Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '17

 
Kategori
Deneme
 

İnsanlığın inanılmaz serüveni ve yükselişi

Yazan: Uçar Demirkan

V-TEK HÜCRELİLER

Jeolojide, yerkürenin yaklaşık beş milyar yıl önce ortaya çıkışına hadeyan dönemi denilir. 3600 milyon yıl önceye dek sürdüğü varsayılır. Bu dönemde ilk olarak atmosfer(kuarklar ve atomlar) ve okyanuslar(su)oluşmuştur. Bu dönemde, bol meteor yağmuru vardır. Yine bu dönemde Mars boyutunda bir gök cismi, yerküre ile çarpışmıştır. Yerküreden kopan parçalar, Ay’ı oluşturmuştur. Volkanik etkinliklerle ileride anlatılacak anakaralar bu dönemde oluşmuştur.

Bundan sonra Arkeyan dönem gelmiş ve yaklaşık 2500 milyon yıl önceye dek sürmüştür. İlk olarak okyanuslarda (suda)  mikrobiyal  (çok küçük,mikroskopla görülebilen)yaşam, jeobiyokimyasal (jeolojik-biyolojik-kimyasal) süreçler sonunda bu dönemde ortaya çıkmıştır. Arkeaların ve fotosentetik bakteriler olan siyanobakterilerin ortaya çıktığı bu dönemde, bunlar o zamana dek oksijensiz olan okyanuslarda  yaşamışlar ve oksijen salmağa   başlamışlardır.

Proterozoik dönem 535 milyon yıl önceye dek sürmüştür. Bu dönemde  oksijenli atmosfer de oluşmuş; bakteriler yaygınlaşmış, ökaryotlar(tek hücreliler) ve çok hücreliler   ortaya çıkmıştır. Anakaralar devinirken dev anakara olan Rodinia oluşmuştur. Okyanuslardaki oksijen bollaşıp atmosfere de yayılmıştır. Bu durum, okyanusların oksijensiz ortamda gelişmiş olan çekirdeksiz canlıları(hücreleri)için bir felaket olmuştur. Arkeyan canlılarının büyük bir kesimi, bu çevresel felaket(oksijen bollaşması)nedeniyle yok olmuştur. Oksijen artması ve bu oksijenin ortaya çıkan yeni canlılarca kullanılmaya başlamasıyla ilk çekirdekli-ökaryatik-canlılar(Gerçekte canlı ve cansız ayırımı anlamsız olmaktadır varlıklar denilmesi yerinde olur)ortaya çıkmıştır.

Gerçekten de, canlıların ortak özelliklerinin şunlar olduğu belirtilmete olup; bu  özellikler, cansızlarda da bulunmaktadır

1-Hücrelerden oluşma-artık atomun da hücresel yapısı olduğunu biliyoruz-

2-Beslenme-atomlar da elektron alış verişiyle bir tür beslenmektedir-

3-Büyüme ve gelişme-Atomlar da hafiften ağıra doğru büyürler ve gelişirler-

4-Devinme-atomlar da devinirler-

5-Solunum yapma-atomlar da oksijen alırlar,oksitlenirler-belki başka solunum teknikleri de vardır-

6-Boşaltım yapma-atomlar da elektron yitirirler-

7-Çoğalma yani üreme-atomlar da bir araya gelip kayaçları üretirler. Ayrıca, kendi aralarında birleşip yeni varlıklar-bazlar-tuzlar-asitler  v.s-oluştururlar.

8-İrkilme, yani tepki verme –atomlar da bunu yaparlar, fotonlar çarptığında irkilirler, tepki verirler-

Bu nedenle, bundan sonra –canlı  cansız-yerine varlık denilecektir.

Daha sonra, ilk çok hücreli varlıklar olan algler-deniz yosunları- ortaya çıkmıştır. Bunlar, bitkiler sınıfındandır. Sonra, ilk hayvanlar olan “ilkin hayvanlar”ortaya çıkmıştır. Zaten, bitkilerin önce çıkması doğal olmaktadır. Çünkü, hayvanlar onları yiyerek beslenmektedir. Yerküre, buzul çağına girmiştir.

 Bir hücreli varlıklar, tek hücreden oluşmuş varlıklardır. Bunların beslenme, solunum, boşaltım ve üreme gibi tüm eylemleri, bir tek hücrede ortaya çıkar. Büyük yeşil su yosunu, amip, terliksi hayvan, kamçılı hayvan suda yaşayanlardır.

Virüsler bu dönemde ortaya çıkmış olup yönetici molekül ve kılıfından oluşurlar. En basit hücrelerdir. Elektron mikroskobu ile görülebilirler. Yönetici molekülleri DNA ve RNA  dır. Asalaktırlar. Konak hücre içinde yaşarlar, dışında devinimsizdirler. Bitkilerde, hayvanlarda ve bakterilerde yaşarlar. Hayvansal virüslerde yönetici molekül DNA dır. Bitkisel virüslerde RNA dır.

Bakteriler diğer bir tek hücreli varlık olup virüslerin daha gelişmişleridir. Bakteriler bir zar ile üzerindeki  güçlü ve sert hücre çeperinden oluşur. Bazı bakterilerde, çeper dışında kapsül de bulunur.

Bakterilerde çekirdek zarı ve çekirdekçik yoktur. Çekirdek materyali,  sitoplazma  (hücre özsuyu)içinde yer alır.  Hücrenin kromozomları , sitoplazma içindeki DNA dır. Bakterilerde, diğer gelişmiş hücrelerdeki mitokondri, kloroplast, golgi aygıtı, endoplazmik retikulalar gibi organeller (basit organlar) bulunmaz.

Bakteriler, fotosentez(güneş ışınları) ya da kemosentez (elementleri içine alıp özümseme) ile beslenirler. Oksijenli solunum  yaparlar. Bölünerek(eşeysiz olarak)çoğalırlar.

Tek hücreli varlıkların en gelişmişi terliksi hayvan (paramezyum)dır. İnce kirpiklerle(titrek tüylerle) devinir. Eşeysiz, bölünerek çoğalırlar. Besinlerini ağızla alırlar. Boşaltım, kofullarla olur.

Buraya dek anlatılan varlıklara genel olarak mikro organizma denilmektedir. Kambiyen öncesi devirde, yaklaşık üç milyar yıl boyunca  yerküremizde bu varlıklar egemen olmuşlardır. Evrenin yaşamının önemli bir bölümünü bunlar kapsar.

Günümüzde,virüslere ve bakterilere bağlı hastalıkların çokluğu gözönüne alınırsa, hala evrene bu varlıkların egemen olduğunu bile düşünebiliriz.

Birçok mikrorganizma hala sistemde bulunmakta olup çok değişik türler arasında özgürce gen(yapı taşı) transferi(alıp vermesi)yapabilirler. Yüksek bir mutasyon oranına sahiptirler ve yatay gen transferi yapabilirler. O nedenle, günümüzde antibiyotiklerin bunlar üzerindeki etkisi azlmış ya da yok olmuştur.

Görüldüğü gibi; seçilimli evrim yasası, bu varlıklar için de geçerlidir. Mikro, makro kozmosta ve yerküremizdeki tüm varlıklar, durmadan evrimleşmektedir. Belki maymunlar evrimleşip kişioğlu olmamaktadırlar. Ama, onlar da kişioğullları gibi durmadan öğrenmekte, bilgilenmekte ve düşünmekte ve böylece evrimleşmektedirler.

Hücreler, iki türdür. prokaryot(ilkel)hücreler ve ökaryot(gelişmiş)hücreler. Gelişmiş hücreler; hücre zarı, sitoplazma-hücre özsuyu- ve çekirdekten oluşur. Çekirdekte; çekirdekçik, DNA sarmalları ve çekirdek sitoplazması ile çekirdek zarı bulunur. Hücrenin tüm eylemlerini, bu organ sağlar. Sitoplazmada özgün proteinler, RNA molekülleri ve DNA kümeleri bulunur.

Çekirdekçik, ribozomların birleşmesinde görev alır. Bunlar, sitoplazmaya taşınırlar ve orada RNA ya dönüşürler. Hücre içi eylemlerin tümünü RNA düzenler.

Yaklaşık 2-3 milyar yıl önce; bir gen (Belki de bir DNA molekülü)ve bir enzimden oluşan bir molekül, bir keseciğin içine girerek ilk hücreyi oluşturmuştur. İlk hücre, oksijensiz ortamda ortaya çıkmış, çevresindeki besin maddesini kullanarak varlığını sürdürmüştür.

Bir süre sonra besin maddeleri azalmıştır. Bunun üzerine ilkin(basit ilk)hücre, anorganik yoldan sentezlenmiş(kimyasal işleme tabi tutulmuş) porfirini içine alarak(klorofil oluşumu)nu sağlamış; aşama aşama su+CO+güneş ışığıyla organik maddeleri sentezleyebilen canlılar(ototrof-kendi kendini besleyen) ortaya çıkmıştır. Yani, ilk hücrelerin bitkilere ait olduğunu düşünebiliriz.

Diğer yandan; bu sentezlemenin yan ürünü olan serbest oksijeni, metabolizmalarının etkili bir maddesi olarak kullanan diğer hücreler, bunların içine girerek ortak yaşamağa başlamışlardır. Bu ortak yaşam sonucunca(simbiyosiz denilmektedir)çağdaş hücre oluşmuştur.

Bundan sonra;  büyük bir olasılıkla DNA nın içindeki mesajlara dayalı olarak seçilimli evrim yasasına göre işleyen düzen devreye girecektir. Tek hücreliler evreninden çok hücreliler evrenine geçiş gerçekleşecektir.

Termofiller; ilk çok hücreli basit organizmalardır. Yeryüzünde daha yüksek organizmaların ortaya çıkması için yaşam(atomların özelliklerinden daha yüksek özellikler)ın başlaması gerekiyordu. Bunun için, üç koşul gerekliydi.

1-Kendini çoğaltabilen moleküller bir araya gelmeliydi.

2-Kopyalanan(çoğalabilen)bu moleküller arasında çeşitlilik olmalıydı.

3-Çeşitlilikler; kuşaktan kuşağa aktarılmalı, kalıtsal olmalıydı.

Big Bang kuramı, Görecelik kuramı, seçilimli evrim kuramı denli önemli bir başka kuram da “kalıtım kuramı” olmaktadır. Gregor Mendel’in ortaya attığı bu kurala göre; bir kara kedi ile bir beyaz kedinin çiftleşmesinden bir kara, bir beyaz, bir de tekir(gri) kedi doğacaktır. Kara kedi ile kara kedinin birleşmesinden kara kedi, beyaz kedi ile beyaz kedinin birleşmesinden ise beyaz kedi doğacaktır. Bunu sağlayan mekanizma, kalıtım olmaktadır.

Kalıtım,DNAdakibilgilerin, sonrakivarlıklara aktarılması anlamınagelmektedir. Ancak; mutasyonlar (kırılmalar) sonucunda kalıtım kuramına ters düşen olgular da ortaya çıkmaktadır. Nitekim, bizim mahallede yaşayan bir kedi gördüm. Bir arka bacağı beyaz, bir arka bacağı siyahtı. Sırtındaki ve karnındaki tüyler  ise, sarı, siyah, beyaz, tekir türden idi. Yüzünün yarısı sarı, yarısı beyazdı. Kedi; tam bir yamalı bohçaydı. Bu durumuyla; Mendel yasalarına meydan okuyor gibiydi. Kimbilir; belki kişioğullarında da böyle bir kırılma olabilir ve kişioğulları  aynı anda yarı sarışın; yarı zenci, yarı kızıl derili, yarı sarı ırktan gibi görünen bir bedene sahip olabilirler. O zaman, belki ırkçılık da ortadan kalkacaktır!

Bu tür moleküllerin, işin başında RNA molekülleri olduğuna dair bulgular vardır. Basit çok hücreliler; mantarlar, yosunlar, likenler, derisi dikenliler, tatlı su polipleri gibi varlıklardır. Üç milyar yıl önce, bu varlıkların boyutlarının günümüzdekilerden onlarca kat daha fazla olduğuna dair bulgular da vardır.

Bu devasalık sürmüş ve sonuçta devasa eğrelti otları ve ağaçlar ve bunlarla beslenen devasa hayvanlar ortaya çıkmıştır.

 

 

 

 
Toplam blog
: 142
: 578
Kayıt tarihi
: 04.09.13
 
 

1940 yılında İzmir'de doğdum İzmir Atatürk Lisesi'ni bitirdim 1961 yılında Mülkiye(Siyasa..