorlar; köpek olduğunla kalıyorsun.

Sıkıntının insanların mevcut sorunlarıyla bağlantısı yok. Aksine sorunu olmayanlar daha fazla sıkılıyor. Varlıkla alakası var ama. Mesela para. Oturup sayıyorsun, vakit geçiyor.

Hani imkânımız olsa da hayatı nefes nefese yaşasak yine de sıkılır mıyız acaba? Sıkıntı beynin, beş duyumuzun, ellerimizin boş kalması. Hayatın içini doldurduğunuz zaman daha az sıkılırız da neyle nasıl dolduracağız. Zaman içinde yenilenmek, değişmek ve ilaveler yapılmak şartıyla sevdiğimiz (ve ilginç bulduğumuz, ilk defa yapacağımız) şeylerin bir listesini çıkarıp yapsak.

Bazı insanlar çok esprili, bazılarının aklınızı başınızdan alacak fiziksel güzellikleri var, sıkıntımızı giderecek insanları satın almalıyız (ticari anlamda bedeli karşılığı çalıştırmalıyız) ya da yanlarındayken sıkıntımızı gideriyorlarsa onlara para verelim.

Ben “oyun” konusuna önem veriyorum. Oyun insanın hayatında olmalı. Hani bildiğimiz çocukluğumuzda, gençliğimizde yaptığımız okeyden al ki yağ satarıma kadar yüzlerce oyunu hayatımıza sokup boş zamanlarımızda oynamalıyız. Bu hem sıkıntımızı giderir hem de ticari anlamda insanlarımıza kazanç yolu açar. Özel oyun alanlarında sevdiğiniz kimselerle veya tanımadığınız insanlarla yüzlerce oyun için cüzi bir parayla katılıp hoş vakit geçirebilirsiniz.

Boşa zaman geçirdin, zamanı öldürdün diyen ıstakozlara boş verin. Bizim düzenimizde çalışma 6 saat. 18 saat ne yapacağız? Oyun oynayacağız. Birdirbir, okey, top kapmaca, körebe, yağ satarım, evcilik ve daha neler neler. Yaş sınırı yok. Cinsiyet ayrımı yok. Tanıdık tanımadık yok. Herkes herkesle. İddialı kıran kırana. Şimdi zamanı neyle doldurayım diye kıvranırken yeni düzende yaşamaya zaman bulamayacaksınız(Bu konudaki yazımız “Gül bahçesi formatı” yakın zamanda kaleme alacağız.

Sıkıntı kötü bir şey, hayatı oflayarak poflayarak geçiremezsiniz. Aynı kişilerle değişik aktiviteler yapsanız da sıkılırsınız. En çok insan insandan sıkılır. Yani en büyük sıkıntı kaynağı biziz. Bu nedenle hem ortamı, hem de birlikte olduğumuz kişileri değiştirmeliyiz.

İnsanlarımızın çoğunun sıkılmadan yaşayacağı bir yaşamı yaratma gerek maddi gerekse yaratım (kültürel/bilgi) imkânları yok. Bu nedenle Kerim Korkut ülke insanlarının sıkılmayacakları ticari yönü de olan (herkesin imkânlarına uygun devasa eğlence sektörü) bir dünya yaratmak gerektiğini düşünüyor. Sanatın, bilginin, ilginin, becerinin her türlüsünün özgürce kullanıldığı, doğa ile bütünleşmiş, insan güzelliklerinin ve özellikle de sizlerin gülüşlerinizin aydınlattığı sayısız seçeneklerle ülkenin dört bir yanında göz alıcı panayır resitalleri insanların hayatını cennete çevirecek; iddia ediyorum biraz daha ömür ver diye Allah’a yalvaracaksınız. Ve işte o zaman böyle sıkıntıyı anlatan sıkıcı yazılara da gerek kalmayacak.

 

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..